2.
1875 yılında doğmuş Sırp Fizik dehasıdır.
Sırbistan'da hali vakti yerinde ve saygı duyulan bir ailenin iki çocuğundan birisi olarak dünyaya gelen Mileva, o tarihteki sırp kanunlarının izin verdiği noktaya kadar eğitimine başarılı bir öğrenci olarak devam etmiştir. Okuduğum bir habere göre babasının özel uğraşları sonu aldığı izinle liseye devam etme hakkını elde edebilmiş ve sadece erkek öğrencilerin alabildiği fizik, matematik derslerini alabilmiştir. Lise eğitimini bu şekilde tamamlayabilen Mileva 1986 yılında Zürih'teki Polytechnic Institute'te fizik-matematik eğitimine başlar.
Yüksek öğrenimi sırasında Mileva birlikte çalışmaktan ve tartışmaktan çok zevk aldığı birisi ile tanışır. Hakkında yapılan haberlerden birisinde Mileva'nın sınıfındaki tek kadın öğrenci olduğu söylenmektedir. Bu şartlar altında Mileva'nın bu arkadaşlığının özelleşmesi çok fazla sürmemiştir. Mileva derslere düzenli olarak katılıp, sistematik çalışmayı tercih eden bir öğrenciyken, arkadaşı arada derslere katılıp evde çalışmayı tercih eden bir yapıya sahiptir. Bunun bir sonucu olarak, Mileva ve arkadaşı sayısız saatler boyunca birlikte çalışırlar ve birbirlerinin zekasını mayalarlar. Bu özel arkadaş, yazdığı mektuplarda Mileva'dan çalışmalarımı yönlendiriyor ve enerjimi kanalize etmemi sağlıyor diye minnetle bahsetmektedir. Mileva ve arkadaşı arasında 1899-1903 yılları arasındaki öğrenim sürecinde bu şekilde 43 mektup alışverişi yapılmıştır. Ve bu özel arkadaş, yakın tarihin en yenilikçi ve yaratıcı bilim insanlarından birisi kabul edilen Albert Einstein'dan başkası değildir.
Okuduğum bir gazete haberine göre, Albert, Mileva’yı “eşit olduğum ve benim kadar güçlü ve bağımsız olan bir yaratık,” diye tarif eder ve bu sebeple kendisini şanslı saydığını söyler. Başka bir makalede ise Mileva ve Albert mektuplarına dair aşağıdaki kısımlar yer alıyor. Anlam kayması yaşatmamak adına olduğu gibi aktarıyorum
"In August 1899, Albert to Mileva: “When I read Helmholtz for the first time, it seemed so odd that you were not at my side and today, this is not getting better. I find the work we do together very good, healing and also easier.” Then on 2 October 1899, he wrote from Milan: “… the climate here does not suit me at all, and while I miss work, I find myself filled with dark thoughts – in other words, I miss having you nearby to kindly keep me in check and prevent me from meandering”.
Okulun bitimine kısa bir süre kala Mileva ve Albert 4.7 ve 4.6 not ortalaması ile mezun olmak üzeredir. Professor Minkowski tarafından verilen uygulamalı fizik dersinin yazılı ve uygulamalı sınavları tamamlanmış, Mileva 5 alırken Albert 1'de kalmıştır. Ancak sözlü sınavlarda, Professor Minkowski dersi alan 4 erkek öğrencisine 12 üzerinden 11 verirken, Mileva'ya 5 verir ve Mileva yazılı ve uygulama notuna rağmen dersten kalır. Bu şartlar altında mezun olamaz ve çiftimizden sadece Albert diplomasını alır.
Mezuniyet sonrası çalışmaları ve ilişkileri devam ederken, Albert'ın ailesi Mileva'nın oğulları ile evlenmesini istemez. Farklı kaynaklarda buna Mileva'nın Yahudi olmaması, Alman olmaması ve ailenin Albert'ın bir işi olmadan evlenmesini istememeleri gibi sebepler yer alıyor. Sonuç itibari ile Albert bir yandan iş ararken, bir yandan da Mileva ile ortak çalışmalarını yürütür. 1900 yılında ortak çalışmalarını tamamlamak için sabırsızlandığını söylediği mektubundan birkaç ay sonra Mileva ve Albert'in ortak çalışması sadece Albert'ın imzası ile yayınlanır. Bunun nedeninin Albert'ın adının parlatılıp iş bulmasının kolaylaşmasını sağlamak mı, yoksa çalışmada bir kadın bilim insanı olarak Mileva'nın adı olursa çalışmanın yayınlanmasına izin verilmeyeceğinden korkulması mı olduğu konusu bugün hala tartışılıyor. Emin olunan yegane nokta ise, Mileva'nın aktif olarak bilgi yarattığı hatta belki başını çektiği çalışmada adının bile geçmediği. Bunun ortak bir çalışma olduğunun delilii ise bizzat Albert'ın Mart 1901 tarihli mektubunda yer almaktadır.
“How happy and proud I will be when the two of us together will have brought our work on relative motion to a victorious conclusion.”
1902 yılında bu romantik/entellektüel ilişki bir çocukla taçlanır. Ancak çift hala evli değildir ve Mileva'nın bu bebeğe bakma şansı yoktur. Liserl ismi verilen kız bebeğin akıbeti bugün bile bilinmemektedir.
Bebeğin doğumu ve ortadan kayboluşundan kısa bir süre sonra, Albert Bern Patent Ofisi'nde çalışmaya başlar. Yaklaşık 6 sonra Mileva ile evlenirler. Gündüz Albert işi Mileva da ev işleriyle ilgilenirken, diğer zamanlarında ortak çalışmalarına devam ettikleri bilinmektedir. Aralarında e=mc2, izafiyet ve fotoelektrik etki gibi pek çok çalışmanın da yer aldığı 5 makale 1905 senesinde bu çalışmalar sonucu yayınlanır. Pek çok biografide Mileva'nın Albert'ın uyuduğu saatlerde bu çalışmaları "toparladığı"ndan bahsedilmektedir. Mileva'nın da çeşitli kişilere "kocamın ününü tüm dünyaya yayacak bir çalışma içerisindeyiz" dediği, Albert'ın da "karıma ihtiyacım var, tüm matematiksel çalışmalarımı o yürütüyor" dediği biliniyor. Nitekim altın yol 1905'te yayınlanan çalışmalar 1921'de Einstein'a Nobel Ödülü getirir.
1908 yılında Bern'de ücretsiz ders vermeye başlayan Albert, 1909 yılında Zurich'te üniversitede görev almaya başlar. Mileva kocasına asistanlık yapmaya devam etmektedir. Albert'ın ders notlarının Mileva'nın el yazısıyla yazılmış olduğu gözlerden kaçmamaktadır. 1910 yılında Albert ve Mileva 2 çocuklu bir ailedir ve Albert bilim dünyasında kendine iyice yer edinmiş durumdadır. 1912 yılında Albert'ın kuzeni Elsa Löwenthal ile ilişkisi başlar ve Mileva ile evliliği çatırdar. Mileva ve iki çocuğu Zürih'te kalırken, Albert Berlin'e Elsa'ya yakın olabileceği bir yere taşınır. 1919 yılında ise resmen boşanırlarken, boşanma anlaşmasında Albert Nobel Ödülü kazanırsa ilgili para ödülünü Mileva'ya vereceğine dair bir madde bulunmaktadır.
Boşnma sonrası Mileva'nın maddi sıkıntılar sebebiyle bilimsel hiçbir çalışma yapmadığı bilinmektedir. Özel ders vererek hayatını sürdüren Mileva, 1921 yılında Albert'ın Nobel Ödülünden gelen para ile konuta yatırım yapmış, ancak çocuklarından birisinin şizofreni ile mücadele etmesi sebebi ile bu yatırımların tamamı o çocuğun tedavisinde erimiştir. Eş zamanlı olarak ününe ün katan baba kişisinin bu çocuğun tedavisine maddi manevi hiçbir katkısı olmaması ise ironik ama gerçektir. Bir diğer nahoş gerçek ise Albert'ın para ödülünü çocuklarının mirası olduğu gerekçesi ile Mileva'ya vermek istememesi ve bu işin ciddi anlamda strateji savaşı şeklinde yıllarca sürünmesidir.
Sonuç olarak Mileva yaşamını, her anlamda zor bir yaşam sürdükten sonra, insanlığa katabileceklerinin belki ondan birini katamadan yanlız tamamlamıştır.
Mileva Maric kendi döneminde kadınların adının geçmesinin mümkün olmadığı sularda yüzmüş zeki, yetenekli ve hepsinden önemlisi çok çalışkan bir kadındır. Erkek egemen toplumda yaptığı veya yapmak zorunda olduğu seçimler ve kendinden bağımsız başına gelenler nedeniyle ismi sadece bir grup (çoğu bilimle haşır neşir) insan tarafından bilinse ve adı bu şekilde yaşatılmak zorunda kalsa da Mileva'nın Einstein imzası altında bilime kattıkları asla yadsınamaz.
(yazar: beyaztavsan) uktesi idi ve sanırım okunamayacak kadar uzun oldu