1. cerberus 'un uktesi üzerine yazıyorum.
Tanım: 2. dünya savaşında Naziler tarafından kurulmuş en büyük ve belki de en kötü toplama kampı.
Geçtiğimiz yaz İnterrail yaparken 1-2 günlük boşluğumuzu doldurmak ve bir şehir daha gezmiş olmak adına,bir taraftan da okuduğum bölüm dolayısıyla Auschwitz'i derste de işlemişken Krakow'a gitmemek olmazdı. Gerçekten sadece bu kampı gezebilmek çok büyük bir şans oldu.
Burayı gezdikten sonra burada geçmiş olaylarla alakalı çok araştırma yaptım çünkü gerçekten insanı çok etkileyen bir yer. Bir kere buraya gidebilmek için bir turla türk lirasıyla 80 lira gibi bir fiyata anlaşmak mümkün, öğrencilere indirim de oluyor. Ancak verdiğiniz tüm paraya değecek bir gezi.
Bu toplama kampı Krakow'a 1.5 saatlik bir mesafede biraz şehrin dışında. Arazi çok geniş ve Auschwitz-Birkenau(Auschwitz II) olarak ikiye ayrılmış. Auschwitz'in hemen girişinde sizi o meşhur söz "Arbeit macht frei" karşılıyor ve insanlık tarihinin en büyük yalanlarından biri olarak düşünülüyor. Orada görebileceğiniz küçük blokların içinde Yahudiler kalmış ve her birine girip çıktığınızda Yahudilere ait şeyler bulabiliyorsunuz. Mesela birinde duvarlara burada kalan insanların resimleri ve hemen altında da oraya geliş ve ölüm tarihleri yazıyor. Zaten çoğu şartlara dayanamayıp 1-2 ay içinde ölmüş. Ancak o resimler çok fazla etkileyiciydi.
Bir diğer odada Yahudilere yanlarında getirme hakkı verilen bavulları görüyorsunuz. Düşünsenize sahip olduğunuz herşeyi onun içine koymak zorundasınız, eşyalarınız sığmıyor bu yüzden en önemlileri alıyorsunuz. Bavulların üstünde soyisimler ve geldikleri yer yazıyor. Tabii ki bu bavullar asla sahiplerine ulaşmıyor ve Nazilere ait oluyor. Yani bu da bir kandırmaca.
Diğer odalarda gaz odalarında kullanılan gazlar, insanların kullandığı çatal bıçak kap kacaklar, gözlükler, ayakkabılar, bebek kıyafetleri gibi şeyler var. Bunlar da insanın tüylerini diken diken ediyor. Bir de buraya gelen kadınların saçlarını kesip bunları tekstil fabrikalarına göndermişler ve kumaş yapılmış. Gösterilen saçların toplam ağırlığının 1 tona yakın olduğunu söyledi rehberimiz. Varın gerisini siz düşünün.
Dışarıda ölüm duvarı denilen bir duvarı kapsayan meşhur 11 numaralı blok var. Bu bloğa ölüm bloğu da deniyormuş. Ölüm duvarının önünde de katledilenleri anmak için çiçekler vardı.
Ve geldik en önemli bölüme.. Gaz odaları. Fotoğraf çekmek ve gürültü yapmak kesinlikle yasak. Bildiğiniz içine girdik bu odaların. Hasta, yaşlı, çocuk, hamile insanları yani çalışamayacak insanları diğerlerinden ayırıp "uzun yoldan geldiniz, banyo yapın" diye kandırıp ellerine havlu verildiğini düşünün. Hiçbir şeyden haberiniz yok, banyo yapacağım diye seviniyorsunuz ve 15 dk içinde iç organlarınız parçalanarak ölüyorsunuz. Daha sonra vücudunuzu odanın hemen çıkışında bulunan fırınlarda yakıyorlar ve sizden sabun yapıyorlar.. Vahşetin boyutunu düşünün. Diğer bir dedikodu da şu: bu gazların sanırım üretildiği şirketin mühendisi bu kadar çok gaz satın alınınca şüpheleniyor ve bu gazların nereye gittiğini araştırıyor. Gerçeği öğrenince de bu vicdan azabına katlanamıyor ve kendini öldürüyor.
Auschwitz'in çıkışında da Nuremberg Davalarından sonra yargılanan komutan Rudolf Höß 'ün idam edildiği darağacını da hala saklıyorlar, bunları da görebiliyorsunuz.
Birkenau yani Auschwitz II için pek söylenecek bir şey yok aslında. Çünkü Almanlar, yenildiklerini anladıkları anda geriye kanıt kalmasın diye burdaki çoğu bloğu patlatmış ve kaçmış. Burada da aynı vahşet süregelmiş. Ayrıca bu kampın içinden tren yolu geçtiği için bir adet vagon duruyor. Bu vagon hiç hava almıyor, içine 150 Yahudi'yi koyarak oturacak yer bile olmadan düşünün, günlerce sürecek yolculuklar yapılıyor kamplara. Zaten kamplara ulaştığında en az 80 kişinin susuzluk,açlık vb. sebeplerden çoktan ölmüş olduğunu söyledi rehberimiz.
Eğer Krakow'a yolunuz düşerse ya da bu konularla ilgiliyseniz kesinlikle gezmenizi önereceğim bir yer. O insanların çektikleri işkenceleri gördükçe çok daha fazla etkileniyorsunuz..