ayşegül çoruhlu

3. yaşlanmaya savaş açmış doktor. yaşlanmayı hastalık olarak görmesi ve tedavi edilebilir bulması bana biraz korku filmlerini hatırlatıyor. insanlığın en derin korkusu ölüm; hanımefendinin en temel amacı da ölümü yenmek sanırım. yerdeniz büyücüsünde böyle bir karakter vardır, ölümü yok etmeye çalışır ama ölüm olmadığında hayatın da bir anlamı kalmaz. bu doktorun insanlara önerdiği senaryoya uygun yaşayınca hayatın ne zevki kalıyor diye düşünmeden edemiyorum. ölüm ve yaşlanmayla savaşmak yerine barışmak daha huzurlu geliyor bana.

2. Biyokimya uzmanıdır. Kendisinin bir YouTube kanalı da var, ben severek takip ediyorum. Ayrıca gayet bakımlı ve güzel bir kadın olduğunu düşünüyorum, şu anda 49 yaşında. aklımızda canlandırdığımız hekim rolüne çok uygun değil belki konuşması ve davranışları fakat herkes aynı olmak zorunda değil diye düşünüyorum, kendine has bir tarzı var. Kendisinin en çok üzerinde durduğu konulardan biri de akşam yemeğidir. Akşam yemeğinin havanın kararmasıyla bitmesi gerektiğini, biyolojimize uygun olanının bu olduğunu söyler. Çünkü havanın kararması ile vücut artık sindirme ve tamir aşamasına girmeye yönelir. Ben bir haftadır akşam altıdan sonra-kendisi beşten sonra diyor ama- hiçbir şey yemiyorum ve tuvalete çıkma durumum düzeldi, sabahları çok daha kolay kalkıyorum. Karnımda şişlik kalmadı.

Bunun dışında sebzeleri olabildiğinde çiğ tüketme konusuna da dikkat çeker. Bütün bu beslenme-sağlık ilişkisini hücre bazında ele alması da bence dikkat çekici.

Ben açıklamalarını bilimsel bulduğum için ilgiyle takip ediyorum, özellikle sağlık için beslenme konusu ilgisini çekenler için tavsiye ederim.

1. 48 yaşında olmasına karşın hiç yaşını göstermiyor maşallah. Ama nedense bana itici geliyor. Gençlik güzellik hepimiz isteriz ki bunun için ugrasiriz. Ancak her yaşın bence bir tavrı vardır. Ayşegül hanim gibi defne samyeli gibi ajda pekkan gibi hatta erkeklerden hakan peker gibi bir türlü yaşlanmayı yaşlılığı kabul etmeyen insanlar belli bir noktadan sonra inanılmaz kasıntı oluyorlar. böyle genç ınsanların hal ve tavırlarını takınmaya başlayıp kendi yaşlarının getirdiği şeyleri red ediyorlar gibi geliyor bana. Ayşegül hanım da da tam olarak bu durum var bana kalırsa.