koldaki kılları almak

11. Kesinlikli gayet gerekli bulduğum eylem. Sarışın olanlarda ihtiyaç olmayabilir ancak koyu renk tüye sahipseniz ve bu tüyler uzunsa ciddi anlamda kötü bir görüntü oluşturuyor. Ağda ile alındığı zaman bir artma yaptığını gözlemlemedim hiç. Aksine daha tüysü şekilde gelmeye başlıyor. Bir kez aldıysanız ihtiyaç olarak değil o yumuşacık bebek poposu kıvamındaki tene ulaşmak için tekrar tekrar yapıyorsunuz zaten :)

12. sarartma varken gereksiz bulduğum iş. vücudun geri kalanı yetiyor bir de kollar girmesin listeye.

13. Bir buçuk ayda bir gerçekleştirdiğim eylem.Kullandığım şey ise evde kullanılabilen sir ağda makinesi 15 dk lık iş. Acısı da çok değil, sonrasında bebek yağını sürüyorum , işte o pürüzsüzlük çok hoşuma gidiyor :)

14. bende kol fetişi mi var nedir, çok dikkat ediyorum insanların kollarına, dolayısıyla kendi kollarıma da. kıllarım siyah, tenim beyaz, o beşiktaş görüntüsünü gidermek için yalvarıyordu sanki kollarım bana. jilet işi biraz yaş geliyor, hele ağda canımı hiiiiiiç acıtmamışken.

15. yazın kendiliğinden sararan tüylerim olduğu için, kışın da belli belirsiz durduğu, dikkat çekmediği için yapma gereği duymadığım olay. ama esmer ve tüyleri gür ve siyah olanların yapması gerektiğini düşünüyorum...

ekleme: (gbkz: oksijenli su) ile sararma sürecini hızlandırıyorum. 1 gün içinde sapsarı oluyorlar. bütün yaz idare ediyor.

16. Eğer görebiliyorsam ilk baktığım yer budur. Kollarındaki kılları alıyor mu? almıyor mu? Kadınlarımız kollarındaki kılları aldırsınlar. Biliyorum bir kez yaptırınca vazgeçemiyeceksiniz o bebek kolundan. Hele bana "aldıkça çoğalır ben en iyisi bunları içten dışa ellerimle sıvazlayıp yapıştırayım", "ne gerek var şimdi bir de kollara" "dik dik çıkar kötü görünür" gibi zırvalıklarla gelmeyin. Evinizde ağda makinanız varsa 5 dk. anca vaktinizi alıyor. Lütfen alın (ybkz: :()

3 sene sonra edit: artık almıyorum. 

17. eğer görebiliyorsam ilk baktığım yer burası değildir. kollardaki kıllar estetik olarak şu son 5 senedir rahatsız edici gelir oldu insanlara.

nasıl ki bundan seneler önce millet kalın kaşlara "köylü kızı gibi kaşlar" benzetmesi yapıyor ve pek muhterem ebru gündeş'in kaşlarına bakıp ince kaşı güzel buluyorduysa, şimdi de muhterem cara delevingne'in kalın kaşlarına bakıp "off yüz ifadesinin vurgulayıcısı o dehşet kaşlara bakar mısın" diyorlar. kısaca, güzellik sektörünün bize dayattığı güzellik anlayışı ile her sene daha fazla kusursuzlaşmaya çalışıyoruz. bundan yıllar sonra "kadın dediğin tüysüz olur; bebek kolu gibi yumşak olmalı her yeri. vücudunuzu lazer epilasyona sokun, kaşınıza hatta saçınıza kadar kıldan kurtulun" diye talep edecekler, eminim.

hatta şöyle bir iddiam var: yeterli param ve gücüm olsa, medyayı kontrol edebilsem... 1 yıl boyunca gördüğünüz her reklama, her holivut filmine 3 memeli hatun koyar; güzellik dergilerini 3 memeli hatunlarla doldurur ve internet üzerindeki her sayfada 3 memeli hatunların övülmesini sağlardım. yeminler olsun ki 1 sene bitmeden tüm kadınlar, gerekirse bankadan kredi çeker ve üçüncü meme için ameliyat masasında bıçak altına yatardı. Abartıyor muyum? rönesans dönemindeki kilolu kadınları güzel bulduğumuz bir dönem vardı, şimdi ise kaburgalar seksi sayılıyor, demek ki oluyor.

"ben o yumşak yumşak hissi sevdiğim için yapıyorum" denilmemeli. vücuttaki kıllar, orada bir görev ve bir amaç için bulunmaktalar: ısı ve su dengesini sağlamaktan sorumlular. ister evrime inanın, ister yaradana; vücudumuzdaki her ıvırın zıvırın bir görevi var. sırf bize empoze edilen çarpıtılmış güzellik algısı yüzünden onlardan rahatsızlık duyuyoruz, duymamız talep ediliyor. ancak doğada kürkünden utanan bir hayvan yoktur. bize utanmamız öğretiliyor.

Soğuk havalarda kıyafet, sıcak havalarda da havalandırma görevi gören kıllarımız; kıyafet giymeyi akıl eden ilk insanlar sayesinde, artık eski çağlardaki kadar işe yaramıyor, bunu kabul ediyorum. belki yüzyıllar sonra tamamen yok olacaklar. ancak hala yanlış olan bir nokta var, o da şimdi bu kıllardan kurtulma arzusu. bu kol kılı alma eyleminde işe yarayan, mantığa sığan hiçbir yer yok. yani kılları almak seni tehlikelerden korumuyor, senin hayatta kalmanı sağlamıyor. zaman, para ve bir sürü konuda mantıksız bir eylem ama bize tek kattığı şu: toplum tarafından onaylanma hissi.

evet, kollardaki kılları almak sadece o "hissiyat" sandığımız ama gerçekte bilinçaltından yukarı çıkan baskıların izinden gitmeye yarıyor. "toplum beni kılsız beğenecek, öyleyse kılsızlaşayım" diye fısıldıyor beyin. peki toplum şimdiye kadar kılsızlardan şikayetçi değilken, nerden başladı bu kılsızlık mevzusu? ben 16. yüzyılda cadı sanılıp yakılan kadınların tüyleri yüzünden böyle bir cezaya çarptırıldığını duymadım hiç. demek ki, bu birkaç yıldır başımıza sarılan bir olay.

feminist yaklaşım diyebilirsiniz belki ama çokça sözlüklerdeki "kolları kıllı kadın" başlıklarında okuduğunuz eleştirilerden kaynaklanıyor. kraldan çok kralcı kadınlar gördüm ben; o başlık altına "yahu siz erkeklerin göbeğinde bile ormanat varken, bizim kol kıllarımıza niye göz dikiyorsunuz" diye yorum yazamayan, aksine hunharca erkeklerin bu hakaretlerini savunup "evet ya, kıllı kadın mı olurmuş, ben de alıyorum mis gibi oluyor kollarım (mesaj kutumu da yeşillendirebilirsiniz kıps)" yazan.

"o zaman bacak kıllarına, kol altına da bulaşmayalım; orman gibi gezelim?" diyebilirsiniz. kol altı kılları ter bölgesinde yer alır ve hijyen açısından alınmasını kabul edebilirim. gerçi bazı doktorlar vajina ve kol altı gibi yerlerdeki kılların alınmamasının daha sağlıklı olduğunu tartışıyorlar ama daha bu konuda neyin ne olduğu belli değil.

Bacak kılları ise, kol kılları gibi sadece toplum baskısı yüzünden alınan kıllar. hadi o konuda genel bir toplum baskısı oluşmuş, toplumda had safhada baskı var (özellikle sahil kenarlarında) ama kol kılları için "henüz" böyle bir baskı yok. hala kendimizi kurtarabiliriz. hala umut var. hala "zorunda mıyam?" deme ihtimalimiz var. ama biz kraldan çok kralcı oldukça, "evet ya, iğrenç bence" dedikçe daha ileriye gitmelerine izin vereceğiz.

toplumun talebiyle üç memeli olacağımız günler yakındır.

18. Kil var, tuy var diyerek gireyim konuya. Kimsenin o sari tuylerden rahatsiz olduğunu sanmiyorum. Ama beyaz tenli simsiyah uzun tüylere sahip bayanlarinda bir şeyler yapmasi kanaatindeyim.

Yaşanilmiş olaydir, yemekte bir bayan arkadaş tuzu uzatirmisin dedi. Tuzu aldim arkadaş kolunu uzatti, tuzu alabilmek için. Sanki dolmuş şoförü mübarek, kagit kadar beyaz bir ten, 2 cm uzunlugunda simsiyah kol tüyleri. Bu tabloyu bir bayan olarak benim midem kaldirmadi. Durum bu kadar vahimse alalim o tüyleri (kibar olsun diye kıl demedim), olmadi sarartalim ama ibrahim tatlises kolu gibi gezmeyelim lutfen..

19. keşke herkes sadece kendi kıllarıyla ilgilense diye düşünmemi sağlayan olay.

sana ne arkadaşım onun bunun kılından? sen ne istiyorsan yap buyur yani, tutan yok sonuçta. (asabi tarafından kalkan yazarın dramı)

20. bir kadının kendine yapabileceği en büyük işkencedir. hele de buğday tenli ve incecik açık renkli tüylere sahipseniz lütfen yapmayın.o incecik tüylerin yerini hınç alır gibi simsiyah sert kıllar alacak çünkü.ne gerek var?ben görünüş olarak da hiç abes veya rahatsız edici bulmuyorum.kendi kollarımdakileri de 28 senedir bir kere bile almaya yeltenmedim.