3.
kaç yaşında olduğumu tam hatırlamıyorum, 10 falan olabilirim ama çocuktum yani, burada da yazdım daha önce. halamın kocası boynumu öptü ben kucağımda küçük kardeşimle sandalyede otururken arkadan yaklaşıp, o an o katta sadece biz varken, kuzenim tuvaletteydi annemler falan da üst kattaydı. donup kaldım, sonra da üst kata çıktım. gidip oturdum, sonra bir anda ablama ''eniştem sarhoş galiba'' gibi bir şey dedim sonra istemeden ağlamaya başladım zaten. halam falan da oradaydı. inandılar yani ama geçiştirdiler, halam hala beraber onunla. o pislikse parkinson hastası, ama o zamanlar da vardı daha az olsa da, pek karma değil gibi.
belki küçük bir şey başka insanların yaşadığına göre ama çok etkiledi beni, bir de onu görmek zorunda olmak falan. o gün direkt annemlere söylemiştim zaten çok kötü hissetmiştim, o kadar küçük değildim yani o yüzden sanırım. ama hiç kimse bir şey yapmadı, en azından babam bir dövse, bağırsa bir şey yapsa daha iyi hissederdim büyük ihtimalle. o gün de, ondan sonraki günlerde de hep ablam destek oldu, annemler hala görüşüyor konuşuyor o adamla zaten. ablam da hep ayrı bir yerdedir bende, iyi ki var. o olmasa o günler çok daha zor olurdu benim için. mesela halamın oğlunun nişanında onu görmek zorunda kaldığımda (yani açık havada aynı ortamda diyeyim) ağlamıştım falan istemeden yani direkt her gördüğümde çok kötü hissediyordum, ablam yanımdaydı hep. anne babamı tabii aile ama çok da içten bir sevgiyle sevemiyorum ve bazı şeylerine çok gıcık oluyorum, belki de bu günlerin kalıntısıdır.
öyle işte. onu göreceğim diye kaç yıldır çok az gittim babaannemlere. (üst kat alt kat dedim ya, üst katta babaannemler, alt katta halamlar oturuyordu yani, hala öyle.) olaydan sonraki birkaç yıl hala çocuk olduğum için gitmek zorunda kalıyordum, ama kendim bir odaya kapanıyordum onu görmemek için, hem de buz gibi oluyordu genelde o oda. yemeğimi herkesle birlikte değil ayrı yiyordum onunla aynı sofraya oturmamak için. bunların çoğunda ablam yoktu ne yazık ki, üniversitede olduğu için aynı şehirde değildik. işte o zamanlarda da annem de pek destek olmadı yani. öyle. hala içimde bir yara, hala kazayla onun olduğu bir fotoğrafı görürsem kötü oluyorum. 3-4 sene önce falan otobüs durağının orada (ikimizin evine de yakın değil yani ama merkezi bir yer diyeyim) görünce yine kötü olup ağlamıştım, ablamı arayıp ona gitmiştim hemen. bu küçük olay bile bende bu kadar yara bıraktıysa benden daha şanssızları düşünemiyorum bile.
çok uzun oldu, ben psikiyatr ya da psikoloğa gidemedim, aslında şimdi isterim terapi falan ama maddi açıdan zor, aslında durumumuz baya iyi ama işte, yoruldum artık siz anlayın. yani babam gereksiz görür ve karşılamaz büyük ihtimalle. bir kere bu olaydan sonra ablamla gitmiştik çocuk/ergen psikoloğuna ama sonra gitmedik bir daha, niye bilmiyorum. ki ablam benim ebeveynim mi, niye o götürmüş? bu da ayrı bir saçmalık ve annemlerin ilgisizliğini ve duyarsızlığını gösteren bir başka şey. neyse. babamla aram ergenliğimde baya kötüydü, şimdi 21 yaşındayım, birkaç yıldır daha iyiyiz. ama bir ara hep babamın söylediklerine/yaptıklarına ağlıyordum. aslında hala ona karşı ayrı bir hassasiyetim var ve hala aynı evdeyiz ama artık daha ılımlı gibi aramız. tabii bunda benim yemekleri onlarla yemememin, akşamları salona bile neredeyse hiç uğramayışımın da etkisi vardır. böyle diyince acımasızca oldu ama o kadar da sıfır değil aslında iletişimimiz, sadece minimumda gibi bir şey ve böyle daha mutluyum ben. annemle iyiyiz ama bunları yazınca bile onlara karşı tekrar kinle doluyorum sanki, yani dolmuyorum ama sinirleniyorum sanki içten içe, belki de içimdeki çocuğun yansımaları bunlar.
aşırı uzun oldu, okuyan olacak mı bilmiyorum. hepinizin acıyan yerlerinden öperim süslüler. umarım hepimiz çok güçlü kadınlar oluruz, ki biliyorum ki şimdi de öyleyiz. sizi çok çok seviyorum, tanımasam da. bilin ki gözlerim dolu dolu bu cümleyi yazarken. iyi ki varız, iyi ki.