yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    39 yanıt
    • linki kopyala
    • şikayet et

    fatih altaylı'nın idil bilgen hakkında yazdığı köşe yazısı hakkında ne düşünüyorsunuz? yoruma ekliyorum?

    tarih
    oy (güzelinden)

    1. siz hiç o ayakkabıların içinde oldunuz mu!

    size çok da uzun olmayan bir hayat hikayesi anlatacağım.

    daha doğrusu bir çocukluk ve gençlik hikayesini.

    biraz hüzünlü ama hüzünlü başladı diye hüzünlü devam etmesi gerekmeyecek bir hayatın hikayesini.

    milenyumun başında doğdu.

    babasının görevi dolayısıyla göçebe bir hayatları vardı.

    baba dışişleri’nde memurdu.

    kah oradaydılar kah burada.

    bazen dünyanın en keyifli ülkesinde yaşıyorlardı bazen kimsenin görmek dahi istemeyeceği yerlerde.

    memleketimizde sayıları azalan modern, batılı yaşam tarzına sahip, ortalama gelirli, mutlu bir aile tablosuydu görünen.

    10’lu yaşlarına geldiğinde o mutlu aile kötü bir haberle sarsıldı.

    annesi kansere yakalanmıştı.

    ve galiba o sıralarda new york’ta konsolosluk görevindeydiler.

    o sırada dışişleri’nde kalan son “monşerlerden” olan baba, eşiyle ilgilenebilmek için uzunca bir izne ayrıldı.

    anneyi hayatta tutabilmek için seferber olmuştu aile.

    üstelik öyle çok da varlıklı değillerdi.

    elde avuçta ne varsa tüketti hastalık.

    en sonunda ailenin en önemli maddi varlığı olan evlerini de sattılar.

    ancak hiçbir şey fayda etmedi.

    ailenin koruyucusu, kol kanat gericisi anne hayatını kaybetti.

    baba iki evladıyla kalakaldı tek başına.

    bu arada meslek arkadaşları yükselmişlerdi.

    baba ise zaten siyasi yönü olmayan bir dışişleri mensubu olduğu için, döndüğü görevinde ankara’ya takılmış kalmış, dışişleri’nin karanlık koridorlarına hapsolmuştu.

    genç kız ise tam da bir anneye en çok ihtiyaç duyduğu dönemde annesiz kalmış, ailenin kanserle zorlu savaşına tanıklık etmişti.

    hastalık onu o kadar etkilemişti ki, doktor olmaya karar vermişti.

    doktor olacak, başka çocukların annelerini kaybetmemeleri için savaşacaktı.

    türkiye’nin en iyi üniversitelerinden biri olarak gördüğü özel üniversitede okumak istiyordu.

    ancak babasının memur maaşı onu o üniversitede okutacak düzeyde değildi.

    bu durumda yapacak tek şeyi vardı.

    daha çok çalışmak.

    çalıştı, çalıştı, çalıştı.

    türkiye’nin en pahalı tıp fakültesini “burslu” olarak kazandı.

    koç üniversitesi tıp fakültesi’nde burslu okuyacaktı.

    bu arada babası için de bir fırsat doğdu.

    dışişleri’nde kimsenin pek de gitmek istemediği savaş halindeki bir ülkede büyükelçi olacak ve mesleğini büyükelçi ünvanı aldıktan sonra tamamlayabilecekti.

    o berbat hastalığın darmadağın ettiği hayatlarını yeniden düzene sokmuşlardı, annenin yokluğuna rağmen işler yavaş yavaş yoluna giriyordu.

    bu arada tıp fakültesi’nde okuyan genç kıza arkadaşları güzellik yarışmasına katılması için ısrar ediyorlardı.

    dereceye girerse kaybettiği annesine güzel bir armağan olurdu.

    peki dedi.

    ve katıldı.

    birinci oldu.

    zorlu bir gençliğin, üzücü bir 10 yılın ardından gelen bir mutluluktu.

    ülkenin en güzel kızı seçilmişti ve babası gibi o da farklı bir biçimde ülkesini temsil etme hakkı kazanmıştı.

    ve bu toplumdaki giderek sayıları artan bir grup aşağılık, bir grup pislik, bir grup rezil, bir grup kompleksli ezik, bir grup şerefsiz, bir grup haysiyetsiz, bir grup anası tarafından doğurulmamış, hacet yoluyla dünyaya getirilmiş insan müsveddesi iki gündür bu kıza hakaret edip duruyor.

    siz böyle bir hayat yaşamak ister miydiniz bre soysuzlar.

    siz bu kadarcık bir mutluluğun bile çok görülmesine tahammül etmek zorunda kalmak ister miydiniz!

    siz o ayakkabıların içinde olsanız böyle büyüyebilir miydiniz pislikler!

    19 eylül 2024 09:32

    2. kanser korkunç bir gerçek, hepimizin hayatında var ve sevdiklerimizi götürüyor maalesef. ama nepotizmi aklamak için bir gerekçe değil. anlattığı şeyler dramatik evet ama güzellik yarışmasında yeterince güzel olmayan bir kızı birinci yapmayı meşrulaştırmaz 🤡

    19 eylül 2024 09:36

    3. Ben çok üzerine gidildiğini düşünüyorum. Kız abartılı öirkin değil. O yarışmaya estetikli güzelleri seçemezler. Herkes bi karşılaştırma derdinde. Estetik ülkemizde o kadar yaygın ki herkes daha önceden neye benzediğini unuttu gibi yapıyor. Kızların %70i burun estetikli. Dudak dolgusu ve botoks zaten ucuz işlemler olduğu için gırla. Yani bana overreaction gibi geliyor bu tepki. Gayet karakteristik ve güzel bi yüzü var bence bu kızın da. 

    19 eylül 2024 09:43


    4. Hayatta insanlar neler neler yaşıyor, kız da zor şeyler yaşamış olabilir ama güzellik yarışmasında güzellik puanlanır, ne kadar acı çektin ya da ne kadar çalışkansın değil. O kadar güzel kız varken bu kızı seçmeleri akla mantığa sığmıyor. Dikkat ettiyseniz savunayım derken kıza güzel diyememiş de Fatih Altaylı, değil çünkü. Değil değil değil. Ha ben çok mu güzelim, değilim ama böyle bir iddiam olmaması yönüyle güzel seçilen kızdan ayrılıyorum.

    19 eylül 2024 09:43

    5. Babasının kimsenin gitmek istemeyeceği görev yerleri:

    Toronto

    Pekin

    Ahu dabi

    Kiev

    Tamam ✔️

    19 eylül 2024 09:49

    6. Çok güzel bir kız değil ama çok çirkin bir mız da değil. Fiziği güzel öncelikle. Estetikli kızlara çok alıştığı için gözümüz farklı geldi kız ama miss turkey de artık farklı şeylere bakıyor. İpek kuşçu güzel bir kız mesela ama çene dolgusu 100 metreden anlaşılıyor ve farklı bir havası da yok. Miss turkey de seçilmiş eski güzellere ve onların şimdiki hallerine bakım hepsi çok farklı estetikten. Kızın üzerine çok gidildi, çok hararet edildi. Babasının da bu kadar torpil yapacak bir gücü olduğunu düşünmüyorum olsa bile güzellik yarışmaları zaten başlı başına saçmalık ve kaldırılması gerekiyor

    19 eylül 2024 09:55

    7. Üfff ne boş yapmış. Şu kızın neyini sacunuyorsunuz anlamıyorum. Diplomat babası sayesinde ab vatandaşı olup yös'ten sınava girmiş tıp okumuş, bir de daha cümle kurmayı dahi öğrenememesibe rağmen "ben kültürlü ve donanımlı bir kadınımmm" diyerek kendini öyle üstün göstermeye çalışıyor. Güzel değil, donanımlı değil, kültürlü değil. Buna rağmen de güzellik yarışmasına katılıp burnu havada geziyorsa gayet de eleştirilir. Beğenilmeyince çıktı, çocuklar öldürülürken siz beni mi konuşuyorsunuz minvalinde bir açıklama yaptı. Eee kültürlü kadın, çocuklar öldürülürken sen güzellik yarışmasına çıkıyorsun ama? Muhakeme yetisi yok, kafası azıcık çalışsa şu açıklamayı yapmaz. Ha bir de "birincilik olmayı istiyorum." Diye bir açıklaması var, tam bir fecaat :d

    19 eylül 2024 09:57


    8. Ha son olarak, iddia ettiği gibi donanımlı ve kendini geliştirmiş bir kadın olsaydı o iğrenç güzellik yarışmasına katılmazdı. Kadın bedeninin metalaştırılmasına ortak olmazdı.

    19 eylül 2024 09:58

    9. fatih altaylı zenginlerle çok kolay empati yapabiliyo ya

    19 eylül 2024 10:08

    10. bu kızın üzerine çok gidildi. önceki yıllarda da tartışmalı birinciler çıkmıştı. abartıldığı kadar çirkin bir kız değil. hokka burun dolgun dudak tarzı bir güzelliği yok o kadar. boyu diğer yarışmacılar arasında en uzundu, fiziği düzgün ve yurtdışında temsil edeceğine inanmışlar. ayrıca yarışmaya katılıp son 20'ye kalamayan estetikli kızların iyi ki sosyal medya var tarzı paylaşımları da bana illallah dedirtti. ucuz ve çirkin hareketler. elendikleri iyi olmuş.

    19 eylül 2024 10:12