yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (1676)
    • medya (15)

    1676. Doğum günüme birkaç gün kaldı, bu sene geçirdiğim en "boş" senelerden biriydi. Her sene doğum günüme gün sayayım, pasta yaptırırım, program yaparım, neşeli ve heyecanlı olurum, en zor yıllarımda bile bu böyle olmuştu. Ama bu sene içimde hiçbir heyecan yok, umut yok, heves yok. 30'a girerken bile böyle hissetmemiştim. Derin bir mutsuzluk içindeyim. 

    37 dk önce

    1675. Düzgün erkek yeminle yok.

    Tam düzgün bu adam diyorum. Kim bilir hangi dandik sebepten konuşma bıçak gibi kesiliyor.

    Muhtemelen şundan oldu bu kez:

    bir muhabbet içerisinde "sırtımı keselersin" gibi bir şey dedi. ben de görüp sinir oldum, cevap yazmadan duşa girdim. Çıktığımda "kızdın sen" yazmıştı. "Evet biraz öyle" dedim (Muhafazakar biri değilim ama böyle gevşek muhabbetleri şu evrede istemediğimi görsün diye kızmış gibi yaptım.) dikkat ederim bundan sonra, dedi. Ve O akşam sorun yok gibi konuşmaya devam ettik. iyi geceler vs yazdı en son. O gün bugündür çıt yok heriften. Ben de Yazmicam. Çünkü herhangi bir yanlış yapmadım.

    Bunların ne kıymetli egoları var yahu. Aşırı kırılganlar. Biz kadınlar her konuda kendimizde kusur bulurken bunlar asla egolarından taviz vermiyorlar. Birine hoşlanmayacağı bir şey söylemiş olmakla yüzleşemediğinden arayı açıyor usulca. Bundan hoşlanmadığım için bende sorun var, sen de hiç yok di mi göt herif. Şimdi muhtemelen Gevşekliğini tolere edebilecek kadın arayışında.

    Kızlar şunların her dediğine okey olmayı bırakın. Sonra böyle götleri kalkık geziyorlar, nasılsa dirtytalk yapacak kadın bulurum ben diye.

    Neyse, ben de amacını görmüş oldum.

    22 aralık 20:59

    1674. 15-20 gün hatta belki daha fazla zaman sonra regl oldum. şükür ya rabbim. ya olmasaydım napardim?? (gizlinot: 2. çocuk için henüz hazır değilim......)

    21 aralık 20:55 21 aralık 20:55


    1673.  akışına bırakmaya çalışıyorum bırakamıyorum. korkumun üstüne gitmeye çalışıyorum daha çok tetikleniyorum. boşvermeye çalışıyorum umursamaz hissedip kendimi suçlu hissediyorum. şu aralar kendimle o kadar büyük bir sorunum var ki asla ama asla çözemiyorum. 

    pozitif düşünmeye çalışıyorum kendini kandırmak gibi oluyor. çünkü olmuyor günlük, son bir yıldır istediğim hiçbir şey olmuyor. hedef değil bak, çalışıp çabalamadan istediğim hiçbir şey bana gelmiyor. hayatın güzel sürprizlerini görememekten buna rağmen şikayet etmemeye çalışıp şükretmekten çok yoruldum. çünkü pozitif kalmaya çalıştıkça aslında bir beklentiye girmiş olduğumu fark ediyorum. beklentisiz olmaya çalışıyorum o da olmuyor. genel olarak olmuyor ve olduramıyorum. ben artık evrenden işaret istemiyorum, evrenden somut güzellikler istiyorum baya bildiğiniz düşündüğüm bir şey olsun artık ya. lütfen lütfen lütfen.

    19 aralık 01:09

    1672. buraya yazınca kendim çalıp kendim oynuyormuş gibi hissediyorum ama neyse(gizlinot: swh). flört girişimleri günlüğü gibi bir şeye çevireceğim burayı bundan sonra. (link: https://www.suslusozluk.com/süslü-sözlük-günlük?i=1346204 şu girdimden) devam edecek olursak, bu olaydan bir ay kadar sonra başka bir beyefendiyi beğenmeye başladım. kendisi sonra birden yok oldu, hiçbir yerde göremedim. ufak bir stalk yaptım bu yüzden. sonra arkadaşlarım gaza getirdi, takip et nolacak diye. takip ettim, fotoğraflarını beğendim, geri dönmedi. yine vurduk yine gol olmadı.

    dün ise başka bir haberle hem şaşırdım hem de sinirlendim. bu acısını çektiğim ilk eleman(gizlinot: maalesef beyefendi diyemiyorum kendisine) benim ilgimin farkındaymış o zamanlar. ve bunu cringe ve komik bulmuş. takıldığı kızdan tekmeyi yedikten sonra arkadaşıyla dertleşirken konuyu bana getirmiş ve bunları söylemiş. neredeyse bir sene sonra bu konuları gündeme getirmesi onun boşluğa düştüğünün kanıtı ama benim ilgimi komik bulması saçmalığın daniskası. bana gelip halimi hatrımı sormak yerine, eşe dosta gidip ne yaptığımı sormayı biliyor ancak bir yandan da arkamdan bir nevi dalga geçiyor. durup durup sinirleniyorum ama bir yandan da kendime üzülüyorum, benim yüzüm ne zaman gülecek diye. gidip konuşmak istemiyorum, değmez. bu olayı da onu da düşünmeye enerji harcamama değmez ama insanın içi sönmedi mi sıkıntı yaratmaya devam ediyor. 

    17 aralık 13:45

    1671. Sevgili Sözlük,

    Bir arkadaşım var. Kendisine A diyelim. A kendisini benim en yakın arkadaşım olarak görüyor ama ben onu öyle görmüyorum. Çünkü ben onun yanında kendimi rahat ve güvende hissetmiyorum. Eleştiren ve yargılayan biri. Onunla bir şey paylaşırken kendimi çok gergin hissediyorum. Beni sürekli eleştirecek diye korkuyorum. Neyse konu döndü dolaştı ilişkilere geldi. İkimizin de ilişkisi yok. Kendisi minyon tipli zayıf bir kız bende 1.80 boyunda 116 kg kilolu bir kadınım. Aramızda şöyle bir konuşma geçti;

    Kendinden bahsederek, hadi ben ilk insanlara itici geliyorum benim sevgilim yok ama sen çok iyi kalpli ve sevimlisin senin neden olmaz. Sonra döndü ve dedi ki, lütfen şu ameliyatı ol. Bahsettiği ameliyatta mide küçültme ameliyatı. :)) Başladı benim mesai. Dedim ki ben ameliyat olsam bile kilo veremem. Çünkü ben lipödemliyim. (( Yoğun ketojenik diyetle beslenmedikçe çok zor veriyorum. Yani 250-300 gr et-tavuk-balık yemem gerekiyor. Ki bunu yaparak 15 kg verip 5 ini geri aldım ve çok yorucu bir diyet. Bu kadar yoğun bir besini ameliyat sonrası nasıl alabilirim )) Sonra dedi ki çok sıkı bir diyetisyen ile çalışman lazım. Dedim ki 30 yaşındayım ve hayatımın çoğunu kilomu problem ederek, diyet yaparak, her gün ne yiyeceğimi planlayarak geçirdim ve çok yoruldum. Halen sağlıklı besleniyorum lipödeme uygun değil diye çok yavaş kilo veriyorum şu an dedim. O zaman sıkı bir spor yapmalısın dedi. Gel beraber yürüyelim. Dedim ki istemiyorum. İş vaktimi yeterince alıyor aşırı yorgunum ki zaten yılbaşından sonra kuzenimle spora yazılıyoruz. Hayır saçmalama kas kütlesi kazanma yağ yakmalısın sen, koşu yapmalısın. (( Lipödemlilere koşu uygun değildir. Ki daha önce başka bir arkadaşımın zorlamasıyla koşu tempolu kardiyo ve ağırlıkla çalıştım gülleciye döndüm. )) Dedim fitness salonu değil lipödeme uygun egzersizler yapacağım, lenf akışımı hızlandıracak ona da iyi gelecek bir yer. Aaa tamam o zaman. Yani erkekle bunu isterler. Gözlerine güzel görünmek lazım.

    Toksikliği anlatabiliyor muyum?

    Kendimi o kadar kötü hissettim ki sürekli kendimi açıkladım ve savundum. Arkadaşlıkta bunu sevmiyorum işte.

    Benim fiziğim bana göre dengeli. Kendimi beğeniyorum. Bir erkek için değil, kendim ve sağlığım için en iyisini istiyorum.

    İnsanların buna yorum yapabiliyor olması çok can sıkıcı. Kokan insanlar var onlara da yorum yapılabiliyor mu? Ya da ben kendisine burnun kocaman lütfen estetik ol ya da nazobiallerin bu yaşta çok derin yanakların sarkık doldur ve gerdir diyor muyum. Demiyorum çünkü bu beni ilgilendirmiyor. Beni düşünmen bu demek değil. Benim arkadaşım olman bu demek değil.

    Ha beni koşturan ağırlık kaldıran arkadaşım da bana bir ara şey demişti; erkekler hoplatabildikleri kız severler zayıflarsan sevgilin olur. Bunu da ona erkek arkadaşı demiş. Neyse bu da başka bir konu sonrasında anlatacağım.

    16 aralık 09:51

    1670. Bu aralar çok zorlanıyorum. Yokluğun çok zorluyor. Yıldönümümüz de geçti. İyiyim dedim ya tamam çok etkilenmedim. Ama ertesi günden beri daha çok acı çekmeye başladım. Yine rüyalarımda hep sana gelmeye çalışıyorum. Ölmemiş diye düşünüyorum. Gelcek birazdan görücem. Sonra bir şey oluyor sen gelmiyorsun. Öldüğünü anlıyorum. Kabullendim desem de gönlüm kabullenmiyor. 10 saniye içerisinde veda edemeden öldüğünü kabullenemiyorum. Kimse ne hisettiğimi bilmiyor. Rüyalarımda daha çok özlediğimi anlıyorum.

    En yakınımdakiler bile ne hissediğimi anlamıyor görmüyor. Annem konuştuğun birisi var mı diye soruyor. Mutsuz görünüyorsun ne oldu diye soruyor. Uzak herkes bana uzak... Hala sevdiğimi, özlediğimi düşünmüyor kimse heralde. acıyı yaşamayan bilmiyormuş.

    14 aralık 00:22


    1669. Sevgili günlük, 

    Öncelikle kuracağım cümleler avunma cümleleri değildir. 30 yaştan sonra deneyimler, ilişkiler, sınırlar, güç, atılganlık, kendine bakım vermek... bunların hepsi demleniyor ve çok lezzetli oluyor. Üzülmüyor musun üzülüyorsun geçeceğinin farkında olarak, üzüntüye ve diğer tüm duygulara mesafe alarak ve hepsinin insan olmanın sonucu olduğunu bilerek. İhtiyacının peşinde koşan, bunu önceleyebilen bir kadın olduğuma mutluyum. 30lar çok güzel dediklerinde "ayneeeeeen ayneeeeen öyledir " diyen ben 30'lar gerçekten güzel gelsenize diyorum. 20li yaşlarıma tekrar dönsem "durma, yaşa, biriksin, demlenince çok güzel olacak" derdim. Şimdi 33 yaşımda bunu kendime söylemeden yapıyorum. Çok zorlayıcı yaşantılarımın olduğu şu günlerde bunları kendime hatırlatmaya ve kendimi onurlandırmaya ihtiyacım var biliyorum. 

    13 aralık 01:36

    1668. buraya uzunca içimi dökeceğim çünkü aylardır hissettiğim bu hisle asla başa çıkamıyorum, belki benimle benzer durumu yaşamış birileri olabilir, bir mesaj uzağınızdayım.

    kaybolmuş hissediyorum. kelimenin tam anlamıyla kaybolmuş hissediyorum. ne bana mutluluk verir, ne yapmalıyım, ne hissetmeliyim bilmiyorum. çok uzun zamandır hevessizim, hevesli olmam gerektiğini hissediyorum ama her şeye hevessizim. ve bunun sebebini biliyorum. zamanında çok istediğim bir şey gerçek oldu ve o şey de maalesef benim sınavım oldu. bu kadar çok isteyip elde ettikten sonra yaşadıklarımı aşmam çok zor oldu. sonra hayatta hiçbir şeyi fazla istememem gerektiğini fark ettim.

    bu durumu fazla mı içselleştirdim bilmiyorum. önceden hayalleri hedefleri olan ve bunları gerçekleştiren birisiydim, duygularımı rahatça yaşar ağlamak istediğim yerde ağlar gülmem gereken yerde gülerdim. bu yaşadığım hayal kırıklığından sonra kendimi çok dinler oldum. yaptığım ve yapmadığım her şeyin altında bir neden, bir anlam bulmaya çalıştım. bulamadıkça da kayboldum.

    artık hiçbir duygumu tam olarak yaşayamıyorum. kpssde ilk 100e girdim mesela herkes buna çok güzel derken ben zaten beklediğim bir şeydi diye bunu çok görmüyorum. kendimi takdir etmem gereken yerde gerçekten edemiyorum. içimden gelmiyor yani. insanlar ne güzel kendilerini pazarlıyor. herkes atama heyecanı kontenjan peşindeyken bende sıfır heyecan. sınav sonrası online bazı işlere baktım önceden çatır çatır başvuru yapar iş kovalar ve bulurdum yok hevessiz hevessiz 3-5 yere başvurdum red gelince daha başvurmadım. önceden kendime bir şeyler almak için motive olurdum şimdi dışarı çıkmıyorum ki ne gerek var diyorum. böyle olunca çalışmıyor oluşum da gözüme batmıyor. 

    bu durumun için destek de aldım, ama herkesin dediği şey şuydu bir yıl zaten eve kapanıp ders çalıştın güzel de bir başarı elde ettin istediğin filmi izle, istediğin saatte uyu/uyan. yok, bunları yapasım da gelmiyor. bir arkadaşım kötü şeyler yaşadığını ve tamamen me time odaklı yaşayıp 50 kitap 100e yakın film bitirdiğini söyledi ve ben ona imrendim biliyor musunuz? çünkü ben bir me time bile yapamıyorum. hiçbir anın tadını alamıyorum. düzenli bir hayat yaşamaya çalışıyorum mecburiyetim olmasa da erken kalkmaya erken yatmaya kalkıyorum. herkes diyor ki istediğin saatte uyu/uyan nasılsa çalışma başlayınca böyle bir fırsatın olmayacak, ben buna ilk okey diyorum ama sonra yok. film açıyorum diziye başlıyorum sonra içimden "bir şeyler yap" dürtüsü kendisini yeniden gösteriyor. sonra hop yapmaya başlıyorum mesela bir işe merak sardım, başladım ama devam ettiremedim, yine iç çatışma başladı içimde. bir tarafım ağırdan al acelen yok derken diğer tarafım odaklan sana da meşguliyet olur diyor ve ben hangi taraf baskın bilmiyorum.

    instagramda bir sayfa açtım kendimce ilerliyorum hoşuma da gidiyor içerik paylaşmak daha birkaç hafta oldu, yüzümü göstermiyordum bugün bir karar aldım mikrofon falan sipariş edip yüzümü de gösteririm diye ama akşama kadar ya şu görürse ya bu olursa diye düşünüp ondan da vazgeçtim. ya da bir gün içerik üretmeye çok hevesliyken akşamına bu heves gidiyor.

    hani diyorlar ya hayat düz çizgide ilerlemez duygularını yaşa, kendine şefkat göster. ben bunu uygulamaya çalışıyorum, yapmadığım veya yapamadığım şeylerde "tamam sakin acelen yok" diyorum ama bu his birkaç dakika falan sürüyor. gün sonunda kendimi bugün de hedeflediğin şeyleri gerçekleştiremedin derken buluyorum. hedeflerim de literally küçük şeyler bu arada.

    bir süre sonra bir işe başlayacağım inşallah, ama bu sorgulamaların da hevessizliğin de biteceğini sanmıyorum. yani umarım biter ama ben bu kendimle savaşta olma halinden o kadar yoruldum ki. hangi şeyi yapsam iç sesim yapmadığım veya yapmak istediğim şeyleri aklıma getiriyor. sonra dış sesim de resmen "istediğin şeyleri yaptın da ne oldu?" diye travmalarımı hatırlatıyor. bilmiyorum günlerim bir şeyler yapmaya çalışıp hiçbir şey yapamadan geçip gidiyor ve bundan pişman olacağımı da maalesef biliyorum. acaba üç gün falan sadece ama sadece boş boş duvara baksam çözülür mü? hani diyorlar ya neyi sevdiğinizi bulun, ben bulamıyorum, bulsam da tutunamıyorum. bunun çözümü nedir nasıl hallederim bilmiyorum ama 26 yaşında dışarıdan çok cıvıl cıvıl gözüken bir kadın olarak hayata karşı bu kadar hevessiz bu kadar düşünceler içinde boğulan bir kadın olmak beni çok yordu.

    6 aralık 22:15 6 aralık 22:26

    1667. üniversitede kanlı bıçaklı olduğum kızı az önce iş yaparken mailbox'ımda gördüm.

    Biz bu sevmediğimiz insanlara hayatımız boyunca maruz kalacak mıyız ya. kızla 6 senedir hiçbir şekilde muhattabımız olmadı bir anda mantar gibi mailbox'ımda bitii. o da benim ismimi görünce benzer şekilde hissettmiştir belki.

    neyse biraz stalk yaptım iş hayatı yolunda gitmiş ve o sırada benim iş hayatı hiç yolunda gitmedi. yani başlatmayın pluton oğlak geçişine ama hiç adil gelmedi. ben tam burslu okumuş, 3.4 ortalama yapmıştım, daha sonra da üstüne tezli yüksek lisans yapmıştım ve o yarı-burslu 2 küsür ortalamayla mezun olmuştu. bir kez daha anlıyorum ki hayatta başarı hiç de çalışmaya iman şeklinde olmuyor. her konuda olduğu gibi iş hayatında da şans faktörü bambaşka ( ki bunu son 3 senede maalesef kötü tecrübelerle çok iyi anladım). bunu okuduktan sonra kıskanç / çekemeyen diyenler olacaktır. varsın deyin yani. ben diğer insanlar kötü/mutsuz/başarısız olsun demiyorum sadece ben de en azından verdiğim emeklerimin karşılığını alayım iyi / mutlu/ başarılı hissedeyim.

    bazı konularda allah'a çok kırgınım maalesef.

    28 kasım 12:04