yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (26)
    • medya (7)

    1. Öncekilerin tekrarı bir katliam. Alevilerin bu memlekette gördüğü zulümlerden sadece bir tanesi. Görüntülerin hepsi aklımda. En çok, içeriye hiçbir yardımda bulunulmaması aklımda. Yobaz sürüsü dışarıda tekbir getirmeye devam ederken bütün devlet adamlarının sessiz kaldığı, annemin tv karşısında hüngür hüngür ağladığı aklımda.

    Benim doğum günüm 2 Temmuz. Yasımız var ve her yıl dönümü aynı acı yaşandığı için 93'ten beri 7 Temmuz sayarız doğum günümü.

    Yıllar önce arkadaşımla evlenmek isteyen bir çocuk vardı. Beraberlerdi. Çocuk aleviydi. Arkadaşımın babası bunu öğrenince, "önce annesini bana getirsin." demiş.

    Şalvarınızdan çarşafınıza, sakalınızdan o benzin bidonlarını taşıyan ellerinize.. Sizi o otele götüren ayaklarınızdan kafanızdaki tek saç teline kadar, allah bin türlü belanızı versin. Zaten muhtemelen çoğunuz gebermişsinizdir ama işte soyunuz devam etmekte.

    Umarım allah vardır.

    Umarım kul hakkı gerçektir.

    2 temmuz 2015 00:26

    2. Günler öncesinden bilinen, planlanan, açık açık bildirgeler dağıtılan ama buna rağmen yeterli güvenlik önleminin sağlanmadığı, hatta olaylar sırasında bile yeterli gücün gönderilmediiği yani bile bile 35 insanın ölüme gönderildiği katliamdır. Insanlık ayıbıdır.

    Ben bugün olaya farklı bir bakış getiren bir yazı paylaşmak istiyorum. Her yıl düzenlenen anmaya valiliğin izin vermemesi üzerine katliamda ölen şair metin altıok'un kızı Zeynep altıok tarafından kaleme alınmış. Yazı 1 Temmuz 2011'de yazılmış, Mart 2012 de dava zaman aşımına uğradı. 4 yıldan beri bir gelişme olmamasının yanında her geçen gün daha geriye gidiyoruz. Insan merkezli yaklaşımlar her zaman yeterli olamıyor olacak ki insanların başka inanca duymadığı saygı çerçevesinde olaylar gelişmeye devam ediyor.

    "Siz sayın devlet yöneticileri nasıl ki 18 yıl önce günler öncesinden planlanan kalkışmanın piyonu olan binlerce kişinin 35 insanı diri diri yakışını 8 saat boyunca eliniz kolunuz bağlı izlediniz, öyleyse bugün orada kayıplarının yasını tutan birkaç yüz kişinin otelin önünde toplanarak karanfil ve türkülerle acılarını paylaşmalarına ve o meşum günü hatırlatmalarına mani olamazsınız!

    Siz ki cumhuriyet tarihinin en insafsız ayaklanmalarından birinin temelinde yatan bu ortaçağ zihniyetine göz yumdunuz, siz ki bu katliamın ardından adil bir hukuk süreci işletmediniz, sadece kalabalıktan göstermelik olarak topladığınız sanıkları yargıya taşıdınız, elebaşlarının örgüt liderlerinin peşine düşmediniz, siz ki ‘sözde’ aranan firari sanıkların T. C. Sınırları içinde evlenmesine, askerlik yapmasına, ehliyet almasına olanak sağladınız, siz ki bir insanlık suçunu zaman aşımı ile yüzyüze bırakacak altyapıyı sağladınız, siz ki 18 yıldır eyleme geçen cehalet ile savaşmadınız, Sivas katliamının ardında kalan karanlıkları aydınlatmadınız! Öyleyse bugün bu insanların senede sadece bir gün -o da kendi başlarına geldiği için- toplanmalarını yasaklayamazsınız. O günü tekrar yaşamak bile ne kadar ağırdır bilir misiniz?

    Sizin hiç babanız yandı mı? Hiç evladınız öldü mü? Siz kimi o otelden uzak tuttuğunuzun farkında mısınız? Oradan uzak tutamadıklarınızı adaletten uzak tutmayı pekâla biliyorsunuz.

    Sivas’ta deprem ya da sel gibi bir doğal bir afet yaşanmadı. Orada gözü dönmüş bir kalabalık insanları öldürdü. "Olaya insan merkezli baktığımız için hiçbir ayrım yapılmadı" diyemezsiniz. Orada insanlar tesadüfen ölmedi. Onları öldürmeye kalkanla öleni bir arada anamazsınız. Madımak binasının yerine talep ettiğimiz utanç müzesini kurmaktan özenle kaçınıp sözde ‘bilim ve kültür merkezi’ kurmanız kabul edilemezken orada -hele bizlerin izni olmadan- kayıplarımızın isimlerini kullanamazsınız. Saldırganla mağdurun adını birlikte yazmak şuursuzluk ya da aymazlık değildir. Bu bilinçli yapılmış bir tercihtir. Meydan okumadır, gözdağı vermektir, kudret gösterisidir, vicdansızlıktır, hakarettir, saygısızlıktır. Derhal ama derhal babam Metin Altıok’un adının oradan kaldırılmasını talep ediyorum. 18 yıldır duygusal sebeplerle Sivas’a adım atmadım. Sadece bir utanç müzesi ya da bir insanlık anıtı yapılırsa gideceğimi söyledim. Şimdi gerekirse oraya gider o plaketi sökerim. Beni buna mecbur etmeyin. Bir zahmet siz kaldırın. Hemen!

    Siz basın mensupları, köşe yazarları sizin Sivas katliamının anılmasına itirazınız olamaz. Sizlerin toplumsal sorumluğu var. Ülkemizde çok gerilerde olan eğitim sisteminin gelecek kuşaklara aktarmakta yetersiz kaldığı noktada yakın tarihimizin karanlık olaylarını tekrar tekrar hatırlatmalısınız. Kapkaranlık tablonun açmazlarının üzerine gitmeli, gerekli yasal süreçlerin doğru işlemesi ve adaletin yerini bulması için baskı oluşturmak zorundasınız. Sivas 93 anılacak, hatırlanacak ki orada susturulan aydın insanların sesi gelecek kuşaklara ulaşabilsin. Bu ülke geçmişiyle doğru anlamda yüzleşebilsin, alınacak dersler alınsın.

    Lütfen Sivas’ta yaşanan vahşeti yazın, hatırlatın. Dava sürecinin önemli kırılma noktalarını takip edin, aktarın. Örgütsüz olduklarını söyleyerek ceza indirimi alanların örgütlü suçlara tanınan haktan yararlanmak için başvurmalarındaki çelişkiyi, Kaçakların iade istemlerinin Avrupa ülkelerinden doğru taleplerle yapılmayışının takipçisi olun, İnsanlık suçlarının zaman aşımına uğramasına direnin. Dünyada kabul görmüş uygulamalara emsal teşkil eden kararlara yer verin. Sivas katliamı sanıklarının avukatlarından kaçının milletvekili olduğunun bilançosuna dikkat çekin. Neden mağdur avukatlarının böylesi kariyer patlamaları yapmadıklarını düşündürün. Ve son olarak lütfen her yıl sadece 2 temmuzdan bir gün önce arayıp duygularımızı sormayın. Bizim duygularımızı tahmin etmek hiç zor değil. Etkili haber için gözyaşlarımızın, acılarımızın peşinde koşmayın, gerçekleri yazın yalnızlığımızı, çaresizliğimizi yazın. Dile kolay 18 yıllık süreci yazın, yanımızda olun ki bir şeyleri değiştirebilelim. Sizin bizim duygularımıza değil bizim sizlerin ve toplumun duygularına ihtiyacı var. Bunu unutmayın!

    Son söz :

    "Bağırsam neye yarar, nasılsa duymazlar.

    Ben bir kömür ocağının onulmaz göçüğüyüm;

    İçimde cesetler ve daha ölmemişler var."

    2 temmuz 2015 03:00

    3. Bu olayın en vahim yanı suçlunun sadece bir yönetici bir örgüt ya da bir polis değil koca bir topluluğun, halkın iğrenç bir parçası olan vatandaşların olmasıdır. Bu zihniyet hala günlük hayatta yanımızdadır.

    Modern görünümlü insanlarda bile alevi diye insanlara iftira atma, ateist diye hakaret etme hakkını kendinde görenler var. Çinlileri protesto etmek için Çin lokantası basıp içindeki Uygur türkünü döven de bunlarla aynı mal kafaya sahip. O yüzden bu olayların tekrar yaşanmaması imkansız değil.

    2 temmuz 2015 07:19 2 temmuz 2015 07:20


    4. "yandılar kor bir ateşin içinde

    savruldular gökyüzüne kül misali

    kara bulutlarla veda edip âleme

    semahlarla koştular ceylan misali

    vardılar hep “uçmağ”ın bahçelerine

    saz çalıp söyleştiler bülbül misali…"

    2 temmuz 2015 14:56

    5. planlayanların halen cezasız kaldığı katliam.

    2 temmuz 2015 21:52

    6. Yeryüzünde yaşanmış en çirkin, en vahşi, en unutulmaz katliamlardan biridir. Üstünden yirmi üç yıl geçmesine rağmen hiçbir şey değişmedi, aksine her şey gün geçtikçe daha da kötü oluyor. İyiler hâlâ cahil, karaktersiz, insan olma vasıflarının hiçbirini taşımayan yaratıklar tarafından öldürülüyor. Türkiye hâlâ karanlıkların ülkesi.

    #unutmadımaklımda

    2 temmuz 2016 11:47

    7. (bkz: ahmet özyurt) : 21 yaşındaydı, semah ekibindeydi

    (bkz: asaf koçak) : karikatürist

    (bkz: asım bezirci) : yazar, edebiyat eleştirmeni

    (bkz: asuman sivri) : 16 yaşındaydı, semah ekibindeydi

    (bkz: behçet aysan) : şair, yazar, doktor

    (bkz: belkıs çakır) : 18 yaşındaydı, katledildikten sonra gazi üniversitesi'ni kazandığı belli oldu

    (bkz: carina cuanna thuijs) : hollandalı gazeteci, akademisyen

    (bkz: cengizhan demir) : 28 yaşındaydı

    (bkz: edibe sulari) : ozan, aşık davud sulari' nin kızı

    (bkz: emin buğdaycı) : 18 yaşındaydı, şairdi

    (bkz: erdal ayrancı) : şair

    (bkz: gülender akça) : 25 yaşında, öğrenciydi

    (bkz: gülsün karababa) : öğrenciydi, halk ozanı mehmet ali karababa'nın kızı, halk ozanı zeynep karababa'nın kardeşi

    (bkz: handan metin) : 20 yaşındaydı, öğrenciydi

    (bkz: hasret gültekin) : ozan, şelpe üstadı

    (bkz: huriye özkan) : eczacı, semah ekibindeydi

    (bkz: inci türk) : eczacı, kurbanlardan muammer çiçek'le nişanlıydı

    (bkz: koray kaya) : katliamın en küçük kurbanı, diğer kurban menekşe kaya'nın kardeşi. 12 yaşındaydı

    (bkz: mehmet atay) : tiyatrocu, dernek üyesi, gazete muhabiri

    (bkz: menekşe kaya) : 16 yaşındaydı, en küçük kurban koray kaya'nın ablası

    (bkz: metin altıok) : şair, felsefeci mv.zeynep altıok'un babası

    (bkz: muammer çiçek) : oyun yazarı, oyuncu, kurbanlardan inci türk'ün nişanlısı

    (bkz: muhlis akarsu) : halk ozanı

    (bkz: muhibe akarsu) : muhlis akarsu'nun eşi

    (bkz: murat gündüz) : 22 yaşındaydı, kardeşi yaralı kurtuldu

    (bkz: nesimi çimen) : halk ozanı, cura ustası, sanatçı mazlum çimen'in babası

    (bkz: nurcan şahin) : 18 yaşındaydı, öğrenciydi

    (bkz: özlem şahin) : 17 yaşındaydı, kurbanlardan nurcan şahin'in kuzeniydi

    (bkz: sait metin) : saz çalardı, etkinlikte pir sultan abdal'ı canlandıracaktı

    (bkz: sehergül ateş) : sanatçıydı

    (bkz: serkan doğan) : 19 yaşındaydı, saz çalardı. semah ekibindeydi

    (bkz: serpil canik) : 19 yaşındaydı, semah ekibindeydi

    (bkz: uğur kaynar) : şair, ozan

    (bkz: yasemin sivri) : 19 yaşındaydı, semah ekibindeydi. kurbanlardan asuman sivri'nin ablasıydı

    (bkz: yeşim özkan) : 20 yaşındaydı, öğrenci ve "tiyatrocuydu

    #unutmadımaklımda

    2 temmuz 2016 19:41


    8. Bugün yıl dönümü olan katliam, ülkemizin sayısız utancından biri. Karanlık ne kadar tehlikeli olabiliyormuş meğer. 37 canı diri diri yakabiliyor ve bunu zafer nidalarıyla yapabiliyormuş. Ama karanlık şunu bilmeli ki, yanan bedendir. Türküler yanmaz.

    2 temmuz 2016 21:40

    9. Madımak Carina nın günlüğü isimli filmde çok iyi anlatmışlardı.İçim titreyerek izlemiştim.Sonunda da hüngür hüngür ağlamıştım.

    Bu ülkenin en büyük utançlarındandır,asla silinemeyecek kara lekelerindendir.

    2 temmuz 2016 22:29

    10. ben insanlığımdan utanıyorum aklıma geldikçe.

    allahın bildiğini kuldan saklayacak değilim, bir insana evlat acısı dilenir mi? yüce rabbimden diri diri canları yakan bu kişilere evlat acısı diliyorum. bir otelde yakılarak ölmelerini değil evlat acısının koruyla sürünmelerini istiyorum. naptıklarını anlasınlar, yaktıkları ana babalar gibi yansınlar istiyorum.

    2 temmuz 2016 23:51