1. tam süslü sözlük tarzı bir rezaletle karşınızdayım süslüler. üstelik süslü'nün ilk rezalet başlığı olabilir. nyx rezaleti de yaşandı ama onun başlığı ayrı incelendi.
27 kasım pazar günü ankara'da 5 süslü fal baktırmak için yüksel caddesine yöneldik. amacımız eylül'ün yanındaki binada bulunan başka bir cafeden normal fal baktırmaktı. binaya girerken sokakta bolca bulunan "kahve artı fal 20 lira"cı bir arkadaşla karşılaştık ama kafamızı eğip efendi efendi cafeye gittik.
cafenin dolu olduğunu görünce saat 5'e randevu alıp aşağı indik. (gbkz: kafa) diğer ismiyle kahve artı falcı arkadaş bu kez bizi çevirip ikna etmeye çalıştı. 3 kişi 10 dakika boyunca "hayır arkadaşım" bakışı atarak dinledik kendisini. hatta bir ara o kadar yorulduk ki kendisini kahve içmeye bile çağırdık. en son "ben kendi payımı almayacağım 20 lira olan fal size 10 lira, kesin beğeneceksiniz, hepiniz baktıracaksınız, şimdiye kadar beğenmeyen olmadı." derken 4. arkadaşımız da geldi. "madem 10 lira gidelim" diye ısrara dayanamadık. bu sırada yolda özellikle sordum
-beğenmezsek paramız iade edilecek mi?
kafa: evet, bu kadar iddalıyım.
ümitsiz bir şekilde cafeye çıktık, arkadaşımıza kahvesi geldi. o sırada içeriden çıkan liseli bir kadınla sohbet ettik:
- nasıldı fal beğendin mi?
+ iyiydi ben ilk kez baktırdım. sevgilimin adını bildi :) düşmanım olduğunu bildi.
ilk kez fal baktıran biri ve yoldan geçene sorsak "düşmanım var evet!" derdi. neyse arkadaşımız içeri girdi, hatta kahveyi beğendi. biz sohbet ederken 5 dakika sonra çıktı içeriden. hepimiz heyecanlı:
- nasıl geçti?
+ kötüydü, hayatımda baktırdığım en kötü faldı.
daha sonra falcının arkadaşımıza 3-4 cümle kurup "tarot var, 20 lira..." şeklinde emrivaki pazarlamada bulunduğu ve 10 liralık olan falın farklı olduğu, kafa'nın bunu belirleyemeyeceğini söylediği ortaya çıktı. şimdi diyeceksiniz ki "ne malum böyle olduğu" elimizde ses kaydı var ve ben arkadaşımın suratına bakarak sallasam daha tutarlı tahminde bulunurdum emin olun.
aşağı inip kafa'yı bulduk. durumu anlattık. kafa sakince arkadaşımı aldı, yukarı çıktı, para iadesi alalım dedi. sevindik açıkcası. o sırada biz de onları takip ediyorduk ki kafa "sizin gelmenize gerek yok" dedi. biz ısrarla peşlerinden cafeye çıktık. iyi ki de çıkmışız. falcı çılgına dönmüş gibi "yemin et tarot dediğime, yemin et beğenmediğine" diye bağırmaya başladı. cafe'nin sahibi parayı verelim sıkıntı çıkmasın derken falcı kadın durduğu yerde zıplayarak bağırıyordu. tarot falan demedim diyince "elimizde ses kaydı var" dedik. bu sefer "sesimi izinsiz kaydetmişler!!UY^!O'!'Y" diye çıldırdı. hani biz kata çıkmasak arkadaşımı darp bile edebilirdi, öyle bir sinir. "sileceksin onu! izinsiz kayıt!" diye zıplamaya başladı. hatta arkadaşım "silemem daha arkadaşlarıma dinletmedim" diyince birkaçımız gülmemek için yüz felci geçirdi. ben 3 gündür çenemi oynatamıyorum mesela. neyse, kendisine izinsiz kayıtların sadece mahkemede işe yaramayacağını anlatıp paramızı istedik. parayı elimizden çekmeye kalktı. geri aldık. ve güle oynaya saat 5'teki randevumuza gittik. o da en son arkamızdan "evde kalmış gelmiş bana laf atıyor! hakkımı helal etmiyorum" diye bağırıyordu.
cafe'nin ismi kibele cafe. kesinlikle tavsiye etmiyorum. ses kaydını isteyen arkadaşlara whatsapp üzerinden atabilirim. zaten yüksel'e yapışkan bir (gbkz: kafa) muhakkak bırakıyorlar. ikna olmayın gitmeyin.
özet: zorla ikna edip soktukları cafede falı beğenmeyince çıldıran falcı var. anti tavsiye girdisi.
edit: ilk rezalet değilmiş.