1. gündemde kalması çok elzem olan, sosyal medya desteklerinizi bekleyen bir başlık bu. alara hayatını kaybetti. kamunun desteği, davanın hakkani bir şekilde yürütülmesi için çok mühim.
aşağıda yazacağım olay özeti, alara'nın beyin ölümü gerçekleşmeden önce yazılmış bir alıntıdır.
22 Mart 2018 Perşembe günü Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi 3. sınıf öğrencisi ve kadın hakları aktivisti olan Alara Karademir ile bir grup arkadaşı; hocaları Yrd. Doç. Hasan Atilla Güngör, Arş. Gör. Ali Erdoğan’ın önderliğinde Ankara’ya yapacakları okul gezisi için yola çıktılar. 23 Mart Cuma günü meclis gezileri ile başladıkları günün sonunda bütün ekibin kaldığı oteldeki odalardan birinde toplanarak sohbete devam ettiler. Bu odada hocası Yrd. Doç. Hasan Atilla Güngör ile küçük bir tartışma yaşadığı iddia edilen Alara Karademir, daha sonra hocasının odasına bir arkadaşıyla birlikte giderek bu tartışmayı sonlandırmak istedi. Devamında çeşitli iddialarla kurgulanan bir zaman dilimi var ve bunun sonunda Alara sabaha karşı tam olarak bilmediğimiz bir saatte hocasının odasının banyosunda duşa kabine asılmış olarak bulundu. Hasan Atilla G.’nin iddiası Alara’nın kendisini astığı yönünde. Ancak daha sonra yaşananlar ve teknik bazı detaylar olayın farklı boyutlarını tekrar düşünmemiz gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Yrd. Doç. Hasan Atilla Güngör savcılık tarafından “cinsel saldırı ve olayın şüpheli detaylar içermesi” gerekçesiyle tutuklanma istemi öne sürülerek 7. Sulh ve Ceza Hakimliği’ne sevk ediliyor. Ancak Güngör buradan adli kontrol şartı ile serbest bırakılarak ayrılıyor.
Hasan Atilla Güngör’ün beyanı şu şekilde; “Alara ile iki senedir süren bir ilişkimiz vardı. Kendisinden ayrılacağımı söylediğimde beni intihar etmekle tehdit etmiştir. O gece de kendini odamın banyosuna bir saat süreyle kilitledi. Banyonun kapısının dışarıdan (yani odanın içinden) açılmaması sebebiyle müdahale edemedim.”
Hasan Atilla G. olay esnasında otelin lobisine giderek yardım çağırdığını iddia etmiştir. Otel görevlilerinden alınan bilgilere göre, olay öncesinde odadan bir süre sesler duyulmuş, kapı 3 kere açılmaya çalışılmış ancak açılmamıştır. Sonrasında hocanın sigara içmeye çıktığı, odaya geri döndüğü ve lobiye inerek Alara’yı banyodan çıkartamadığını iddia ettiği söyleniyor. Ancak aşağıda ve olayın başlangıcından itibaren, böyle bir durumda oldukça uzun sayılabilecek bir süre harcamış, otel personelini de alarak odaya geri döndüklerinde banyo kapısını “kırmadan” açarak Alara’yı bulmuşlardır. Hukuk doçenti Hasan Atilla G.’ün olayı açıklama önermesindeki iddiaları bunlardır.
Serbest bırakılan hukuk doçentinin iddialarına Karademir ailesinin avukatları 7. Sulh ve Ceza Hakimliği’ne verdiği itiraz dilekçesinde bu iddialara şu şekilde yanıt vermiştir;
* “Müştekinin gerçekleştirdiği iddia edilen eyleminde kullandığı eşofmanın kumaş yapısı, asılı halde bulunduğu duş çerçevesinin yüksekliği ve bu aluminyum duş çerçevesinin mukavemetinin düşüklüğü olay üzerindeki şüpheleri arttırmaktadır.“
Yani aslında Alara’nın kendisini asmış olması teknik olarak mümkün değildir. Denense dahi Alara’nın beden ağırlığının duşa kabini yıkabileceği, kullanılan eşofmanın onu taşımayacağı ve duşa kabin yüksekliği böyle bir eylemin gerçekleşmesine olanak vermemektedir. Bu konudaki teknik inceleme detayları sonuçlar çıktığında sunulacaktır.
* “Müşteki kendisine daha önce intihar edeceğini söylemiştir ve bu konuda endişe duyduğunu iddia etmektedir. Bu bilgiler ışığında müştekiyi banyoda oda kartını alarak bir saate yakın bir süre karanlıkta bırakmanın, böyle bir intihar eylemi ihtimali olmasına rağmen bir omuz vurularak açılacak kapıyı açmak için sanki olaya şahit toplarcasına otel personeli çağırmanın ve de otel görevlileri geldikten sonra da kapıya zarar vermemeye çalışarak açmaya çalışmanın ve kapının zarar görmeden açılabilmesi için beklemenin hayatın olağan akışına uymadığı açıktır.”
Öncelikle bu kapının dışarıdan (oda içinden) de açıldığı sonraki denemelerde görülmüştür. Her ne kadar Alara için çizilmeye çalışılan profil onun kendisi için oluşturduğu fikirsel bağlamlara uymasa da; bir an iddiaların doğruluğunu kabul ederek düşünsek dahi; şüpheli Güngör’ün olayın bu şekilde ilerlemesini engellemek için akış süresince müdahale edebileceği ve gidişatı değiştirebileceği bir çok dinamik olduğunu hepimiz açıkça anlamış bulunuyoruz. Burada soruları doğru sormak, delillerin karartılma ihtimali yüksek olan bu vakaya bir çok açıdan bakabilmek, gerçeğe yaklaşma olasılığımızı arttıracaktır. Odada bu derece belirsiz bir durum yaşanırken, kendisini banyoya kilitlediği ve intihar etmekten bahsettiği iddia edilen birisi varken neden bu eylemin ihtimalinin ortadan kaldırılması için hızlı bir girişimde bulunulmadığı; sigara içmek, lobide vakit kaybetmek ve dışarıdan da açıldığı denenerek görülmüş olan kapıyı açmamak gibi konunun akıl karıştırıcı detayları, akla bu senaryonun değiştirilmiş olup olmayacağı sorularını getirmektedir.
Yukarıdaki açıklamalar eşliğinde olayı tekrar gözden geçirelim. Alara kadın hakları aktivisti olan, hukuk okumayı seçmiş genç bir kadın. Olayın geldiği bu noktada onun yaşamı, geleceği ve bundan sonra yaşantısının ne şekilde olacağı ve hatta hayati durumunun nereye evrileceği gibi çok ciddi durumlar söz konusu. İddiaların bazı teknik detaylara ve bu tarz durumlarda verilecek “normal insan refleksleri” göz önüne alınarak değerlendirilmesini yaparken tekrar ve tekrar düşünmemiz gerekiyor.
Eğer biraz daha detaya girersek, odanın kapısının 3-4 defa açılmaya çalışılması ve tekrar kapanması, bu odadan birinin dışarıya çıkmak istemesi ve diğer kişinin de buna izin vermemesi demektir. Yani belki de Alara bu odadan çıkmaya çalıştı ancak başarılı olamadı. Olması muhtemel her senaryoda, Alara’nın şu andaki hayati tehlikesi de göz önünde bulundurulursa şüpheli hocanın, kendi odasında yaşanan bu vaka sonrasında serbest bırakılması anlam verilebilecek bir durum değildir. Olay onun odasında gerçekleşmiştir. Bu konu kendi iddiaları üzerinden bile değerlendirildiğinde; bir öğrencisinin, kendisini hocasının odasında banyoya kilitleyerek öldürmeye teşebbüs etmesi ayrı bir çelişki, bu eylem kolayca sonlandırılabilecekken hızlıca müdahale edilmemesi bambaşka bir çelişkidir.
Arkadaşımız Alara Karademir şu an yoğun bakımdadır. Hayati tehlikesi devam etmektedir. Bu sabah alınan MR sonuçlarına göre kalp atışları tehlikeli boyutta zayıflamış ve ancak makinalarla yaşayabileceği söylenmiştir. Hayatının çizgisini başka insanların hakları ve problemleri ile de bağdaştırarak, onlara yardım edebileceği enerjiyi içinde bulan, yaşama sevinci ve hayata bağlılığını bildiğimiz Alara’nın, kendisine böyle bir noktada ve iddia edilen sebeplerle sırtını dönerek yaşantısına son vermeye çalışmayacağına ve bu senaryonun aslının farklı olduğuna biz eminiz.
Alara Karademir’in uyanması, bu şaibeli ve çirkin hikayenin bitiminde bize tekrar hayata, evrene ve birbirimize inanma gücü vermesi en büyük dileğimiz. Onu tanıyan tanımayan herkesin güçlü duaları ve enerjileri şu an çok değerli. Kalbimiz onunla, her an ve her dakika o uyanana kadar paylaşmaya, korumaya ve gerçeğe yaklaşmaya devam edeceğiz. Bu gezegenin toplumsal normları her daim doğru perspektiflerden oluşmamıştır. Muktedir ve güçlü olan kimseler, bilgiye yakınlık dereceleri ile değerlendirildiklerinde manipülasyondan geri kalmamışlardır. Buna izin vermeyeceğiz. Alara’ya uygulanan şiddetin derecesini öğreneceğiz ve onun şu anki durumuna gelmesinde bu şiddetin hangi boyutunun etkili olduğu ortaya çıkacak. Kendine dokunmayacağından emin olduğumuz arkadaşımıza dokunanlar, bu gerçek ile er ya da geç yüz yüze kalacaklar.
#AlaraKarademir