1.
herkese bir dönem gelen manyaklıktır. bir süre sonra geçecektir, paniğe gerek yok.
benimki de geçen yıl oldu. deli gibi her gün bir şey sipariş ettim ve bir de baktım ki kartıma toplam borcum 2 bin lirayı aşmış. işte o zaman oha dedim kendime, bir dur bakalım bu nedir, sen ne yapıyorsun dedim. borcu morcu kapattım, artık dikkatliyim. asla taksit falan da yapmıyorum, o taksit zaten insanı mahvediyor. bugün kartla bir şey aldıysam hemen girip borcumu ödüyorum. kartın limitiyle, kullanabileceğim limit eşit olmadığı müddetçe rahat uyuyamıyorum. bu da daha az alışveriş yapmamı sağlıyor.
yani bir bakıma o manyaklık dönemi bana yaradı. :)
2.
bu meretten ben de çok çekiyorum dostlar.
benim alışveriş manyaklığım ayakkabılardan sebep.
daha ergenlik zamanlarında ünlü söyleşilerini okur ya da izlerken ''ayakkabı hastalığı'' diye bir şey öğrenmiştim de ne saçma ne manasız gelmişti.
o zaman saçma gelmişti ama şimdi kredi kartlarını yok etmeler, almayacağım, yapmayacağım diye kendine yeminler etmeler, alınan ayakkabıları tepki görmemek için (veya utançtan) arkadaşlardan/aileden saklayacak yer bulamamalar, bitmek bilmeyen maddi sıkıntılar...
başımı yastığa koyduğum her gece, hayalimdeki o ayakkabıyı düşünür, kafamda kombinler yapar öyle uykuya dalarım. taa ki o ayakkabıyı satın alıp, başka bir ayakkabıya gönlümü kaptırana dek. bu 1.5-2 haftalık sürekli tekrarlanan çok pis bir süreç. 1 yılı biraz geçti böyle.
ne olacak bu halim, ne yapacam ben yaa:(
3.
maalesef çok yanlış ve müsrifçe hareketlere neden olur. o paraların nasıl kazanıldığının unutulmaması gerekir. (gizlinot: kendime de söylüyorum) youtube ve bloglarla kışkırtılır. indirimde alınmış ayağa olmayan ayakkabılar, o gün alınacak diye ısrar edilen sonradan memnun kalınmayan şeyler bendeki örneklerindendir.
22 ekim 2014 22:21
23 ekim 2014 10:11
4.
ya bende bu kozmetik ve giyim değilde kitap alanında kendini gösteriyor, okul zamanı projelerle ilgilenmekten zaten az okuyabiliyorum bir de hemen hemen her dışarı çıktığımda kitap alıyorum, dayanamıyorum. Ev okunmamış kitap doldu gördükçe de sinir oluyorum, okumadıkça birilerine de veremiyorum falan napıcam böyle bilmiyorum
5.
son zamanlarda gündemim alışveriş üzerine sanırım.
ben üniversite dönemimde internetten alışverişe takmıştım. alıp alıp kenara koyuyordum hatta kargocu adamla muhabbetimiz ilerlemişti. ne delilik allahım. aldıklarıma dokunmadan almanın yanlış olduğunu farketmemle bırakmam bir oldu. şimdi yalnızca bir markanın ürününü deneyip internetten sipariş veriyorum -genelde daha uygun oluyor- ki ayağımdaki bot o şekilde alındı.
bir süre parasız kaldım. işsiz kaldım. aile parasını çarçur etmekten utandım. ve yoruldum sanırım. insanlar deli gibi indirim dönemlerini takip ediyor gerçekten çok enteresan. şu anda iki tane kışlık ayakkabım var, biri yağmur çizmesi. yenisini almayı gözüm yemiyor ama almam gerek. artık daha ciddi bir yerde çalışıyorum, kıyafet gerek, alamıyorum. birincisi artık mağazalara bakmaktan gerçekten çok sıkıldım, hele indirim dönemlerinde girmemeyi tercih ediyorum. hatta ve hatta kaçıyorum oralardan çünkü herkes delirmiş. pasajlardan, pazarlardan alışveriş yapıyorum, eskisi gibi dandik değil ürünler. ikincisi, gerçekten parasız kalmaktan korkuyorum. çünkü parasız kaldım. takside girmek gelecek kazançlarından çalmak demek, belki ben işten çıkacağım?
haftada bir 20, 30 liraya parça parça alıyorum kıyafetleri, yetiyor bence. zaten yerim de yok koyacak.
demem o ki, dolaplarınıza bakın. gerekli parçalar dışında çok fazla şey almak herkesi sarsar. dışarıda arkadaşlarınızla yiyip içip eğlenirsiniz o paralarla.
6.
Gereksiz kıyafet alışverişini yıllar yıllar önce çok basit bir yöntemle kestim (şok şok şok),
Minik bir üniversite öğrencisiyken birine aşık oldum. Ama nasıl bir aşık olmak! Neyse efendim, çocukcağız daha birbirimize açılamadan yurtdışına okumaya gitti. Ben de asker yolu gözler gibi yaz tatili olsun da gelsin diye bekledim. Bu arada, ne alırsam, 'acaba o çat diye gelse ve beni görse, bununla onu ilk defa karşılamak ister miyim?' diye düşünür oldum. Sonra gitgide bu oturmuş, içgüdüsel bir alışkanlık haline geldi. Öylesine, sırf bulunsun diye, o aralar moda diye hiçbir şey almadım, çünkü benim için önemli olan kimsenin beni alelade bir şekilde giyinmiş olarak görmesini istemedim. Şu an kıyafet dolabımda az şey mi var, yok. Ama olan her şeyi tek tek çok seviyorum ve üç beş sene sonra da giyerim.
'Ama kendini bir başkasının zevklerine göre şekillendirmişsin' diyenler olabilir. Çocuğu o kadar az gördüm ki, neyi sevip sevmediği hakkında hiçbir bilgim yok. Bu film, tamamen benim zevklerime göre, benim kafamda geçiyor. Siz de aynı şeyi yapabilirsiniz; bu kişi sevgiliniz, eşiniz, eşinizin annesi, ya da hiç sevmediğiniz ve çatlatmak istediğiniz yengeniz olabilir. O sizi çat diye görse, şu an almak üzere olduğunuz şeyi alıp giymiş olmak ister miydiniz? Peki ya üç sene sonra?
7.
günümüz insanında olması gayet normal olan şey. Gezecek doğru dürüst park bahçe bir şey bırakmadılar her yer avm. Sabah akşam çalışıp akşam olunca televizyon, bilgisayar başına oturuyoruz sosyal hayat da ölmek üzere. televizyonlar, billboardlar, mailler reklamlarla dolu. türk insanında zaten bir ayşe almış ben almazsam olmaz mantığı var öyle olunca vuruyoruz kendimizi alışverişe. kendimizi bu şekilde tatmin etmeye, güzel, özenilecek hayatlar yaşadığımıza inandırmaya çalışıyoruz. Arkadaşlarınızla, sevgilinizle buluştuğunuzda veya eşinizle dışarı çıktığınızda kaç kere avm'ye gitmediğiniz oluyor. her defasında bir ihtiyacımız için mi gidiyoruz gerçekten. yok ki yapacak başka bir şey. gittikçe daha da amerika oluyoruz. Amerikada insanlar canı sıkılınca çoluğu çocuğu toparlayıp Walmart'a gidiyorlar. Walmart ya süpermarket ve amaçsızca alıyorlar bu indirimde bu ucuz diye diye. Umarım o kadar olmayız.
30 nisan 2015 17:07
30 nisan 2015 17:11
9.
Dün Fox TV ana haber'de fatih portakal enflasyon haberi yaparken sırıtarak "kadınlar, enflasyonun sebebi sizsiniz ehehe" şeklinde bir giriş yaptı. Neymiş efendim, son dönemde enflasyon ortalamasını en çok yükselten kalem kadın ceketiymiş. Siz biri hariç tümü erkek olan kabinenizde, erkek başbakanınız, ekonomi bakanınız, dış ticaret müsteşarınız, merkez bankası başkanınız ile kurun içine edin, en temel gıdalara kadar her şeyin fiyatı tavan yapsın, ondan sonra "kadınlay da müsyif hep geyeksiz çeket alıyoy". Akşam ne kadar sinirlenmişsem şimdi tekrar aklıma geldi tepem attı:)
10.
Zayıf anlarınızı kollayıp zaman zaman nükseden bir hastalık gibidir.
Kendisine F.D.'nin (link: https://www.youtube.com/watch?v=Fberv9k7keo Biterken her şey) şarkısından bir kuble gönderiyorum:
"Durulmuşken süt liman, yine yeni baştaaan!" (gizlinot: (:)