7.
10 yaşında bir çocuktum. benden iki yaş küçük kardeşimle okuldan eve bazen yürürdük. okula babam bırakırdı hep. küçük bir ilçede yaşıyorduk. yine bir okul çıkışı eve yürürken, bisikletli birisi yaklaştı. bizi geçti. döndü baktı. geri döndü. leşini bekleyen akbaba gibi döndü dolaştı bir süre. sonra arkamda, çok yakınımda hissettim onu. popomu avuçladı!! ilk tacizimdi bu. ne yapacağımı, ne tepki vereceğimi bilemedim. kardeşim peşinden koşup tekme attı bisikletine. taş attık. kaçtık koşa koşa. 17 yıl önce de olsa aklımdan çıkmıyor.
12 yaşındayım. marmaris'e dayımların yanına gidiyoruz. varan turizm. otobüsün yarısı boş. uyumak için orta kapının arkasındaki boş koltuğa geçiyorum. annemler benden bir kaç koltuk önde. ayaklarımı birisi okşuyor. uyanıyorum. iki koltuğun arasından bir el bedenimi okşamaya çalışıyor. korkuyorum. ama sesimi çıkaramıyorum. en az 30 yaşında bir adam, muavin beni elliyor. büzüşüp, dizlerimi karnıma çekip oturuyorum koltuğa, hala yandan saçlarımı okşuyor, henüz yeni büyüyen memelerime ellemeye çalışıyor. nefesim kesiliyor. nefes alamıyorum. bağıramıyorum. ölecek gibi oluyorum; ama ölemiyorum da. neden çığlık atamıyorum? babam adamı öldürür diye korkumdan. babam beni döver diye korkumdan. bir anda kendimi koridora atıyorum. gördüğüm ilk boş koltuğa oturuyorum. adam peşimden gelecek diye korkudan ölüyorum. yaklaşıyor. ağlamaya başlıyorum istemsizce. ağladığımı görünce geçip gidiyor yanımdan. annemin yanına oturuyorum. kalan 6 saatlik yol boyunca gözümü bile kırpmıyorum.
13 yaşındayım. orta sondayım. lise 1de okuyan bir sevgilim var. bir öğlen okulun önünde beni beklerken görüyorum. "yemeğe eve gitme. birlikte yiyelim." diyor. "tamam ama okuldan sonra 23 nisan çalışmam var, eve uğrayıp eşofmanlarımla ayakkabılarımı alıyım." diyorum. eve yürüyoruz. annemlere yemeği dışarıda yiyeceğimi söylüyorum. izin vermek istemiyorlar, soruyorlar, sorguluyorlar. adeta kaçarak çıkıyorum evden. "hadi." diyorum, "nereye gidiyoruz?" "biraz dolaşalım da sonra gireriz bir yere." diyor. çarşıya doğru değil ara sokaklara doğru yürüyoruz. yanlış yöne gittiğimizi söylüyorum, dolaşalım diyor. bir evin önüne gelince: "burası dayımın evi. gel yengem yemek yapmıştır." diyor. "hayır! ne alakası var. ben eve gidiyorum." diye çıkışıyorum. "gitme. tamam girmeyiz." diyor. dolaşmaya devam ediyoruz. yere düşüyor. karnını tutuyor. çok korkuyorum. ne olduğunu anlamıyorum. o zaman cep telefonu falan da yok. ambulansı çağırıcam korkudan; ama ne yapacağımı bilemiyorum o an. "beni dayımlara götür." diyor. bana dayanıyor, eve gidiyoruz. kapıdan dönüp gidicem: "avluya gir de, ben eve girince gidersin." diyor. giriyorum. içeride yenge yok. dayı yok. kimse yok. "divana uzanmama yardım et." diyor. ediyorum. uzanıyor. arkamı dönüp gidecekken, yanına çağırıyor. beni öpüyor. sigara tadı var ağzında. iğrenç bir tat. istemediğimi söylüyorum. beni okşamaya başlıyor. sonra aramızda bir boğuşma yaşanıyor. ben çığlık çığlığa kaçmaya çalışıyorum. o üzerime abanıyor. arkamdan yakalıyor. saçımı çekiyor. yere itiyor. kapının kilidini açıyorum. bir erkekle göz göze geliyorum. yardım istiyorum. bu beni odaya geri sokuyor. külotlu çorabımı indirmeye çalışıyor. ben bağırıyorum. ittiriyorum. sonra kapı açılıyor. o az önceki oğlan kenara çekiliyor kaçmam için, sonra buna bağırmaya başlıyor. ayakkabılarımı bile giymeden kaçıyorum. ne yapacağımı bilemiyorum. o kadar korkuyorum ki. ben o zamana kadar kimseyle öpüşmemişim bile. penisin sertliğini dahi bilmiyorum. korkuyorum ölesiye. üstüme başımı düzeltip sokaklarda amaçsızca dolaştıktan sonra eve gitmeye karar veriyorum. anneme hastalandığımı, okuldan izin alıp geldiğimi söyliycem. eve gider gitmez beni sorguya çekiyor. diyorum hastayım, ondan geldim. "okula hiç gitmemişsin. arkadaşların seni merak etmiş, evi aradılar. yalan söyleme. neredeydin?" diye bağırıyor. odama kaçıyorum. arkamdan geliyor. kapıyı kilitliyorum. tekmeliyor. bağırıyor. ağlıyorum. sonra sakinleştiğini düşünüp yanına gidiyorum. ona sarılıp ağlamak istiyorum. beni sarsın, beni öpsün, "evet kızım dünya çok kötü bir yer; ama ben yanındayım. baban yanında. seni seviyoruz. korkma." demesini istiyorum. anlatıyorum başıma geleni. daha sonunu bile getirmeden beni dövüyor. ağlamaya başlıyor. "biz şimdi napıcaaaz? gitti kızlığı gitti." diye ağlıyor. kızlık nasıl gider bilmiyorum. kızlık zarından bile haberim yok. ama: "bir şey olmadı anneee." diye bağırıyorum. o beni duymuyor. babamın gelmesine 1 saat kadar var. odama girip ağlıyorum. annem bu tepkiyi verdiyse, o beni öldürür! anneme yalvardım ama. "nolur babama söyleme." diye yalvardım. "bir şey olmadı anne. kaçtım. babam bilmesin nolur." dedim. ağladım. söylemez belki...
babam geliyor. korkuyla kapıyı diniyorum. kardeşlerim ne olduğunu anladılar mı bilmiyorum. onların da gözünde korku var. babam canavar gibi köpüklerini saça saça odama giriyor. orospu diye diye dövüyor beni. duvarlara çarpıyor. yere atıp tekmeliyor. hırsını alamıyor yumruk atıyor kafama. annem: "hastaneye götürelim." diyor. "hastaneye götürsek adımız çıkar. saçmalama." diyor babam. "kim?" diye soruyor bana bir de sürekli. ama söyleyemiyorum kim olduğunu. hem sadece adını ve okulunu bildiğimden hem de babam bir şey yapar diye korkumdan. babama bir şey olur diye mi korkuyorum, o şerefsize mi bilmiyorum; ama söyleyemiyorum. babam olacak o adam beni dövmeye devam ediyor. sırtıma demir sandalyeyle vuruyor. evimiz 5. katta. pencereyi açıyor, belimden aşağıma kadar sarkıtıyor beni. belki de öldürecek. o an teslim oluyorum. keşke öldürse diyorum içimden. 13 yaşındayım. hiç suçum yok. önce tecavüzden kurtuluyorum, sonra bana orospu diye bağıran babam beni döverken ona teslim oluyorum. deli gibi kapı çalıyor. ben bile duyuyorum. annem: "eyvaaah komşular geldi. bırak artık çocuğu." falan diyor. meğer bana acımışmış da kendisi basmışmış zile. beni fırlatıp atıyor babam dediğim adam. çıkıp gidiyor odadan. kardeşlerim gelip, sarılıyorlar bana. ağlıyoruz birlikte.
14 yaşındayım. okulda hafta sonları kurs var. sabah evden çıktım. okula gidiyorum. arkamdan birisi yaklaşıp popomu avuçluyor ve hiç bir şey olmamış gibi uzaklaşıyor yanımdan. yine bağıramıyorum. yine sesimi çıkaramıyorum. ve yine kimseye hiç bir şey diyemiyorum.
15 yaşındayım. akşam saat 5-6 civarı. kış mevsimi. dersaneden, etütten çıktık. arkadaşımla eve yürüyoruz. ikimizin de pantolonu, uzun montu, kafada beresi, boyunda atkısı var. öyle ki sadece gözümüz görünüyor. eve gidene kadar 20 dakikalık yolda 8 kişi laf atıyor. belli olan tek şey cinsiyetimiz oysa ki. arkamızda bizi takip eden birisinin olduğunu anlıyoruz. eve az kaldı. koşuyoruz. kaçıyoruz.
19 yaşındayım. sevgilim başka şehirde, ben ankara'dayım. trene biniyor. ben el sallıyorum. ankara garından tandoğan'a geçip metroya binicem. kestirme bir yol var, aşağıda bir asker çarşısı. akşam oldu diye korkup oradan gitmiyorum. yol çok uzun olsa da garın önünden dolanıyorum. orada bir alt geçit var. tam onun altındayken bir el popomu, bir el memelerimi avuçluyor. bir de ardından gelen bir "oohh" sesi. o iğrenç sesi unutamıyorum. alt geçidin ayağından koşup kaçıyor hayvan herif. ben yine bağıramıyorum. yine susuyorum.
27 yaşındayım. 17 yıldır sürekli tacize uğruyorum. sözlü tacize de çok fazla uğradım; ama onları anlatamam ki. o kadar fazla ki. ne giyim ne kuşam, ne saat, ne yer, hiç bir şey durduramıyor hayvan herifleri. hiç bir şey engel olamıyor bu zihniyete. en kötüsü de suçlanmak. annemle babam unuttular belki o günü. ama ben unutamıyorum. 2 buçuk yıldır evliyim. bir kızım var. aklımdan çıkmıyor bu rezil olaylar. o heriflere dair bir şeyleri hatırlamak çok kötü. birinin yüzünü, birinin sigara tadını, birinin sesini, birinin odun gibi ellerini hatırlıyorum. keşke hiç yaşamasaydım bunları. ama şimdi esas kızım için endişeleniyorum. meleğim büyüdüğünde dünya böyle bir yer olmasa keşke.