bob marley

1. rivayete göre öldüğünde kafasından yüzlerce bit çıkmış.

en sevdiğim şarkısı bad boys.

2. kendisinin "marley" isimli belgeselini izlediğimden beri gözüme karizmatik gelmeye başlayan sanatçı, sporcu, barış elçisi, çok eşli, çok çocuklu adam.

o günden beri öncesinde çok anlamdıramadığım şarkılarını empati kurarak ya da ne demek istediğini anlayarak dinleyebiliyorum ve sokakta ne zaman rastalı biri görsek sevgilimle birlikte birbirimize bakıp bob marley usulü "rastafarraay" diye bağırıyoruz. böyle zamanlarda bizi görüp kayıtsızca gülümsediğini hayal ediyorum.

3. Geçenlerde işyerinin bahçesinde oturuyoruz, müdürümüz de geldi yanımıza oturdu. Tatildir yurtdışıdır falan derken bizim müdür durdu durdu "ben jamaika'ya gittiğimde bir marijuana içtim böyle bir mal yok" dedi. Bir adama baktım bir arkadaşlara baktım sonra dayanamadım "o ne ya öyle bob marley faruk gibi" deyip resmen sıçarcasına gülmeye başladım. Adam da ben bir tek bob marley biliyorum o da ne güzel demiş "no woman no cry diye" dedi manidar manidar.

Ben "ain't no sunshine"i tercih ederim.

4. tanım: jamaikalı şarkıcı. reggae efsanesi olarak kabul edilir.

bob marley denince aklıma Rastafaryanizm geliyor. bob marley'in yaptığı müziğin tarzı olan reggae, bu dinin ilahisi oluyormuş.

meşhur şapkasındaki renkler yine rasta'nın renkleri. her birinin farklı bir anlamı var. Sarı bütün altın, mücevher ve hazineleri, Yeşil insanların üzerinde yürüdüğü dünyayı, Kırmızı ise siyah halkın dökülen kanı temsil ediyor mesela.

bob marleye dönecek olursak dini gereğince vejetaryen imiş. yine dinlerinde yasak olduğu için saçlarını kesip yıkamıyorlar. bu sebeple öldüğünde çıkan bitler gayet normal.

son olarak dinlerinde vücudun toprağa tek parça olarak girmesi gerektiğine inandıkları için, kangren olan bob marley'in kolunu yada bacağını (gizlinot: emin değilim ) kestirmeyi reddettiği ve bu sebepten öldüğünü duymuştum. bilginin kaynağını hatırlamıyorum maalesef.