1. Çok çok uzun bir aradan sonra sözlüğe girdi yazmama neden olan likit rujdur kendileri. Ben günlük hayatta nude rujlar sürüyorum genelde. Onları da gün içinde tazelemekten nefret ederim. Bu rujla Michelle Wang sayesinde tanıştım. Şu an makyaj çantamda toplasanız 5 tane rujum vardır. En koyusu/dikkat çekicisi de bobbi brown’ın crushed liplerinden telluride rengi. Yapısı güzel ve dudağı kurutmuyor ama sheer mat yapıda ve gün içinde elbette siliniyor. İstiyordum ki özel günler için bir tane dikkat çekici kan kırmızısı bir rujum olsun; hem çok uzun süre dudağımda kalıcı olsun hem de mat durmasın.
Sonra bir cesaret bu rujun 47 numaralı daring red rengini aldım. Rujun bir yanı likit mat, diğer yanı gloss. Durum şu ki gloss kısmı sadece bitişi parlak yapmıyor; aynı zamanda rengin kalıcılığını sağlayıp bir nevi mühür görevi görüyor. Zerre bulaşma yok. Akşam 6’da sürüp sabah 5’te hala rujun kalıcı olduğunu gördüm. Arada bir kere de glossu tekrar üzerine geçtim parlaklık için. Bu sürede de yiyip içtim devamlı.
29 rengi var gördüğüm kadarıyla, her ara tonu bulma şansımız yok. Ama ben zaten çok ruj süren bir insan değilim ve aradığım kırmızıyı buldum. Belki ileride başka renklere de şans verebilirim. Fiyatı 37 euroydu ben aldığımda. Bence çok pahalı, evet, ama bir tane kırmızı rujum olsun hem parlak gözüksün hem de uzun süre kalıcı olsun dedim ve açıkçası ben çok memnun kaldım süslüler.
sephrenia