1. oyuncu kadrosu efsanedir;
(gbkz: Haluk Bilginer)
(gbkz: Taner Birsel)
(gbkz: Ali Düşenkalkar)
(gbkz: Halit Ergenç)
(gbkz: Altan Gördüm)
(gbkz: Serhat Tutumluer)
(gbkz: Onur Ünsal)
(gbkz: Selçuk Yöntem)
(gbkz: Vahide Perçin)
(gbkz: Uğur Polat)
(gbkz: Sait Genay)
(gbkz: Murat Serezli)
16 Haziran 1961. Devlet Başkanı Cemal Gürsel tümüyle yerli üretim bir otomobil yapılmasını emreder ve görevin TCDD işletmesine verildiği bildirilir. O gün orada bulunan 23 mühendis bu emri "Türk insanının makûs talihine karşı bir meydan okuma" olarak algılarlar. En küçük bir tereddüt ya da endişe sergilenmeksizin derhal işe başlanır. Çalışma mekanı olarak Devlet Demiryolları'nın Eskişehir'deki Cer Atölyesi seçilir.
Zaman müthiş dardır. Ekibin Cumhuriyet Bayramı' na kadar yalnızca 130 günü vardır. Türkiye’nin ilk yerli otomobili olacak eserin adı da konmuştur: “Devrim”.
“Devrim Arabaları” azmin ve birbirine inanan insanların neleri başarabileceğini gösteren, bu topraklarda yaşanmış bir başarı öyküsüdür… Hikaye, bu aracı üretme görevini üstlenmiş 23 mühendisin kariyerlerini ve aile hayatlarını riske atarak girdikleri bu üretim macerasında zamanla, yoklukla, politikayla, karşılarına çıkan sayısız engelle mücadelelerini anlatır. Aslında anlatılan bir inanç ve azim öyküsüdür. Filmde bir mühendislik başarısının, siyasi olaylarla baştan sona nasıl yokedilmeye çalışıldığı gözler önüne seriliyor. Türkiye'nin dışarıya bağımlılığını azaltacak bir proje olarak görünen bu olaya karşı ABD'den gelen yardım komiserlerinden, projeyi halkın gözünde küçük düşürmeye çalışan 'medya'ya kadar birçok olgu başarıyla incelenmiş.
“Devrim Arabaları” Türk mühendisinin ve işçisinin, 20 sene öncesine kadar toplu iğne dahi üretemeyen bir ülkede kalkıştıkları bu meydan okumayı, bugün her şeye kolayca sahip olan nesillere, idealist zihniyeti ve zaferi de aktararak yaşattıkları bir birlik ve başarı öyküsüdür.
efsane replikleri:
(gbkz: bu ülkede hiç bir başarı cezasız kalmaz)
(gbkz: Adı devrim olan bir arabanın sokaklarda yürümesine izin vermezlerdi zaten)
(gbkz: devrim durduğunda, en azından halk onu sırtlar, yarı yolda bırakmaz sanıyordum)
(gbkz: garp kafası ile otomobil yaptık şark kafası ile içine benzin koymayı unuttuk) bu da acımasızlığın repliğidir!