1.
Anti ütopya ya da karşı ütopya değildir. İçerik olarak bakıldığında birbirlerine zıtlardır çünkü ütopya mükemmeli anlatırken distopya kötüyü anlatır. Ancak kelime anlamına gelince 'olmayan yer' anlamına gelen ütopya'ya karşıtlık oluşturamaz. Bu yüzden en doğru tanım 'korku ütopyası' olacaktır.
Distopya deyim yerindeyse ütopya kadar ütopik değildir. Baskıcı bir devlet, kısıtlanmış özgürlük, bireysel hakların kalkması, her adımı izlenen bir toplum, düşüncelere bile el konulan bir yaşamı anlatır. Gerçekleşmesi imkansız değildir, hatta günümüzden yola çıkarak sonumuzu anlatır bu yüzden de her ne kadar felaket senaryosu olsa da ütopya'nın yanında realistik bir kavramdır.
Eğer ki distopya'dan 'gelecek' kavramını çıkarırsak ne kadar da içinde olduğumuzu görebiliriz. Bu pesimist yaklaşım var olan dünya düzenine baktığımızda hiç de mesafeli durmuyor ne yazık ki.
Özetle hayaller ütopya, hayatlar distopya.
2.
kafamın içinde hep bir distopya dönüyor. baya da inanıyorum gerçek olacağına ve o gün geldiğinde siyanür nerede satılır enter.
24 şubat 2016 04:03
25 şubat 2016 02:02
4.
her gün aldığımız haberlerle ben hep bunun içinde yaşıyorum zaten, kafamda sürekli dönen felaket senaryoları var!
sonumuz toplu intihar olacakmış gibi geliyor >.<
5.
bir nevi içinde yaşadığımızı söylemekten esef duyduğum KAVRAM.
6.
Çok uzağa gitmenize gerek yok, bütün baskılar, yasaklamalar zaten bizde de yaşanıyor. Tv'de ya da gazetelerde bunun en güzel örneğini görebilirsiniz.
7.
distopik roman türünü sevenlerin yevgeni ivanoviç zamyatin in biz romanını okumasını öneririm.
8.
Çok sevdiğim bir hocamın dediği gibi 'one's utopia is another's dystopia' olduğundan plato nun republic i dahil bu kapsamda okunacak eserlerdendir
9.
Sadece geleceğe dair felaket senaryosu değil artık günümüzün de bir gerçeğidir. Benim için en çarpıcı örneği george orwell'in 1984 romanıdır. Adım adım devlet eliyle sansür, baskı, kişi hak ve özgürlüklerinin ihlali, tarafsız basına vurulan darbeler ile orwell'in tasvir ettiği o karanlık dünyaya yaklaşıyoruz.
Artık rutin hale gelen bombalar da hayatımizı iyice korku filmine çeviriyor. Paranoyaklaşıyoruz. Bu halimizle ülkece distopya nın ta kendisiyiz.
9 haziran 2016 10:23
9 haziran 2016 16:20
10.
Bu tür kitapları her okuyuşumda "ulan sonumuz da buna doğru gidiyor" dediğim. Aslında çoktan o kitapların hepsinin birer yansıması olarak yaşadığımız, ama gidişatın o kadar hızlı olmadığı yapımlardır.
En sevdiklerim; fahrenheit 451, otomatik portakal ve cesur yeni dünya'dır.
1984 aşşırı karamsar olduğu için en çok feyiz aldıklarım arasında olsa da en sevdiklerimden biri değil.