yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (3)
    • medya (0)

    1. Ege'nin köklü ilçelerinden birinde doğup büyümüş biri olarak aşağıdakileri sıralayabilirim:

    - kına gecesinde nöbet şekeri kırma

    aradım aradım bir görsel bulamadım. Nöbet şekeri dediğimiz şey bildiğimiz şeker ama ama rengi kırmızı ve bir tuğla büyüklüğünde. Kına gecesinde gelinin başı üzerinde bir tepsi tutulur ve kaynana bu şekeri çekiçle kırar.(merak etmeyin havada tutup kırılıyor) bunun amacı gelinle kaynananın dillerinin hep şeker gibi tatlı olmasıdır.sonra kaynana geline eliyle kırılmış şekerden bir parça yedirir.

    -Kınayı yakan kişi

    bizim adetlerimize göre kınayı kız tarafından , başı bağlı, bir evin bir kızı ve babası sağ biri yakar. (yani evli olacak, ailesindeki tek kız olacak ve babası hayatta olacak) bu adetin kökenini ve anlamını tam olarak bilmiyorum.

    -Kına yıkama

    çeşit çeşit adet var bununla ilgili. öncelikle kına yıkamaya damadın mahallesine yürüyerek gidilir. yolda darbuka çalınır şarkı türkü söylenir. tek tek damadın akrabalarına uğranır ve çerez toplanır.

    sonra damadın mahallesindeki camide, kıbleye bakan bir çeşmede damat gelinin kınasını kendi elleriyle yıkar. bunun anlamı damadın evlilik hayatı boyunca geline ev işlerinde yardım etmeye söz vermesidir. bazen gelin kına eldiveninin bağcığını açtırmaz ve damattan para alır. bu da damadın geline hep eli açık olacağını göstermesi içindir.

    Düğün de kız evinden gelin alma:

    -Düğün günü gündüz vakti gelin alması yapılır, davul zurna ve araç konvoyuyla kız evine gidilir. Gelinin kardeşleri yoksa kuzenleri gelini bir odaya saklar ve kapısında dururlar, damat yada sadıç gelini almak için bu gençlere harçlık verir. Bizim oralarda bu tip harcamaların çoğunu sadıç yapar. (doğrusu sağdıç biliyorum ama bizde hep sadıç denir) Sadıç damadın en yakını olan adamdır. arkadaşı , kuzeni,amcası ,dayısı vb olabilir.

    -bazen gelin arabasının önü kesilip para dışında yapılması meşakkatli şeyler istendiği olur. Örneğin bir kuzenimin düğününde kız tarafından br başka kuzen gelin arabasının önüne arabasını çekip, tavuk istemişti. Canlı tavuk. Saat gecenin birinde sadıç yakındaki bir köye gidip tavuk bulup gelmişti, gelen kadar da arabaların başında çalıp oynamıştık. Bir başka kuzenimin düğününde yine kız tarafından biri arabasını gelin arabasının önüne çekip sokağı komple kapamış ve damattan orta şekerli kahve pişirmesini eğer pişiremezse buz dolu bir leğene girmesini istemişti. (aylardan şubattı) damat sokaktaki bir kuaförün mutfağında kahve pişirmişti ,başkasının pişirmediğine emin olmak için fotoğraf da istemişti arabanın sahibi. sonra kahveler içildi ve araba gelin arabasına yol verdi.45 kuzenden oluşan kalabalık ailemde buna benzer çok hikaye var.

    Tabi buna benzer hikayelerin dayanağı ise elbette damadın gelin için fedakarlıkta bulunması kökenine dayanıyor." Zordur almak bizden kızı " sözü böyle adetler için söylenmiş sanırım.

    Düğünden sonra

    - Nikahtan yada düğünden sonra gelin ve damat mutlaka önce kayın validenin evine girerler. Girerken gelinin başından aşağı ,buğday,para, darı (mısır) saçılır. Buda gelinin ayağı eve bereket getirsin evlilikleri bolluk içinde geçsin diye yapılır. Darısı başına sözü bu adetten gelir.

    - Bizim oralardan başka yerde pek duymadığım bir başka adet ise, gelinin düğün gecesi kendi yiyeceği kadar yemeğini yanında getirmesidir. Büyüklerimden öğrendiğim kadarı ile bunun anlamı zifaf gecesinin sabahına kadar gelin o evde misafir sayılır, ve aileye yük olmayacağını göstermek için yanında yemeğini getirir.

    Bu yazdıklarımdan başka aklıma gelen iki adet daha var,

    Gelinin çeyizi yeni eve girerken önce süslenmiş bir süpürge girer. Bunun anlamı gelinin hem kendine hem evine iyi bakacağıdır.

    Birde söz den sonra "süt içme " ye gidilir bizim orada. Sözün ertesi sabahı çok erken saatte oğlan tarafının kadınları kız tarafına süt içmeye giderler. Bunun da amacı erken saatte evlerinde gidildiğinde etraf derli topluysa kız evinin erken kalkıp ,işe koyulduklarını yani çalışkan olduklarını görmek içindir.

    çok uzun bir yazı oldu süslüler, sıkılmadan okuyanlara teşekkür ederim. Böyle adetler yavaş yavaş kaybolup gidiyor. Artık çoğu uygulanmıyor. Buraya yazarak en azından hatırlansın istedim. @jadenoma ya bu ukdeyi vererek konuyu açtığı için teşekkür ederim.

    25 şubat 2016 15:18

    2. Roman bir tanıdığım düğün davetiyesi olarak beyaz erkek atleti verdi. Oblarda adet böyleymiş. Davetiye yerine atlet dağıtılırmış. Perşembe günü de ilk defa bir roman düğününe şahit olucam. Çok merak ediyorum.

    20 mart 2016 22:13

    3. Maalesef ülkemizde çok çok aşırı ve abartı bir şekilde uygulanan büyük kısmı gereksiz geleneklerdir. kanımca özellikle daha sevgilisi bile yokken düğün/gelinlik/tektaş diye yatıp kalkan bir kısım türk kızları ve bu kızların 'aa ama bir kere oluyor canım, tabii ki yapılacak' kafasındaki anneleri tarafından daha da beslenip büyütülmektedir bu gelenekçilik. Bu kısma kadar üstüne alınan kalanını okumasın, zaman kaybı olacak, baştan uyarayım.

    adet anane gelenek vs güzel şeyler, ama burdaki sorun normal hayatında modernlikten yıkılan insanların düğün söz konusu olduğunda sorgulamadan birden aaa ama adet gelenek sart moduna girmesi ve kimsenin bu geleneklerin nereden geldiğine ve neden devam ettirildiğine kafa yormaması.

    şimdi size amerikalı olan (amerikada doğup büyümüş türk değil, direk amerikalı) kocamla türkiye'de düğün yapmaya kalkışmamız sonucu karşılaştığımız zorlukları anlatayım.

    vol 1: kız isteme

    kız isteme merasimi istemiyorum deyince ben, en modern (!) akrabam bile bir şaşırdı. yıllardır kendi parasını kazanan, yalnız yaşayan (hatta bir süre de sevgilisiyle yaşayan), yalnız başına başka ülkelerde de yaşamış bir kadın olarak bir mal gibi babamdan istenmem gerekliliğini anlayamıyorum. babam benim saygı duyduğum bir ebeveynim artık, sembolik bile olsa beni birine verip vermeme kararını verme yetkisinin olması çok komik duruyor kafamda. Zaten yıllardır tanıyor damadını. aileler tanışsın görüşsün diye demesin kimse, bu tanışma görüşme kısmi pek çok farklı şekilde yapılabilir. bu kız isteme herkes için o kadar önemli ki, inanın hiç düşünmeden aaa kız istemeden olur mu diyecek 90li 95li arkadaşlar bile çıkacaktır, bırakın bir üst nesli. o yüzden bu kız istemeyi anlamama kısmını benim dejenereliğime verin artık.

    vol 2: nisan

    bana göre nisan şu: sevgilim bana evlenme teklif etti, evet dedim ve yüzüğü parmağıma taktım. nişanlandık.

    bu olay amerikada oldu ve türkiyeye dönünce bir de ne göreyim, nişanlanmamış sözlenmişim. herkes nisan ne zaman diye sormaya başladı. ee nişanlıyım ben?

    kayınvalidemin amerikada olması sebebiyle nisan bohçası, nisan alışverişi, nisan ayakkabısı, nisan virti nisan zırtından yırttık. Yine yıllardır kendi iç çamaşırı alışverişini yapmaya çok şükür muktedir şahsıma kayınvalidemin iç çamaşırı alması da ayrı bir komedi olurdu, zaten kadına bunun neden yapıldığını nasıl anlatırdım onu da bilmiyorum, illa böyle bir gelenek varsa parasını vereyim git kendin al derdi muhtemelen.

    Nisana gelirsek, en nihayetinde evde de olsa, 3-5 yakın akrabayla da olsa o nisan yapıldı, o kurdele kesildi. eşimin ailesi de skype ile katıldı. Bundan pişman değilim, ailem sevindi, onlar sevinsin diye daha çoğunu da yaparım konu o değil, bir mantığa otursun yeter ki yaptığımız şeyler anlatabiliyorum değil mi?

    vol 3: kına gecesi

    kına gecesi olayının hiç bir kısmını anlamıyorum sayın arkadaşlarım. anlayan varsa anlatsın. veya anlatmasın vazgeçtim, herkesin hayatına kimse karışamaz. Ama bu benim girdim ve bence bir zamanlar tek eğlenceleri köyde yapılan düğünler olan ve bu düğünleri olabildiğince uzatmaya ve damat tarafından maksimum parayı koparmaya and içmiş köy ahalisi için mükemmel bir gece. Seven adam yapsın, 3 gün 3 gece sürsün hatta. ben kendi kına gecemde zerre eğlenmeyeceğimi bildiğim için istemedim. kimsenin kına gecesine de gitmem ki zaten. herkes seviyor ama mezuniyet kınası falan çıkmış hatta öyle önemli bişey kına. Bu ailede bir şok dalgası yarattı, anneannem bana hakkını helal etmeme noktasına geldi. ki eşimle hala sevgiliyken bizi evinde ağırlamış, aynı odada yatırmış, tek bir kere yüzük lafı etmemiş, türkiye standartlarında ultra açık görüşlü bir kadındır. Sonradan anlatınca o da ikna oldu, çok şükür aklı mantığı yerinde, bu eli ben kazandım ve kına gecesi olmadı.

    bir kere evleniyorsun sonra çok üzülürsün diyenlere sesleniyorum, evlendim evleneli kına gecesi diye bir şeyin aklımın ucundan geçtiği tek bir gün bile yok.

    vol 4: düğün

    düğün öncesi merasimleri hasarsız atlattık sayılır, mesela gelin alma diye bir şey varmış, kız tarafının gelini verirken üzülüp ağladığı (evlenmeyip evde kalsa daha fena, niye ağlıyosunuz ki?) erkek tarafının da 'oğlumuza bir kız aldık, akşama pompa var oh oh' diye göbek attığı bir sekans da içeriyor. bu kısımı kolaylıkla ekarte edebildim eşimin amerikalı olması ve zaten düğünden önce de babamın evinde kalıyor olması sebebiyle. ama türk biriyle evlenseydim ne derece karşı koyabilirdim bilmiyorum. Karşı koyamazdım illa gelicez alicaz deselerdi yani. Ülkemizin gerçekleri.

    düğün kısmı ise artık direnmeyelim akışına bırakalım dediğimiz kısım oldu. çünkü en elit orkestrayı bulduk, şunları şunları çalacaksınız diye tembihledik, en alafranga oteli tuttuk (alafranga kelimesini yaşatalım), minimum sayıda akraba çağırdık. kuşak bağlama vs gibi yine kadını mala indirgeyen geleneklerin olmadığını söylememe gerek yok herhalde. gelinliğim oldukça sade bulundu, gelin başı falan yaptırmadım, kuaföre gidip bir topuz yaptırdım, 50 lira ödedim. aynı topuzu aynı kişi 'gelin başı' adı altında yapsaydı fiyatı 650 liraydı, referans olması açısından yazıyorum. Makyajımı da (link: http://www.suslusozluk.net/n/86617/ şu) girdide anlatmıştım.

    düğünün ilk yarısı bence çok güzel geçti, herkes yemeğini yedi, içkisini içti, sosyalleşti. çok güzel müzikler çalındı. ama ikinci yarıda çakırkeyif olan bazı davetlilerin baskısı ile o oyun havası çalındı, o halay çekildi, o 5i bir yerde takıldı. eşim ve ben çakırkeyif değil direk sarhoş olmayı tercih ettik, kendimizi halaya ve çiftetelliye bıraktık.

    Sonra gidip amerikada da bir düğün yaptık, sıfır stresle, sıfır gerginlikle, gelin ve damat olarak tamamen bizim isteklerimize saygı duyularak planlanan, gol kıyısında çok mutlu hissettiğimiz bir gün oldu. Onu da başka zaman anlatırım.

    sonuç olarak güzel kızlarıma tavsiyem, türkiyeden bahsediyorsak, adet gelenek görenek bir anda silinemiyor hayatlardan, en liberal ailede, en gavur damatla bile bazı şeylerden kaçış yok, tamam. ama bir kere oluyor diye su andaki gunluk hayatinizla ilgisi alakasi olmayan cogu manasiz para tuzagi herşeyi isteyip bokunu çıkarmayın, siz artık alınan satılan bir konumda değilsiniz toplumda, yeni konumunuza alışın. unutmayın ki altın, gelinlik, nisan bohçası, kına gecelik vs için değil sevdiğiniz adamla birlikte yaşamak için evleniyorsunuz, inanın evlendikten sonra nisan bohçasında ne vardı umrunuzda bile olmayacak.

    13 haziran 2016 07:08