1. insan hayatının her döneminde çok sevdiği, dost saydığı insanlara sahip oluyor. her dönemin dostu ayrı oluyor, sonra bir dönem kapanıyor o dostlar gidiyor başka dostlar geliyor. dostlarının da başka dostları oluyor. (gizlinot: en azından benim başıma gelenler böyle)
okul değiştiriyorsun, evleniyorsun, iş değiştiriyorsun ve oranın dostları orada kalıyor. ve zamanla insan daha da tahammülsüzleşiyor. eskiden idare edebileceğin yamuklukları artık idare edemez oluyorsun. bir insana katlanma kapasiten sürekli aşağı düşüyor.
yaş büyüdükçe insanların arkadaşlarından beklentileri değişiyor, keza paylaşım alanları da başkalaşıyor. ilkokul arkadaşınla neleri paylaştığını düşün? boya kalemlerini? peki o insanla bugün ne paylaşabilirsin? o artık başka biri belki de. hayatında bir sürü şey değişmiş senin de onun da. ya da işe girdin evlendin. üniversite arkadaşınla neyi paylaşacaksın? bara gidip rakı bira takıldığın insanla kabak yemeğini nasıl yaptığını mı paylaşacaksın? olmuyor maalesef. zamanla kopuş olması da kaçınılmaz gibi geliyor bana.
belli dönemlerin dostları orada kalır gençler, daha fazla ileri gitmez. çünkü o dönem bitmiştir. ama her gittiğin yerde başka arkadaşlar da bulursun. arkaya bakmamak lazım. geçmişte takılı kalmamak lazım. "bunca yıllık hukukumuz var" ile kendini aslında istemediğin insanlara zorla bağlamamalısın. kendine zarar. birine kendini mecbur hissetmek baş edilmesi çok zor bir duygu. anlaşamıyorsan anlaşamıyorsundur. hele ki kadınlar arasında kıskançlık ve kıyas olduğu müddetçe eski dostlukların sağlam kalması mümkün değil.
sen işe girdin ben giremedim, sen evlendin ben evlenemedim, sen araba aldın ben alamadım, sen bebek yaptın ben yapamadım, senin çocuk zeki benim ki salak ... bunun sonu yok. bir insanı koşulsuzca bir tek annesi sever. çok ajitasyon oldu süslüler, ama gerçek bu.
takılmayın, önünüze bakın, kimseye ve hiçbir şeye kendinizi mecbur etmeyin.
gelene merhaba gidene elveda. bu kadar basit.