erkekleri anlamak

1. Beyninizin duygusal lobunu çalıştırmadığınız zaman ya da bir süre çevrimdışı yaptığınız zaman kolaylıkla yapabileceğiniz eylem.

2. basittir. hiç zorlanmadım. dümdüz. direk. asla kızlar kadar kompleks düşünemiyorlar. nasıl düşünemezler?

3. ya aslında çok kolay. çünkü düz düşünüyorlar. sadece biz kadınlar umudumuzu kaybetmeyi sevmediğimiz için 'ya acaba böyle mi demek istedi?', 'acaba meraklandırmaya mı çalışıyor?', 'sevmese söylerdi', 'aa hoşlanmıyor olsa neden arasın?' gibi türlü sorularla olayları karmaşıklaştırıyoruz.

hiç unutmuyorum yakın bir arkadaşımın hoşlandığı bey (çocuk ıssız adam sendromuna yakalanmıştı, allah kurtarsın) kızı 3 ay falan aramadı. arkadaşımın yorumu ise 'beni kendinden korumaya çalışıyor, aslında boş değil bana karşı' oldu. lan adam aramıyor işte, beni kendinden koruyor ne demek!

seven insan sevdiğini söyler, bu bu kadar basit bir şey.

bu sebeplerle ortada anlaşılacak bir şey yok aslında, erkeklerin kafası falan karışık da değil. sadece böyle görünmeyi, ilgi görmeyi seviyorlar hepsi bu. buna yol açan yine biziz. yapmamalıyız etmemeliyiz.

4. Benimkisi anlamak değil de anlamlandıramamak. Bi özellik fark ettim, babamda da var bu. Bi eylem karşısında çeşitli olasılıkları sayınca ufff yaa senin içini bok götürüyo nası böyle düşünürsün'cü olmaları. Karşı cins konusunda falan. Ulan biz düşünmeyeğiz de kim düşünecek bu olasılıkları? Tamam güven verdin de gözümüzü mü kapayalım duvara mı dönelim napalım? Salak mıyım ben tövbe ya

5. anlamak için ne kadar az çaba gösterirsem o kadar kolay olan hadise. ortada bir problem olsun ya da olmasın kısa cümleler kurarak, çok fazla detaya inmeden konuşunca o zaman gerçek niyetini, ne demek istediğini anlıyorum.tabii geri dönüşü de o denli kolay oluyor. sanırım işe erkek gözünden bakmak dedikleri biraz da bu. bir de kadın olarak bizler, birbiriyle benzer ya da farklı olabilecek her ihtimali bir arada düşünüp, ona göre konuya yoğunlaşınca erkekleri anlamak gerçekten zorlaşabiliyor.kadın aklı, erkek aklı denilen fark da burada doğuyor genelde.

6. bu isimde bir kitabım vardı benim, yıllar önce. kitaplığımı karıştırmayı seven de bir erkek arkadaşım. bir de baktım bunu aldı eline, manidar manidar güldü şöyle bir, erkek dedi, çok basit yaratıktır erkek...

o an bana bu tam bir hakaret gibi geldi. ne yani biz sizi anlamaya uğraşalım, bunun için kitap bile alıp okuyalım, adamın teki de çıksın gelsin "ahah, sen 2 kere 2'nin 4 ettiğini bilmiyor musun" mealli bir yorum yapsın. gücüme gitmişti neme lazım.

uzun yıllar geçti bak şimdi anladım. çooook basit yaratıktır erkek. gerçekten de. o zaman yani az bile söylemiş o erkek arkadaşım. bütün olay şu aslında: kadın beyni gibi karmaşık düşünmeye programlanmış bir makine, basit olan şeyi anlamakta (gbkz: zorlanır). böyle bir şey var.

yani erkeğin kadını anlamak için karmaşık düşünmeyi öğrenmesi gerekirken, kadının da tam tersine basit düşünmeyi öğrenmesi gerekli. bu da yetenek ister... dans müthiş bir metafordur bu konuyla ilgili, hayatın diğer alanlarında olduğu gibi. en karmaşık hareketleri, seri şekilde, düşünmeden, akıcı yapabilen birine, "ama hayatım öyle değil o, bak şöyle bi dönücen sadece orada" demek makinenin ciddi ciddi baştan programlanmasını gerektiren bir şey; hem basit hem de karmaşık işleyebilecek, ve de o ikisi arasında doğru şekilde, pürüzsüz geçiş yapabilecek biçimde.

biz çoğunlukla bunu beceremediğimiz için erkekler de kadınları anlamadıklarını söylerler, ama burada sorumluluk kulağa adil gelmese de bize düşer. ileri geri iki adım mekanizmasıyla işlev yürüten birine, "hadi şimdi sağa sola bir pivot yap göreyim seni!" demek gerçekçi değil, onu öğretsek öğretsek biz öğretebilirizdir onlara.

erkeğin bize anlaşılmaz gelen her hareketinin altında (gbkz: korku) yatar diyebilirim. temel hayatta kalma mekanizmasına göre işlev yürütürler, geriye kalan zihinsel ve ruhsal bütün incelikleri ancak bunun (gbkz: ardından) gelir.

kadın sadece hiç düşünmeden müziği duyar, erkeği anlamak için şöyle bir durup ancak "aa bak, bu do re mi, şu da si" demesi gerekir. o kısmı birazcık ders çalışma ister işin, o kadar...

7. bunun için çaba göstermeyi istemsiz bir şekilde bıraktım geçenlerde. hayatımda ilk defa herhalde. ve sanıyorum hiç daha huzurlu olmamıştım. meraklı ve "neden" sorusuna cevap bulmayı seven biri olarak anladım ki merak etmediğimde daha mutluyum. anlamam gereken bir şey olursa bağıra bağıra söylüyorlar zaten. gerisi pek de umrumda değil açıkçası.

hatta bak şöyle söyleyeyim, erkeklerin hiçbirinin ne düşündüğü, neyi niye yaptığı umrumda değil ve şu hayatta daha mutlu olduğum dönem azdır. ya huzur gerçekten erkeksizlikteymiş. taş gibi, uzun zamandır tanıdığım ve güvendiğim, sevişmekten zevk aldığım bir friend with benefit'im ve birkaç kafa dengi arkadaşım var. kimseden hoşlanmıyorum. hoşlansam da ileri götürme ihtiyacı duymuyorum, çünkü niye, çekici arkadaşım öpüşme, elleşme, sarılıp uyuma, sevişme açığımı kapatıyor. zaten bu kadar iğrendikten ve hayal kırıklığına uğratıldıktan sonra erkeklerin hiçbirine karşı samimiyetle duygusal bir yakınlık hissetmiyorum. hepsinin suratında nihayetinde son üç mide bulandırıcı adamı görüyorum çünkü. ve sanıyorum gelmem gereken nokta buymuş. yani ne bileyim, daha huzurlu olduğum olmamıştı cidden.

erkekleri anlamasak da olur. oluyormuş.

8. erkeklerin yüzyıllardır yaptığı kadınları anlamamak geyiğinin ters çevrilmiş hali. erkekleri anlamaya çalışmayın onları sevin çünkü erkekler birer çiçektir ve sevilmek için yaratılmıştır diyerek sığlık kriterini yerine getirmiş olmanın gururuyla gidiyorum.

9. asla beceremediğim ve üzerinde çalışmayı bıraktığım eylem. sanırım doğru kişi anlamaya çalışmadığın erkek oluyor.

10. iddia edilenin aksine kadınları anlamaktan çok daha zor olduğunu düşündüğüm hadise. her erkek böyledir, şöyledir diye genelleyecek değilim tabi ama karşılaştığım erkeklerden sonra şunu net bir şekilde söyleyebilirim ki erkekler köprüyü geçene kadar ayıya dayı demekten vazgeçemiyor.

konu ne olursa olsun çoğu zaman bir erkek asıl niyetini belli etmiyor. ne duymak isterseniz onu söyleyen çok daha tehlikeli boyutta modelleri de mevcut. aman diyeyim süslüler ben zamanında çok hataya düştüm, siz siz olun bir gözünüz arkanızda olsun.