5.
Ahh! 2015'ten beri hayatımın her alanını mahveden hastalığım. Belki öncesi de vardır ama tanı 2015'te kondu. Nedeni henüz %100 bilinen bir hastalık olmamakla birlikte, doktorum bende travma ve stres kaynaklı oluşmuş olma ihtimalinin yüksek olduğunu söylemişti. 29 yıllık hayatımın 59 yılının bok gibi geçtiğini düşününce, bu ihtimal mümkün görünüyor.
Öncesinde de zaten kas ve kemiklerinde problem yaşayan, boyun fıtığından muzdarip bir insandım. Ergenlik çağından itibaren ise omuzlarıma yüklenen somut problemlerle boğuşmaya başladım . Sonraki zamanlarda da sevdiğim insanlardan birkaçını, beklenmedik bir zamanda ani bir şekilde kaybettim. Girdimi fazla uzatmamak adına detaylara çok girmeyeceğim ama o dönem kaybetme korkusu ile yoğun bir şekilde boğuştum ve tek başımaydım. Bütün sevdiklerimin bir anda öldüğünü öğreneceğimi ve onların uzağında olduğum için kendimi hiçbir zaman affetmeyeceğimi düşünmek dışında bir şey düşünemiyordum. Ölüm ve hayat arasındaki çizgiyi uzun süre aşamadığım travmatik ve karanlık dönemlerden hakkını vererek geçtim. Uğraşmak zorunda kaldığım daha sayısız problemim daha vardı. Hayatımı yıllarca ertelemek zorunda olmakla kalmayıp hayatım her anlamda çatır çutur mikilişini izlemiştim sizin anlayacağınız.
"Ne var canım bu kadar stres yaşayacak" cümleleri ile yargılanmak istemediğim için böyle bir özet geçmek istedim. Çünkü fibromiyalji'yi "şımarık, çıtkırıldım kız hastalığı" olarak nitelendiren çok fazla şuursuz var ki bunların arasında birkaç doktor olduğunu da gördüm.
Velhasıl kelam; bunların üzerine sıcağı sıcağına pek hissetmesem de bir süre sonra boyun
ve sırt tutulmalarımın normalin 4-5 katı sıklıkla olmaya başladığını ve iyileşme süresinin de aynı oranda gecikmeye başladığını fark ettim. Yalnızca boynum değil, vücudumun tepeden tırnağa her zerresinde ağrı değil, direkt acı hissediyordum. Bir insanın sebepsiz yere tırnak dipleri bile acır mı? Vallahi o bile çok acıyordu. Ağrı/ acı eşiği yüksek bir insan olmama rağmen hüngür hüngür ağladığım çok oldu ağrı sızıdan. Yapmak istediğim tek şey hiç uyanmadan sürekli uyumaktı ki istesem de istemesem de öyle oluyordu zaten. Günde en az 13-14 saat uyuyordum, sayısız alarm ile bile uyanamıyordum. Uyandığımda ise sanki günlerce uykusuz kalıp saatlerce dayak yemişim gibi bir halsizlik ve yorgunluk oluyordu. Vize, final ve derslerimi kaçırıyordum. Okulum da bu sebepten uzamıştı ki bu en çok canımı sıkan sonuçlardan biriydi. Yemek yiyemiyordum. Sigara, kahve ve su dışında hiçbir şeye iştahım kalmamıştı. Şeker atar gibi ağrı kesici ve kas gevşetici yutuyor, vücut kremi sürer gibi kas gevşetici merhem sürerek ayakta kalmaya çalışıyordum.
En sonunda, nöroloji, dahiliye, fizik tedavi doktorları arasında fink atarken anormal bir sonuç çıkmayınca, fizik tedavi doktorum fibromiyaljiden şüphelenip tetik nokta testi uyguladı ve sonuç 16/18 çıktı. Bana, "sen dört dörtlük bir fibromiyalji hastasısın" dedi .
Ne tür tedaviler gördüğümü boyun fıtığı başlığında Bu girdim ile daha önce yazmıştım. Ama yine de yoğun stres, anksiyete bozukluğu ve panik atak sebepleri ile kendimi kasım kasım kastığım için rahatlatıcı derecede iyileşememiştim. Tedaviler, pilates ve yoga ile biraz rahatlıyor ama zihnimle yalnız kalınca yine her zerrem tutulup ağrımaya başlıyordu. En sonunda 2018 kışında bir tutulma yaşadım. Belden yukarıma felç inmiş gibiydi. 3 ay boyunca yatağa bağımlı yaşadım çünkü en ufacık hareketimde bas bas bağırarak ağlayacak kadar canım yanıyor, sırtımın her noktasına hançerler sokulup çıkarılıyor gibi hissediyordum. Bir bardak suyu bile kendi kendime içemiyordum. Yemek yemek, duş almak gibi temel ihtiyaçlar dahil bütün ihtiyaçlarımı annem karşılıyordu. Popom kevgire dönene kadar günde 2 kere iğne vurdurmak da dahil kullanmadığım ilaç, merhem kalmamıştı. Bunların hiçbiri bana mısın demedi. Kolumu kaldırabilsem baş ucumdaki bütün ilaçları yutarak intihar edecektim.
Neyse. Fizik tedavi doktorum da vücudumun tedavilere yeterince yanıt vermediğini görünce benim psikiyatri ile görüşmemi önerdi. Biz ne yaparsak yapalım, sen zihnini rahatlatmadığın sürece kaliteli bir hayat süremeyeceksin dedi. Bunun üzerine önce psikiyatr olan amcam ile görüştüm. O da bu konuyu destekleyince şehrimdeki bir psikiyatrdan randevu aldım. Uzuuun uzun konuştuk, sohbet ettik, ben anlattım o dinledi, o anlattı ben dinledim. Ve sonunda, amcam ve şehrimdeki psikiyatrımın ortak fikri ile cymbalta'ya başlamam konusunda karar kıldık. Önce 30mg ile başlayıp kısa süre sonra 60mg'a geçtik. Cymbalta'nın muadili olarak dyloxia kullandığım da oluyor. Etken maddeleri ve içerikleri aynı olduğu için, eczanede hangisi varsa onu veriyorlar. Psikiyatrım ile görüşmelerim ve ilacıma düzenli devam etmemle tutulmalarım gerçekten azaldı, yaşayabilir hâle geldim. Çünkü zihnim boşaldı, biraz daha duyarsız ve umursamaz hâle geldim. Normalde üzüntüden kendimi keseceğim olaylarla karşılaşınca insani bir şekilde üzülüp geçebilmeyi, geride bırakabilmeyi, önüme bakabilmeyi öğrendim.
Ama bu tamamen iyileştiğim anlamına gelmedi. Öyle sanıp çok mutlu olsam da acı gerçekle yüzleşmem kısa sürdü. Bunu, ilacımı içmeyi unuttuğum zamanlarda anladım. 2-3 gün içmesem ağrı yine ense kökümden giriş yapmaya başlıyor. Sonrasında 2018 kışı aklıma geliyor ve ya yine öyle tutuluyorsam diye korkuyla hüngür hüngür ağlamaya başlıyorum. Korkup ağlayıp endişelenince kendimi daha çok kasıyorum, kendimi kastıkça daha çok tutuluyorum, daha çok tutuldukça kaygım daha çok artıyor, kaygım arttıkça da tutulmalarımın artması gibi aptal bir kısır döngüye giriyorum . Ağrıyı sızıyı geçtim artık, hayatım felç oluyor ve ben buna çok üzülüyorum.
Yani, bu haysiyetsiz hastalığın kalıcı bir çözümü varsa bile ben 6 senedir bulamadım. Fizik tedaviler, egzersizler, sağlıklı beslenme düzeni, kas gevşetici ve ağrı kesici bilimum ilaç, merhem ve iğne, antidepresanlar dışında beni birazcık rahatlatmaya yeten bir şey maalesef olmadı. İlaçlarımı içmeye, her kış 30 seans fizik tedavi ve lazer tedavisi almaya, egzersizlerime devam ediyorum. Denemediğim tek şey ozon tedavisi ve nöral tedavi kaldı, onları da en kısa sürede deneyeceğim.
Bu aralar yine tutulma yolunda ilerlemesinden korktuğum sırt ağrılarım ile uğraşırken aklıma geldi ve böyle uzun uzun anlattım. Bu rezilliği umarım kimse yaşamaz. Ve son olarak; şimdiiiii, ben yıllardır bu kadar ağrı sızı ile uğraşırken, şabalağın biri karşımıza geçip de "fibromiyalji de şımarık hastalığı yea" deme cesaretini gösterirse, onu bütün fibromiyaljik kardeşlerim adına tek yumrukta hastanelik ederim!
12 eylül 2021 16:35
12 eylül 2021 20:30