1. güzellik anlayışları hakkında çok kafa yorduğum bir grup.
üzerlerinde çok baskı var bu konuda. zayıflık ve makyaj konusunda özellikle. fransız bir tandığım, kendisine fransa da kilolu dendiğini, arkadaşlarının ona zayıflaman lazım dediğini söylemişti. uzun boylu sportif vücutlu bir tipti. gerçekten de fransızlar dünyadaki en zayıf insanlardan istatistiki olarak. öğle yemeğinde çok az yiyorlar. bir dilim hamurişi mesela. ama saatlerce sofrada kaldıkları günler de oluyor. bu arada arkadaş türklerin çok abur cubur yediğini düşündüğünü söylemişti, ve pek türk arkadaşı filan da yoktu, nerden gözlemledi anlamadım pek. madem vücuttan açıldı konu, aynı arkadaş fransa da herhangi bir seviyedeki okulda bir engelli olsa herkesin onunla dalga geçeceğinden emin olduğunu, kimsenin ona yardım etmeyeceğini söylüyor. bu benim kafamı attıran bir konu açıkçası. türk insanının bazısı bu insanlara nasıl davranması gerektiğini bilmese de, her zaman sokakta bu konuda hassasiyetli, yürekli insan evlatlarına rastlarız engelli bir arkadaşımla, ona yardım ederken hiç zorlanmam. o fransız kızın bu söylediği şeye lanet ettim doğrusu.
ikinci takıntıları ise makyaj. bir güzellik sitesinde okumuştum, catherine deneuve bahçe işiyle uğraşırken bile kırmızı rujumu sürerim demiş de millet dalga geçmiş. bir ünlü erkek de catherine deneuve sendromu işte, yaşlandın hala güzel olacağını mı sanıyorsun demiş. bunun üstüne fransız kadınları dökülmüş yorumlara. onlarca kadın fransada diledikleri gibi makyaj yapamadığını, toplum baskısı olduğunu söylemiş. birisi de full face makyaj yapmayı sevdiğini, herkesin arkasından atıp tuttuğunu ama önemsemediğini söylemiş mesela. bu tartışmayı gören amerikalılarsa, amerikada makyajsız gezmenin imkansız olduğunu, 14 yaşında her kızın fondoten kullanmayı öğrendiğinden bahsetmiş. ben de fransa da mavi farlı, kırmızı rujlu ve sarı tüy tokalı bir yves rocher çalışanı görmüştüm, süper olmuştu ama! laura mercier amerikan pazarına girince amerikalı kadınları aşırı makyajlarından dolayı eleştirmiş, vs.
hele saçlar...fransa da yapılmamış saç çok makbul. vanessa paradis bir filminde cannes da pahalı bir kuaförden çıkar. saçında hiçbir numara yoktur ama filmde seksi bomba gibi lanse edilir. (bence sorun yok). fransız kızlarına bakınca bir çeşit sadelik trendi takip ettiklerini kesin olarak görebiliyorum. ne giymişler ne sürmüşler bakmak hoşuma gidiyor özellikle endüstriyel kozmetiğin buradan çıktığını düşünürsek, olay felsefi bir boyut alıyor. belki umberto eco nun güzellik isimli araştırmasını okuruz süslülerle :)