yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (11)
    • medya (4)

    1. güzellik anlayışları hakkında çok kafa yorduğum bir grup.

    üzerlerinde çok baskı var bu konuda. zayıflık ve makyaj konusunda özellikle. fransız bir tandığım, kendisine fransa da kilolu dendiğini, arkadaşlarının ona zayıflaman lazım dediğini söylemişti. uzun boylu sportif vücutlu bir tipti. gerçekten de fransızlar dünyadaki en zayıf insanlardan istatistiki olarak. öğle yemeğinde çok az yiyorlar. bir dilim hamurişi mesela. ama saatlerce sofrada kaldıkları günler de oluyor. bu arada arkadaş türklerin çok abur cubur yediğini düşündüğünü söylemişti, ve pek türk arkadaşı filan da yoktu, nerden gözlemledi anlamadım pek. madem vücuttan açıldı konu, aynı arkadaş fransa da herhangi bir seviyedeki okulda bir engelli olsa herkesin onunla dalga geçeceğinden emin olduğunu, kimsenin ona yardım etmeyeceğini söylüyor. bu benim kafamı attıran bir konu açıkçası. türk insanının bazısı bu insanlara nasıl davranması gerektiğini bilmese de, her zaman sokakta bu konuda hassasiyetli, yürekli insan evlatlarına rastlarız engelli bir arkadaşımla, ona yardım ederken hiç zorlanmam. o fransız kızın bu söylediği şeye lanet ettim doğrusu.

    ikinci takıntıları ise makyaj. bir güzellik sitesinde okumuştum, catherine deneuve bahçe işiyle uğraşırken bile kırmızı rujumu sürerim demiş de millet dalga geçmiş. bir ünlü erkek de catherine deneuve sendromu işte, yaşlandın hala güzel olacağını mı sanıyorsun demiş. bunun üstüne fransız kadınları dökülmüş yorumlara. onlarca kadın fransada diledikleri gibi makyaj yapamadığını, toplum baskısı olduğunu söylemiş. birisi de full face makyaj yapmayı sevdiğini, herkesin arkasından atıp tuttuğunu ama önemsemediğini söylemiş mesela. bu tartışmayı gören amerikalılarsa, amerikada makyajsız gezmenin imkansız olduğunu, 14 yaşında her kızın fondoten kullanmayı öğrendiğinden bahsetmiş. ben de fransa da mavi farlı, kırmızı rujlu ve sarı tüy tokalı bir yves rocher çalışanı görmüştüm, süper olmuştu ama! laura mercier amerikan pazarına girince amerikalı kadınları aşırı makyajlarından dolayı eleştirmiş, vs.

    hele saçlar...fransa da yapılmamış saç çok makbul. vanessa paradis bir filminde cannes da pahalı bir kuaförden çıkar. saçında hiçbir numara yoktur ama filmde seksi bomba gibi lanse edilir. (bence sorun yok). fransız kızlarına bakınca bir çeşit sadelik trendi takip ettiklerini kesin olarak görebiliyorum. ne giymişler ne sürmüşler bakmak hoşuma gidiyor özellikle endüstriyel kozmetiğin buradan çıktığını düşünürsek, olay felsefi bir boyut alıyor. belki umberto eco nun güzellik isimli araştırmasını okuruz süslülerle :)

    19 eylül 2014 20:15

    2. başımıza ne geldiyse onlar yüzünden geldi. hele de fransız mankenleri. xxs bedenler, 25 beden kotlar, 32 beden pantolonlar hep onlardan ötürü. (gizlinot: bu konuda çok dertliyim)

    19 eylül 2014 20:25

    3. zarif kadınlar...

    19 eylül 2014 20:34


    4. bir fransız hanımla sohbetim olmuştu. kendisi sanırım 60 yaşlarındaydı. sohbet parmağındaki kocaman kırmızı taşlı yüzüğün yakut olup olmadığını sormamla başlamıştı... bana yüzüğün yakut olmadığını ve ona annesinden kalma pahalı olmayan bir yüzük olduğunu söylemişti.

    onun annesine de büyük annesinden kalmış bu yüzük. o da kızına vermeyi düşünüyormuş... daha önce başka bir yüzüğünü kızına vermiş ama kızı kaybetmiş bu yüzden çok üzülmüş.

    ona bu geleneği ben de yaşatmak istiyorum dedim. kendi kızıma ve o da kendi çocuklarına versin... veya kızım olmazsa torunuma vermek isterim dedim. bana çok güzel bir tavsiyede bulundu,dedi ki ''eğer böyle bir şey yapmak istersen lütfen sağlıklı zamanlarında ona ver... benim annem ölüme yaklaştığı bir zamanda vermişti ve yüzüğüme baktıkça onu öyle hatırlıyorum'' ... anlatırken bir an gözümde canlanmıştı ve oldukça duygulanmıştım o an. kendisine çok teşekkür ettim ve başka konulardan konuştuk.

    tanım; aklımda bu anıyı canlandıran başlıktır.

    19 eylül 2014 20:36

    5. saçlarına parfüm sıktıklarını öğrendiğimde hem şaşırmıştım hem hoşuma gitmişti çünkü parfümü saçıma sıkarim hep ben de. uzaktan tabi :)

    yan sokakta fransız bir cafe var ve buranın sahibesi de fransız bir hatun. kadın nerden baksan 50 ama incecik, kısa sarı saçlı, hokka burunlu. aksanını duymasam da fransız olduğunu tahmin ederdim sanırım. öyle bir zarif böyle zarif.

    çok zarif bulduğum kadınlar vesselam.

    20 eylül 2014 05:00 20 eylül 2014 05:39

    6. Böylesine doğal olup aynı zamanda alımlı olmaları, zariflikleri, zevkleri ve dağınık saçlarıyla gönlümde taht kuran kadınlardır. Aslında hiç fransız kadın tanımadım şimdiye kadar belki de o kadınlar dizilerin filmlerin itelemesidir bize bilemiyorum ama bı imajları gerçekse çok hoş. Hayatta imrendiğim olmak istediğim tek kadın tipidir Fransız kadınları. 

    Eğer tanıyan bilen veya fransa’da yaşamış süslülerimiz varsa bize anlatıp aydınlatmalarını çok isterdim. 

    20 temmuz 2018 19:48

    7. toplam 3 tane fransız kadın tanıdım. Her üçü de farklı hikayeler barındıran, birbirini tanımayan, farklı yaş grubunda insanlardı. Şimdi, her üçünde de farkettiğim ve resmen özendiğim özellikleri sırasıyla yazıyorum.

    1. tartışma kültürü: kusursuz bir konu açma, genişletme ve fikir alışverişi kültürü vardı üçünde de. Dinleme ve söz alma sırası keza mükemmel. Film tartıştım, dil tartıştım, feminizm dinledim ( dinledim diyorum çünkü özellikle bir tanesi derya denizdi), masaya gelen yemeği tartıştım. Tartışmayı, diyaloğu çok seviyorlar. Ve bu alışverişin sonunda sizin görüşünüze yaklaşmak veya sizin diğer görüşe yaklaşmanız onlara mutluluk veriyor. Yani durdukları zeminde inatçı değil, eleştireller.

    2. Sapsade makyaj. Biz fransız kadınını kırmızı rujundan biliriz hani. benimkiler de, yani E., C. ve Flore, yüz yılda bir kez makyaj yapıyordu. Ve evet, o sürülen de ikonik kırmızı rujdu. Onu sürdükten sonra da parmaklarıyla hafif siliyorlar, hakikaten sade ama etkili bir dokunuş oluyor.

    3. Not defteri : her üçünde de el boyutunda yani a5 veya travel size not defteri vardı. Öyle dolu dolu kullanıyorlar ki. Arasında biletler, not kağıtları, defterlerin cebinden çıkan acayip objeler. Flore veya florine? ( ismini yanlış yazmış olabilirim), sanat okullu olduğundan arada eskiz de yapiyordu deftere. Allahım nasıl özendim nasıl. Ve elbette çok geçmeden bu alıŞKAnlIĞI edindim. Yıllardır defter tutuyorum. Anılar için, yapılacaklar için veya listeler için.

    4. Hesaplılık. Her üçü de fuzuli para harcamaktan nefret ediyordu. Alışverişe çıktığımızda hemen her şeye dokunur, bakar, sorar, eder; ama beş bakıyorsa bir alırdı. Biri, para sorunu olmamasına rağmen beğendiği ayakkabıyı uygun fiyata bulamayınca ayağındaki ayakkabı yırtılana dek bekledi. zaten beğendiği de ayağındakinin aynısıydı. Öğlen yemeği yiyeceğiz, açlıktan başım dönmeye başlamış; uygun fiyatlı yer bulacağız diye en az yarım saat gezdi bir tanesi. Buldu da. Hem zevkli, hem uygun fiyatlı bir yerdi. Açıkçası bu özelliğin kimi zaman cimriliğe doğru kaydığını düşünmedim değil, ama çok da rahatsız edecek boyutlarda değildi. Eleştirdiğim, biraz yabanciladığım huylar da var. Ancak bunlar ortak değil. Hepsinde kendine özgü.

    özet olarak tanımaktan mutluluk duyduğum ve bana bullet journal alışkanlığı kazandıran kadınlar oldular.♡

    20 temmuz 2018 21:42 20 temmuz 2018 22:06


    8. dişlek olmak sadece fransız kadınlarında hoş duruyor sanırım. başka kimseye yakıştıramıyorum, olmuyor.

    21 temmuz 2018 05:05

    9. fransız gelinimiz var, uzun yıllardır ailemizde. benden yaşça çok büyük. kendisine dair hatırladığım iki şey var, çok zarif olması ve kötü kokması. yurt dışına yerleşince çok fazla fransız kadın arkadaşım oldu. bir kaçı fransa'ya geri döndü. onlara karşı da hatırladığım şeyler arasında ise biraz kaba olmaları, koltuk altı ve bikini bölgelerini düzenli traş etmemeleri (yazlık bölgede yaşadığımızdan bolca plaja gittik birlikte) ve maalesef ağır kokmaları. yani ter ve parfüm karışımı bir kokudan bahsediyorum.

    eminim bütün fransız kadınları böyle değildir,genelleme yapmak istemem tabii, fransa'da yaşamışlığım yok. fakat benim deneyimlerim bu şekilde oldu. bu arada hepsinin bir ortak özelliği ise çok nadir makyaj yaptıkları.

    25 temmuz 2018 13:30

    10. şu zamana kadar iki fransız kadını tanıdım. birisi nijerya kökenli; ingilizce aksanı tatlı, çekici biriydi. uluslararası bir ortamda insanlar türk kadınlarını överken çıkıp "ben türkiye'ye gittiğimde hiç kadın göremedim sokakta. neden?" diye sormuştu. diğerinin kökeni de fransızdı ve türk bir arkadaş "türkçe kulağa nasıl geliyor?" diye sorduğunda: "faslılar nasıl konuşuyorsa öyle konuşuyorsunuz. ben arapçayla türkçeyi ayırt edemiyorum." demişti. ikisi de şık giyiniyordu ama tarzları farklıydı. ortak yönleriyse kırk fırın baget yesem de ulaşamayacağım bir özgüvene sahip olmasıydı.

    25 temmuz 2018 19:11