1.
beni anılarıma götüren öpüşme şekli.
ilk french kiss'imi hatırlıyorum; sonra yerlere yatarak gülsem mi yoksa yastıkları mı tekmelesem bilemiyorum.
çocuk bana 'napıyosun ya' demişti. daha çok nasıl bir insan kendinden nefret edebilir süslüler, buyrunuz açığım diğer önerilere.
2.
elim sende ile baslayan oyunun dilim sende safhasidir. surekli bir birbirini ebe yapma hareketleri. kimse ebelik onda kalsin istemediginden oyun uzar da uzaaar.
(gizlinot: ahahahahha)
(gizlinot: i want to play a game)
3.
ilk sevgilimle minik öpücüklerle başlayan serüvenimiz bir kaç gün sonra onun ilk hamlesiyle french'e kaymıştı! dilini hissettiğim ilk anda tepeden tırnağa elektrik çarpılmış gibi olmuştum ama çok romantik ve hoş gelmişti <3
sonraki sevgilim, şimdiki eşim pek sevmez, aramızda kalsın pek de beceremez >.< bunun romantikliği benim için anılarda kaldı sözlük :(
4.
ergenken daha yapmamışken yastıkla denerdik, sonra bazı yardımcı (!) arkadaşlar gel sana öğreteyim demişlerdi heheh
5.
lan o.0
Biz hiç normal öpüşmüyoruz ki buraları okuyunca aydınlandım.
Ahshah ilk 10 saniyeden sonra hep böyle
6.
ihihiii. çok hoş . bayılırım bu french kiss e. bizde direkt böyle öpüşüyoruz yani alışınca komik olmuyor. ilki komikti sanki. dili yakalamaya çalış dur :)
7.
yıllardır öpüşürüm, bunu sevemedim. garip bir his.
8.
meg ryan ve kevin kline'ın başrollerinde oynadığı, 1995 yapımı romantik komedi. kate (ryan) uçak korkusu olduğu için nişanlısı ile paris'e gidemez, ne kadar istese de. bir akşam nişanlısı paris'ten arar ve aşık olduğunu, evleneceğini söyler, kapatır. kate'de şalterler atar ve uçak korkusuna rağmen paris'e gitmeye karar verir. uçakta yanında pek de tekin olmayan, luc (kline) adında bir fransız oturur. ve herşey böyle başlar...
film boyunca kate ile beraber eyfel'i arar dururuz.
sevimli mi sevimli, insanın içini sıcacık yapan bir film. soundtrack albümü de çok başarılıdır. bu filmi izleyip de fransa'da bir bağ alayım, şöyle kokusunu içime çekerek bir kırmızı şarap içeyim demeyen var mıdır acaba?
bir diğer benzeri için (bkz: a good year).
9.
bu eylemle değil de bu kelimeyle ilgili, konusu açıldığında hala beni ortamlarda rezil eden bir anımı paylaşayım..
seneeeee 2016, yazın kardeşime eminönü'nde mısır çarşısında french-press arıyoruz. ama ben her dükkanda mütemadiyen french-press diyeceğime frenchkiss diyorum ve adamlar da her seferinde doğru cevap veriyorlar; "yok abla" "şu iki boy var abla" "çelik mi plastik mi abla" gibi.. ama benim kardeşim olacak fare her seferinde yarılarak güldüğü için adamların korkunç bakışları altında dükkandan kaçarak uzaklaşıyorduk.
sonuç itibariyle o gün french-press alamadık ve çok şükür ki yardımsever bir dükkan sahibi de frenchkiss vermeye kalkmadı..
bu da bir anı işte..
10 haziran 2019 08:48
10 haziran 2019 08:50