1.
Hayatta beni en çok yoran şey.
17 yaşında meslek sahibi oldum. 17 yaşında para kazanmak büyümek zorunda kaldım, tüm yaşıtlarım öğrenciliğinin tadını çıkarırken. 17 yaşında ellerimde ölmeye başladı insanlar, 17 yaşında hayat kurtardım. 17 yaşındayken çabaladım, öğrenmek için didindim.
Ve şimdi mesleğimi yapamıyorum. Çünkü matematik bilmiyorum, çünkü tarih bilgim zayıf. Hayat kurtarmayı biliyorum, ölen bir insanı hayata döndürmeyi de. Ama matematik bilmediğim için mesleğimi yapamıyorum.
20 yaşındayım, beni bugüne kadar yoran en büyük şey geleceğimizin hep bir sınava bağlı olması oldu. (gizlinot: biliyorum hayat da bir sınav ) hiç kimsenin eşit şartlarda yarışmadığı adaletsiz bir sınav.
2.
gitgide sınavlar cenneti haline gelen bir türkiye gerçeği. yıllardır en çok tartışılan konulardan biridir ama nedense hep en başa dönüp duruyoruz. bu konuda pek de bir yol aldığımız söylenemez.
konuyla tamamen bağlantılı olarak (bkz: türkiye'de eğitim sistemi )
3.
Ortaokulda daha kim olduğumu bilmezken dediler 'iyi bir liseye girmen lazım, sonrası kolay'
Lise son sınıfta denemelerle cebelleşirken de sloganlar 'iyi çalış güzel bölümleri seç yoksa iş bulamazsın evlenmek zorunda kalırsın' oldu.
Şimdi üniversitedeyim, bölümüm zor ama çok şükür mutluyum. Ama ya yanlış bir seçim yapsaydım diye düşünmüyor değilim. O yüzden vaktinde bana da yol gösterdikleri gibi, kararsız liseli nesile elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum ki hayatlarının o değerli yılları boşa gitmesin.
Mezun olduktan sonra, iş hayatımda kullanacağım bilgilerimi sınamayacak bir sınav bekliyor beni,
Belki de üniversiteye giriş sınavından daha belirleyici olacak. Ama bu yıpratıcı süreç içinde iyi bir insan olmak önceliğim olmalı diye düşünüyorum.
Liseyi bitirmeden işini kurup başarılı olanların sayısı küçümsenmeyecek kadar fazla. Ama bunu yapabilmek yürek ister, destek ister, bir fırın ekmek yeme zorluğu ister. Yeter ki insan istesin, azimle sınavlara bağlı olmadan da iyi bir geleceği olabilir düşüncesindeyim.