1.
gün içinde yaşanılan kişiyi çok etkilemiş bir olay yazıldığında o anda anlaşılmasada aradan zaman geçtikten sonra okuyunca "ya ben buna mı üzülmüşüm/buna mı sevinmişim" dedirten eylem (gizlinot: tanım mı istiyorsun kamoon)
2.
Sanırım son günlük tuttuğumda 9 yaşında falandım ve Ahmet saçımı çekti, Mehmet bana silgi attı falan yazmıştım. Şahsen gereksiz buluyorum. Hatırlamaya değecek şeyleri yazmadan da hatırlar insan. Hatırlamıyorsan değmez demektir. Niye kendine hatırlatasın. Anıları saklamaktan ziyade yaşamayı doğru buluyorum.
3.
ortaokul ve kısmen lise yıllarında sadece kendimce önemli gelişmeleri yazdığım bir günlüğüm vardı ama okunur korkusuyla öyle şifreli yazmışım ki şu anda maalesef hiçbir şey anlamıyorum yazdıklarımdan.
4.
12 yaşından 24-25 yaşına kadar günlük tuttum. (gizlinot: ilk edindiğim kaplumbağadan, regl olduğum ilk günden, kütüphaneye diye çıkıp diskolarda sürttüğüm şeylere kadar (:)(gizlinot: 'buz mavisi loft kot pantolon' bilenler bilir disko neon ışıkları (:)
sonra hayatımı değiştirme kararının(gizlinot: ilk evliliğin bitişi) akabindeki getiride; bir gün annemlerin terasında babama bir ateş yaktırdım. ve her defteri, içindeki çer çöpleri(gizlinot: kurutulmuş çiçek, bi hediyenin ambalaj parçası, gözyaşlı peçete) fotoğrafları şöyle bir göz gezdire gezdire tek tek yaktım. acı falan da duymadım..hiç bir aşktan- olaydan iz bırakmadım.
zaten hatırlamak istediklerim de, unutamadıklarım da benimle. hatırlamak istemediklerim de geçmişte kaybolsun. ben değer vermedikten sonra bir yerde kayıtlı olmasının ne önemi var.
şimdi zaman zaman yazasım oluyor, bazen biraz yazıyor sonra yok ediyorum.
(gizlinot: hamile kalırsam bebeğime -tekrar- yazarım muhtemelen.)
16 ekim 2014 10:30
16 ekim 2014 10:35
5.
lise yıllarımda çok aşık olduğum dönemde başlayıp terk edilişimle son verdiğim anı tutkalı eylem. öyle teferruatlı bir günlüktü ki o, attığı mesajları saatiyle birlikte not eder, altına kalpli yorumlarımı döşer, defteri öperek kapardım. bana geri dönmeyeceğini anladığım gün anime bebekler gibi her iki gözümden yağmur fışkırtarak böğürtüler eşliğinde her sayfasını nano parçalara ayırdım ve çok iyi ettim. ondan sonra da yazmaya resmen küstüm. seneler sonra biçok kez barışma teşebbüslerim olsa da sözlüğe yazma sıklığımdan da anlaşıldığı üzere aramız hala şekerrenk. şimdi artık yazabilitemin olduğu nadir anlar üzgün olduğum anlar oluyor ama o anlarda yazmanın bana üzüldüğüm şeyleri tekrar yaşatıp acısını kalbime preslemekten başka bir etkisini göremediğim için uzak duruyorum. hadi zorlayim de mutlu olduğum anlarda yazayim diyorum bu sefer de yatak üstünde zıp zıp zıplamaktan, oraya buraya abuk sabuk koşmaktan yazmak aklımın ucundan bile geçmiyor. duygularım hiçbir şeyken yazayim dediğimde de yazacak bir şey bulamıyorum.
ez cümle: yazmak bana göre değil. moderatör! gel al beni buradan.
6.
ben günlük tutmaya hep canım sıkkınken başlarım. canımın sıkıntısı geçince bırakırım. lise son sınıftayken çok yakın kız arkadaşlarımızla süslü pofidik bir defter almıştık. 4 kişiydik ve 4 defterimiz vardı. defterlerimizi birbirimiz arasında takas ediyorduk ama defter sahibi kendisine yazmıyordu. günlük tarzında okulda dershanede yaşadıklarımızı yazıyorduk. hatta ben bazı anılarımızı karikatür gibi çizmiştim. anılarıma dair elimde tuttuğum tek günlük pofidik defterimdir.
7.
artık herşey internete kadar düştü. günlük tutmak iyidir derler. içinizi kağıda dökün. sonra atın. yada atmayın üzerinden zaman geçince mutlaka, aman bre ben buna mı üzülmüşüm yada neler atlatmışım diye güç kazanırsınız. başkalarının günlüklerini de okumayın. bi genç kızın günlüğünden kim fayda gördü ki. yani hepsinden.
8.
arkasında kanıt bırakmayı sevmeyen biri olarak hayatımın hiçbir döneminde günlük tutmayacağım sanırım.
sadece hamile olduğum zaman doğacak çocuğuma mektuplar yazarım. (gizlinot: hadi inşallah)
9.
aslında güzel bir alışkanlık olduğunu düşündüğüm, ama böyle fırtınalı değil de sakin bir yaşam tarzı olan insanlar için daha uygun olduğunu test edip onayladığım eylem. ilkokulda yazdığım defteri arada okuyup kahkahalarla gülerdim. o bir yerlerde duruyor şimdi. lisede tuttuğum da arada birkaç sayfa fire verip hayatına devam edebilmiştir. yalnız üniversitede tuttuğum çok fazla hatırlamak istemediğim anı biriktirdiğinden komple 'yandı,bitti,kül oldu' tekerlemelerine karışmıştır. yani hedeflerimde tüm hayatım boyunca günlük yazmak olsa da o çok sevdiğim pembe tüylü defterimi yakmak bu işe son noktayı koymak olmuştur.
10.
Bir ara ne güzel niyetlenmiştim tabi ki bunu da erteledim. Geçenlerde anneminkini okudum gerçi onunki günlükten ziyade not tutmak gibi. Her sene boylarımızı kilolarımızı not almış, bizim için önemli olan bütün günlerde bir şeyler karalamış.ölen ünlüleri bile tek tek yazıp bu sene yaprak dökümü var günlük bak bu da öldü iyi adamdı rahmetli diye eklemiş.hayatımın değiştiği bir dönemdeyim sanırım ben de yazmaya başlasam iyi olacak.