1. 2013-2014 kış sezonu itibariyle bana azap olmuştur, yıkım olmuştur, sefalet olmuştur.
ee, tanım yapmayı unuttum, kış aylarının vazgeçilmezi, monttan daha kalın bir tür giysi.
efendime söyliyim, yavaş yavaş elimdeki artık giymediğime ikimizin de emin olduğu ama bi türlü birbirimizden vazgeçemediğimiz, ilk görülüp alındığı günün aşkına dolapta yerini bi süredir koruyan ya da geçen kış boyu alternatiflerinin aksine sürekli giyilmiş, o kadar giyilmiş ki artık mide bulandırmış türleriyle ilişkilerimizi bu yıl, sonunda, bitirdik.
evet dedim, bu yıl şöyle güzel, iki farklı renk kaban alacağım, biri ziyah, zarif, klasik, şık bir model olsun, kahverengim yepyeni ve hala var, biri de daha spor, kapşonlu, tüylü müylü bişey olsun, onla giyilecek botlar, spor ayakkabılar da elimizde mevcut. hatta yılın oversize yılı olması itibariyle, bi' tane de renkli oversize kaban alabilirim düşüncesiyle, yaklaşık 2 haftadır, mağaza mağaza geziyorum. beymenden zaraya, machkadan yargıcıya bi çok yere baktım. canım sıkıldıkça internet sitelerinden de geziyorum, beğendiğim bir ya da iki tane ürün oluyorsa ya hiç bi yerde kalmamış, ya boyları çok uzun ya da internette gördüğüm gibi değiller. bi' de, metroda bi hanımefendi gördüm, allam cezasını vermesin, üzerinde oldukça güzel, zarif, kolları deri bi' siyah kaban vardı. onu gözüme kestirdiğimden beri hiç bişeyi beğenemez oldum. bu esnada annemi de çürüttüm kaban arayışında, kendi sinirlerimi de bozdum. geçen gün pembe bir kaban alayım dedim, kafamda öyle bi sıraya koymuşum ki, siyah kabanım olmadan onu almak bana riyakarlık, aptallık, ahlaksızlık gibi geldi. alamadım.
kabansızım, üstelik kahverengi kabanımı sovuklarda çok giydiğim için, kendisiyle ilişkimizde çatlaklar da oluştu. galiba ayrılacağız. her dizide kaban aramaktan gözüm çıktı ya, böyle moda sezonu olmaz olsun.