6.
dünden beri görüp görüp yazmaktan vazgeçtiğim bir başlıktı bu. çünkü kırıcı olmaktan, anlamsız ve çirkin tartışmaların içine çekilmekten çekindim. kalp kırmaktan da elbet. aslında gerçekler uğruna kalp kırmaktan çekinecek insan değilim ben. gerçek her zaman her türlü duygusallığın üzerinde yer alır benim için. fakültede öğrendiğim en kıymetli şeylerden biridir bu. gerçeğe ulaşmak için kendi doğrularınızın, kendi çevrenizin, kendi düşünce tarzınızın, kendi arkadaşlarınızın, kendi hassasiyetlerinizin arkasına sığınmaktan vazgeçerek hatta onlardan tamamen uzaklaşarak-uzaklaşabilerek bilimsel, toplumsal ve hatta faydalı şeyler sunabilirsiniz.
yukarıda yapılan yorumlar benim için korkunç, içinde ırksal ayrıştırmacılık, ötekileştirme, kendi korkuları üzerinden başka insanları yargılayıp özgürlük haklarına dil uzatma, böyle bir meseleyi kadın-erkek meselesi haline getirip şeriatı bu şekilde tartışmak üzgünüm ama bir mahalle kavgası veya kahvehane atışmasından ileri gitmiyor.
şimdi söylediklerim biraz ağır olacak ama gerçekten kızgınım!!! öncelikle kimin hangi sebeple başka birinin toplumda nasıl bulunmak istiyorsa bulunabilme, neyi giymek istiyorsa giyebilme gibi temel!! haklarına saldırma hakkı ve hatta haddi olabilir. ve bu şekilde davranarak kendi haklarını koruduğunu hatta o kadınların da haklarını koruduğunu zannedebilir şaşıyorum doğrusu. insanların kendilerini istedikleri gibi ifade etmek, istedikleri gibi yaşamak temel haklarındandır. sen nasıl mini etek giyiyorsan o da o şekilde giyinebilir şeklinde savunmayacağım bu durumu. insanlar istedikleri gibi hareket edip istedikleri gibi giyinebilirler, dinlerini istedikleri gibi yaşayıp, siyasetle istedikleri şeyi birleştirebilirler.
insanlar istedikleri gibi sokakta bikiniyle ve hatta yarı çıplak da dolaşabilirler, isterlerse de bir karton kutu içine girip sadece etrafı görebilecek şekilde gözlerine delikler açıp o şekilde de sokaklara çıkabilirler, kime ne, kim karışabilir, tasvip edip etmemek kimin haddine, sizler özgürlüğü başkalarının özgürlük alanlarına dil uzatma, yargılama, haklarında yorum yapabilme hakkı olarak mı görüyorsunuz. birisi sizin göbek dekoltenizin derecesi, taytınızın darlık derecesi hakkında yorumlar yapsa hoşunuza gider mi? o derecede dar olmaz ama biraz daha geniş olsa, o göbek dekoltesi az daha çok olsa diye sizin kıyafetiniz üstüne yorumlar yapma hakkını kendinde görse şöyle ağız dolusu bir küfür savurmak istemez misiniz?
diğer yandan bu durumu dini emirler vs. üzerine tartışmayı da mantıklı bulmuyorum. buradaki durum tamamen kişilerin özgürlük ve haklarına karşı saldırgan tutumlar içerinde olmak ve nefret suçudur.alenen bir ötekileştirme vardır, alenen kendisine yapılan haksızların arkasına sığınıp bunları mazeret olarak alıp o kişilerin özgürlüklerine saldırmayı kendinde hak görme yanılgısı vardır. diğer yandan kişiler dinleri için kapanıyor olsalar bile demokratik bir toplumun gereği olarak bizler onları dinleri üzerinden değil sadece demokratik haklar üzerine eleştirebiliriz. diğer yandan kişilerin dini inanış şekillerini, inançsızlıklarını, inançlarını ifade ediş ve bunun etrafında örgütleniş haklarını din üzerinden tartışmak olayı bilimselliğin dışına iterek, kapsayıcılık noktasını azaltacaktır. insanların dini istedikleri gibi algılayıp istedikleri gibi yaşayabilme hakları vardır buna da kimse karışamaz. ben sahip olduğum haklar gereğince ister müslüman olduğumu söyler popomun yarısını açıkta bırakan bir şortla dolaşırım, istersem müslüman olduğumu söyleyip hatta kendimce olup o dini farklı algılayıp farklı anlamdırıp herkesten farklı ritüellerle yaşayabilirim. ister taşa taparım ister soyunmak benim dini vecibem olur isterse de her yerimi örtmek, bunları yargılamak, bunlar üzerinde yorum yapmak, bunlardan hareketle benim hayatımı kısıtlamak kimsenin haddine de değildir aksine suçtur.(gizlinot: )tabi ki hukukun işlerliğinin olduğu bir ülkede yaşıyor olsaydık)
son olarak istedikleri gibi giyinebilme hakkı olan insanlara bu şekilde eleştiri ve yorum getirerek biz bu insanları kazanmış oluyor muyuz, ya da onları daha çok mu ötekileştiriyoruz? bu şekilde elitist, tepeden bakan demokrasi çizgilerinde bireyler ısrar ettikçe bu insanların siyasallaşmasını, hırçınlaşmasını, intikam duygularına bürünmesini garip mi buluyoruz. kendi kıyafeti bir sözlükte başlık olarak açılmış üstüne tartışılmış, genelleştirilmiş, yorum yapılmış ve eleştirilmiş olarak gören bir kadının ne yapmasını bekliyorsunuz ?? ben kıyafetine daha sıkı sıkıya sarılıp, hatta bunu siyasallaştırıp, hatta kendi toplumsal varlığını o basit kıyafet üzerine kurarak hayatını bu şekilde idame ettirmesini bekliyorum.
bu insanlar hakkındaki kişisel ve bilimsel olmayan yorumlarıma gelecek olursak, ben böyle bir kıyafeti tercih etmem, böyle bir kıyafeti tercih eden insanla yakınlık kurabileceğimi de zannetmem çünkü kendi kişisel özgürlük alanımda değer verdiğim şey dünyaya aynı pencereden bakabildiğim insanlarla paylaşımlar yapıp dostluk kurmaktır, bu kıyafeti taşıyan insanların inançları ve fikirleri oldukça ortadadır ve benim de seçim yapma hakkım vardır. diğer yandan kapalılık durumunu sosyolojik ve düşünsel anlamda kişilerin özgürlüğünü kısıtlayıcı bir etmen olarak görüyorum ama aynı zamanda kişilerin kendi hak ve özgürlüklerinden istedikleri şekilde ve oranda tasarruf edebilme hak ve özgürlüklerine de sonsuz saygı duyuyorum.
diğer yandan şeriat problemini cinsiyet üzerine temellendirmek toplum algısını kıran bir durumdur. unutmayın ki işçi ayaklanmalarının olduğu dönemde, politikacılar ve patronlar işçileri kadın erkek olarak ayrı politik çerçevelerde gizliden gizliye toparlayarak işçi-ezilen-emekçi (artık her ne derseniz) hareketine zarar vermiş onu parçalamayı başarmıştı.bu nedenle rosa luxemburg, emma goldmen gibi kadın figürleri bizi cinsiyetler hakkında aydınlatıp, feminizmi ayrıştırıcı bir çizgiden değil de devrimci bir çizgiden yürütmeyi başardılar. asıl acımasız olan şey ataerkil toplumun cinsiyetlere yüklediği onların özgürlüklerini kısıtlayan görev ve yükümlülüklerdir. bunlar erkek için de kadın için ezici birer faktördür, birini diğerinden daha az canı yanan, daha az ezilen yapmaz. şeriat durumunda da kadınlar kadar erkekler de bunun zorluklarını yaşayacak, bu korkunç atmosferden yara alacaklardır. acıları seninkiler mi daha büyük benimkiler mi gibi bir mantaliteyle karşılaştıramayız. artık acılarımızı yarıştırmaktan vazgeçelim!!!
not: tüm bunları hristiyan bir ailede doğmuş, ermeni bir türkiye vatandaşı olarak yazıyorum. müslümanlıkla alakam, türklük ve değerleri benim için birer yükümlülük değil, ne akp li olabilirim ne de müslüman ne de çarşaflı zaten. ama tüm bunlar benim o insanların özgürlüklerine dilimi uzatabileceğim anlamına gelmediği gibi onların haklarını savunma hakkını da elimden almaz.(gizlinot: )bu yazılanları okuduktan sonra akp li veya yobaz yaftaları almak an meselesi çünkü) ve herkesi kendi kişisel duygu ve durumlarından, dinlerinden, hassasiyetlerinden çıkarak, haklıyı haksızı bir kenara atarak,tarafsız ve bilimsel, hak, özgürlük ve demokrasi üçgeninde bu konuyu bir daha düşünmesini rica ediyorum, bizler o kapalı kadınlara laf edenler çok modern (gizlinot: )ahh modern ve modernizmin asıl anlamını bilse bir daha kullanır mı acaba ya neyse) çok demokratik, çok doğrucu, çok laik, çok yüksek seviyelerdeyiz ya o zaman kendilerini demokrasi ve insan hakları çerçevesinden olaylara bakmaya davet ediyorum.
(gizlinot: )bu girdiyi okuyan insan ileri derecede miyop oldu :d)
31 ağustos 2014 17:35
31 ağustos 2014 17:46