# koku

1. danimarkalı zarko ahlmann pavlov tarafından kurulmuş bir niş parfüm markası. başlığını süslü'de göremeyince açıkçası şaşırdım ama türkiye'de satılmadığını fark edince taşlar yerine oturdu. ben bu markayla almanya’da bir douglas mağazasında tanıştım. parfüm reyonunda gezinirken şişelerini gördüm ve “hmm, clean girl aesthetic’in parfüm hali olabilir mi?” dedim içimden. tasarımları aşırı sade, hatta iddiasız denebilir – bu yüzden ilk bakışta cezbetmiyorlar ama işin sırrı zaten o sadelikte gizli.

markanın en bilinen parfümü molecule 234.38 olsa da ben size “the muse”dan bahsetmek isterim. herkese hitap edeceğini düşünmüyorum, zira ilk sıkıldığında sizi direkt bir deterjan kokusu karşılıyor. evet, bildiğiniz deterjan. ama kötü anlamda değil. temizlik manyağıysanız, mis gibi çarşaf kokusunu vücudunuzda taşımak istiyorsanız, bu parfüm tam size göre. notalarında pamuk, beyaz misk ve beyaz meşe var – tam bir “beyazlar 60 derecede yıkandı” hissi.

ama bekleyin… işin güzel kısmı bu değil. o deterjan havası yavaşça teninizle karışıyor ve parfüm, klasik bir kokudan çıkıp sizinle bütünleşen bir aura haline geliyor. “senin tenin ama daha iyi versiyonu” dedikleri şey var ya, işte tam olarak o. başkaları kokuyu fark etmiyor belki ama siz orada olduğunu hissediyorsunuz – çıkınca yokluğu hissedilen parfümlerden. zaman geçtikçe hafifçe dalgalanıyor, sabit kalmıyor; bu da onu sıradanlıktan uzaklaştırıyor.

özellikle kıyafetlerde epey kalıcı olduğunu da not düşeyim. fiyat olarak ortalamanın üstünde ama niş parfüm dünyasında hem farklılık arayan hem de burnu çok yormayan bir şey isteyenler için çok iyi bir seçenek.

biraz farklı, biraz deneysel – ama kesinlikle zarif ve şık.

14. markayı sevsem de temiz içerik ürün diye aldığım ve pişman olduğum deodorant. Terlemeyi önleyici diye etiketinde yazsa da önlemeyi bırakın sürdüğünüz anda teninizde yapış yapış his bırakıyor.

3. maison francis kurkdjian markasının oryantal odunsu tarzda, 2015 senesinde üretilmiş parfümü.

öncelikle parfümün üst notlarında Bulgar gülü menekşe ve çilek; orta Notalarında Türk gülü -ki kendinin inanılmaz hissettiriyor- ve alt notalarında ise ud ağacı, vanilya, amber, benzoin ve karamel kullanılmış.  

koku ilk sıkımından son ana kadar benzer tonda ilerliyor yani katman katman açılıp dönüşen bir parfüm değil, stabil ilerliyor.

 muhteşem bir gül vanilya uyumu olan reçineli odunsu kokuları seven biri olarak bayıldığım bir parfüm.

yayılımı ve performansı muhteşem, kalıcılığı 12 saat civarı diyebilirim. ben genellikle cildimde sıkıntı olduğu için alerji yaptığı için kıyafetlerimin üzerine sıktım  kalıcılığı kumaşta da epey iyi. birkaç gündür deniyorum, Silajı da çok güzel, ilk birkaç saat boyunca bulunduğunuz odayı dolduracak cinsten.

bence sonbahar ve kışa uygun daha çok fakat ilkbaharda da yağmurlu havalarda kopmak istemeyeceğiniz için kullanılabilir bir koku. bununla birlikte çok sıcak günlerde asla tercih edebilecek bir koku değil.

performans çok yüksek fakat fiyatı gerçekten çok pahalı. bununla birlikte bence bütçenize uygun ise tolere edebilecekseniz kesinlikle değer bir parfüm fiyatına. ben kendim satın almadım, yaklaşık iki senedir aklımdaydı satın almak ve hep gözüm gidiyordu :') Beymen Sitesi'nde dolaşırken dönüp dolaşıp kendimi bu Parfümde buluyordum hatta. çok sevgili arkadaşım eski dostum bana bunu doğum günüm amacıyla satın almış çok şaşırdım ve sevindim, bayıla bayıla kullanıyorum ilk günden beri.

kokuda gerçekten bir Dalin teması var yani çok yumuşak çok sarmalayan bir koku. unisex olarak belirlenmiş ama bence kadına daha yakın, daha feminen bir koku olduğunu düşünüyorum.

kalıcılığı ve performansına kefilim, güllü vanilyalı sıcak kokuları, sarmalayan kokuları seviyorsanız  çok seversiniz bu kokuyu da.

sarmalayan bir pudralı hissiyat da veriyor bu parfüm, yani oryantal odunsu bir havası var evet ama pudra hissiyatı da var. 

ben çocukken babaannenimin mevlüte okumaya falan gidip dönüşte mevlüt'ten bana peçeteye sarıp getirdiği güllü lokum gibi kokuyor sanki.  böyle tozlu pudra şekerli bir güllü lokum kokusu... harika betimleme oldu yalnız.

şu an sabahtan bu yana sıkalı yaklaşık 12 saat oldu ve başımı hafif aşağı indirdiğim anda kıyafetimin kazağımın üstünden boyun kısmından burnuma o kadar güzel çalınıyor ki... normalde çoğu kokuyu sıktıktan sonra hissetmezsiniz ya, çevrenizdekiler hisseder burnunuz yorulur körelir çünkü. ama bu kokuda bir anlık hareketinizde gün içinde ara ara burnunuza çalınmaya devam ediyor rüzgar olup esiyor resmen. bayıldım. 

15. Bence ferah meyveli bir bahar parfümü. Kalıcı bir vücut misti gibi. Şekerli diyorlar bana öyle gelmedi ve  boğucu değil, temiz hissiyatı var. Gündüz vakti çabasız bir kombine iyi eşlik eder. 

67. Ben ki 10 yillik kullaniciyim, herkes koleksiyoner olmadan once bu parfumle bilirdi beni.

ama benden once de 2005 yilindan beri yani yaklasik 20 yildir parfum biliniyor, herkes de tahmin ediyor. 

66. edt si icin konusayim cok klas ve seksi bir koku. ayni anda uc koku sikmisim gibi hissettiriyor ve bu muthis bir his. bence bu kokuyu herkes tahmin edemez.

2282. jo malone scarlet poppy intense ve chloe love. ikisine de kokladığım an aşık oldum. çok, çok temiz kokuyorlar. gerçek birer clean girl parfümleri.

1. Zara'nın jo Malone ile yaptığı işbirliğine ait kokulardan biri. normalde zara bu şehir serisini birkaç yıl önce çıkarmıştı. bu yıl da birkaç parfümün elixir formunu çıkardılar. şişesi çok şık, kapağı mıknatıslı, atomizerı süper. kesinlikle zaradan alınmış gibi değil designer hatta niche parfüm hissiyatı veriyor. açılışı çok güçlü. ilk başta baharatlı bergamot çok baskın. oldukça maskülen bir açılışı var. açılıştan itibaren paçuli eşlik ediyor. gül kesinlikle baskın değil. gül çok çok daha derinlerde. zaranın sitesinde parfüm şöyle tanıtılmış: "Şakayık çiçeğinin kadifemsi şıklığını ve Kırmızı Misk'in derinliğini vurgulayan çiçeksi bir koku, sofistike ve ahenkli bir bileşimde bir araya geliyor."  ancak bu parfüm çiçeksi bir kokudan ziyade odunsu bir koku. fragnatica'ya baktığımda orda da bergamot, gül, şakayık ve Musk yazılmış. gül ve Musk yazıldığı için kör alış yaptım. ancak kesinlikle bu parfüm paçuli parfümü. kendi kutusunun üzerinde de bergamot, gül, vanilya, paçuli yazılmış. acaba formülü mü değiştirdiler diye düşünmeden edemedim. kör alış yapılacak bir parfüm değil. herkese hitap etmez. her yaş grubuna da hitap etmez. günlük kullanıma da uygun bir parfüm değil. patron parfümü bildiğin bu ya. kalıcılığı da yüksek, yayılımı da yüksek. 

296. açıkçası ben kalitelerinden memnunum, piyasadaki en iyi muadil parfüm üreten firma bence. tek memnun olmadığım şey artan fiyat. aslında aşırı zam yapan bir firma değiller, 1 yıldır fiyatlarının henüz yeni değiştiğini gördüm. ayda en az 1 adet 15 ml'lik parfüm bitirdiğimden gidip hep yeni bir tane alıyorum. açıkçası ben hep aynı parfümleri kullanmayı seven biri değilim, o yüzden hep farklı kokular alıyorum. şu ana dek de denediklerim arasından çok az sevebildiğim parfümler bulabildim. birkaç tane yorumlayayım pozitif olacak şekilde.

serge lutens un bois vanille: kullandığım en güzel vanilyalardan, çok bebeksi diyemeyeceğim, aksine aşırı seksi bir parfüm. içinde vanilyadan ziyade tonka daha baskın. bu nedenle parfüm %100 feminen değil, aynı zamanda maskülen.

byredo bal d'afrique: çok, çok sevdiğim bir koku. narenciye ve metaliğimsi kokular hakim. açıkçası bana nostaljik bir hava veriyor ama annem erkek parfümlerine benzediğini söylemişti. bana çocukluğumu hatırlatan notalar var içinde, çok safe hissettiren bir koku. %100 maskülen değil kesinlikle. defalarca kez alacağım bir koku.

ysl babycat: herkesin kesinlikle beğenmeyeceği fakat benim çok sevdiğim bir vanilya ama bu parfümde deri de çok hakim. ya çok seversiniz, ya da çok nefret edersiniz. öyle bir koku maalesef. %50 %50 maskülen feminen diyebilirim. her sıktığımda insanlar soruyor, çok seviyorum. yalnız bu muscent'te değil, koku mutfağında mevcut.

kayali yum pistachio gelato: antep fıstığı notasına aşık olduğum gibi mona'nın yarattığı bu kokuya da aşık oldum. çok tatlı, çok vanilyalı ve çok şeker. gurme parfüm sevenlerin göz bebeği olabilecek tatlılıkta bir parfüm. benim en en sevdiğim parfümlerden.

maison margiela by replica beach walk: yazı hatırlamak için bu parfümden sıkmak yeterli. yazın en çok kullandığım parfüm buydu kesinlikle ve o kadar güzel ki. güneş kremi kokusu ve okyanusun birleşmiş hali gibi. en en en sevdiğim yaz kokusu bu.

maison margiela by replica by the fireplace: herkesin sevmeyeceği yanık karanfilli, odunsu ve bol vanilyalı bir kış kokusu. gerçekten şöminenin yanındaymışsınız hissiyatı veriyor ama dediğim gibi herkes sevmez. fakat ben çok seviyorum.

prada paradoxe intense: ben haute couture parfümleri çok seven biri değilim fakat bu parfüm muscent'in ürettiği en iyi designer koku olabilir. birebir aynısı resmen. o kadar çok insan sordu ki sıktığımda. ve kalıcılığı çok çok iyi. kesinlikle şans verilmeli.

valentino born in roma donna: en sevdiğim ikinci designer parfümdür. harika bir yasemin ve vanilya kokusu. tam baharlık. sıktığınızda sizi çiçek bahçelerine sürükleyecek, silajı çok yüksek olan bir parfüm. ben bayılıyorum.

şimdilik aklıma gelenler bunlar, geldikçe yine yazarım muhakkak.

3. kalıcılığı ve yayılımı yüksek, meyveli, çok başarılı çalışılmış bir niche parfüm. 

bu parfümün en ilginç yanı kadınlar kullansa feminene, erkekler kullansa maskülene kayıyor olması bence. tam arada bir noktada, o nedenle çok güzel bir yerlere çekilebiliyor. kıyafette yıkandıktan sonra bile kokusunu biraz aldım, elbette çok değil fakat tende saatlerce, saçta ve kıyafette de yıkanana kadar kalıyor kokusu. 

yukarıda girdide görmesem kutunun dibine sıkışmış olan seyehat kapağından habersizdim :) bu arada benim parfümümün kapağı şişeye tam oturmuyor, seyehat kapağı da çok iyi oturuyor zor çıkarılıyor. 

biterse yenisini alırım