1. Gunluk makyaj gorselineeee bayildim. Inanilmaz dogal durmus. Ozelliklede kirpikleri; cok dogal ve guzel bir sekilde hacimli duruyor. Abarttim demis ama bence gayet hos, sade ve kendine yakisan bir makyaj olmus. Umarim daha cok gorseliyle karsilasirim.
- süslü
- moda alışveriş
- kuaför & güzellik merkezi
- sağlık
- spor
- gönül işleri
- aile arkadaş ilişkileri
- cinsellik
- eğitim & kariyer
- seyahat
- pet
- sanat
- bürokrasi
- diğer
- girdiler (5)
- medya (0)
cinsiyet: | kadın |
ten rengi: | buğday tenli |
göz rengi: | koyu kahverengi |
yaş: | 33 |
cilt alt tonu: | warm |
saç rengi: | koyu kestane |
2. çok güzel bi kalbi olan süslüdür. kendime o kadar yakın hissediyorum ki onu. sadece sözlükte msjlaştığımız halde saatlerce dertleştik telefonda..(gizlinot: malum olaylarımı biliyorsunuz ) ben ağladım o fikir verdi, akıl verdi. bunu yapmak zorunda değildi. içimi döktükçe rahatladım sayesinde. rahat uyudum. o kadar iyi kalpli birisi ki. iyi niyeti hemen anlaşılıyor konuşunca.. dilerim kalbinden geçenler gerçek olur. dilerim hiç üzülmez. ailesiyle sağlıklı ve mutlu bir sürü yılları olsun.
göz rengi: | siyah |
3. sohbetimiz olmamasına rağmen sözlüğe giremediğim süre zarfında ara ara aklıma düşen yazar. bir süredir buralarda yazmıyormuş da. umarım ne olursa olsun tüm zorlukların üstesinden hakkıyla gelebilmektedir.
cinsiyet: | kadın |
ten rengi: | beyaz tenli |
cilt tipi: | karma |
göz rengi: | koyu kahverengi |
saç kalınlığı: | kalın telli |
kepekli saç: | hayır |
yaş: | 36 |
cilt alt tonu: | warm |
alerjik cilt: | hayır |
saç rengi: | koyu kestane |
saç tipi: | kuru |
4. Akışta görünce hakkında bir iki kelam etmek istediğim yazar.
Benim "weight loss buddy"m olacaktı fakat sözlükte uzun zamandır görünmüyor.
Çok az muhabbet etmiş olmamıza rağmen sıcacık bir elektrik almıştım kendisinden. İnşallah çok iyidir, mutludur ve en kısa zamanda döner, dualarım onunla <3
cinsiyet: | kadın |
cilt alt tonu: | warm |
saç rengi: | kestane |
ten rengi: | buğday tenli |
göz rengi: | koyu kahverengi |
5. purification (saflaştırma) and purgation (tasfiye) of the emotion olarak tanımlanabilir katharsis. yani "ağla ağla açılırsın" halk arasındaki tabirle.
şimdi efendim, canınızı sıkan bir durum var ise ve bunu bastırıyorsanız bu sağlığa zararlı. hep derim, "içinde kalıp kanser olacağına dışına çıksın konser olsun". işte içine içine attığın o olaylar var ya anacım, onlar gün yüzüne çıktığında kendini tutamayıp ağlamaya başlıyorsun ya hani. hah işte o katharsis.
yalnız burada ufak bir durum var. bu duygu boşalmasını olay anında yaşayamazsınız. yani şey, bastırılıp sonradan ortaya çıkmış olması lazım. o kadar bastırırsınız ki, o kadar bilinçaltına itersiniz ki bu durumu... dışarı çıkarken yırtar. işte ağlama bu yüzden (değil de, öyleymiş gibi yapıyorum şu an. gönlünüzü alacağım az sonra).
misal, çocukluk çağında tacize uğramışsındır büyük biri tarafından. hem de aile eşrafından, yakından yamacından birinden. ne kadar büyük bir travma değil mi. hah işte bunu kimseye anlatamazsın, bastırırsın bastırırsın taa korteksin dibine, hatta (gbkz: medulla oblongata)ya, elinde olsa (gbkz: cauda equina)ya kadar gömersin (sallıyorum, takılmayın. beyni yandan düşünün, korteks beynin en üst kısmı. medulla oblongata ise beyincik. kafamızın arkasında bulunur. cauda equina ise omuriliğin bittiği yer. belimizde falan. hani gömebilsek oraya kadar derine gömeriz, magmaya indiririz anlamında). üstünden 20 yıl geçer, evleneceksindir, söz olur konu gelir anlatmak zorunda kalırsın. anlatırsın ama ne anlatmak... bir yandan ağlayıp bir yandan sinirden kudurup bir yandan öfkeden delirirsin. anlatırsın da anlatırsın. bütün o bastırılmış enerji açığa çıkar, salınır, üstünden öküz kalkmışa dönersin. sonra yürüyecek gücü bulamazsın kendinde. sevdicek kucağında taşır (hehe). katharsis bu işte.
bir örnek daha verelim ki pekişsin. ebeveynlerin ölmesi de güzel bir örnek olabilir. baba vakitsiz ölür, genç yaşta evin en büyük erkeği olarak dımdızlak ortada kalıverirsin. sorumluluk artar, hatta altında ezilirsin. babanın ölümüne üzülemezsin bile. sorumluluklarını düşünürsün, küçük kardeşini düşünürsün, anneni düşünürsün. bütün üzüntünü gömersin içine. baban ölmüştür, daha birlikte bir futbol maçına gidemeden, ilk aşk acını anlatamadan, ilk kavganda kaşın patladığında 2 tokat da babandan yiyip üstüne pansuman yiyemeden, sana tavuk döner kendine peynirli poğaça alıp parka götüremeden göçmüştür bu dünyadan. halbuki daha büyüyecektin, üniversiteye gidecektin, gururlandıracaktın babanı. evlenecektin. çocuğun olacaktı. "torunum oldu lan, çükünü duvara asarım ben bunun" diyecekti. dede olacaktı. sen 10 yaşındayken göçtü bu dünyadan, sen de kış günü açıkta kalmış çingene totosu gibi ortada kaldın bir anan bir kardeşinle he mi? aha öyle bir durumda üzülemezsin. üzülemiyorsun. içine atıyorsun herşeyi. sanki yüzyıllardır ölüydü, sanki annen partenogenezle doğurdu seni gibi davranıyorsun. yaşayamadığın bütün o güzel hayallere üzülmeyi bir kenara bırak, düşünmek bile aklına gelmiyor. ta ki tetiklenene kadar. belki psikiyatr tetikler, belki bir sevgili, belki ev arkadaşının babasının ölümü, belki patronun...
işte o an gelince ya oturur ağlarsın. gözlerin kuruyana kadar ağlarsın hem de. ya da 7 milyar insanı yan yana dizsek hepsini yumruklayacak kadar öfkeden yanarsın. sonunda da yorgunluktan hareket edecek gücün kalmaz.
işte katharsis budur.
"There's no "one size fits all" definition of "catharsis", therefore this does not allow a clear definition of its use in therapeutic terms." (link: http://primal-page.com/cathar.htm demiş) powell. belki de yukarıda uzun uzadıya anlattığım herşey palavradır. belki de değildir. kim bilir.