yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (53)
    • medya (1)

    1. madem biz kadınlar bile bu kelimeyi hakaret olarak kullanmaya başladık, bir tarihçesine bakmak lazım.

    daha öncesi var mı, bilmiyorum ancak kezban kelimesinin ilk "hakaret" anlamında kullanışı, ekşi sözlük yazarlarından author sayesinde oldu. author, cem şancı'nın sözlükte kullandığı kibirli bir karakterdi. yazılarında seksist bir ton kullanırdı dikkat çekmek ve okunmak için. ancak esas niyeti, toplumun saçma geleneklerini kırmak ve bir tür uyanış sağlamaktı, özellikle sekse bakış açısında. sorunu yaratanların kadınlar olduğuna inanıyor ve çözümün de kadınlar tarafından başlayacağına inanıyordu, ancak yaklaşımının hatalı olmasa da eksik olduğunu düşünüyorum.

    kezban, cem şancı'nın kullandığı açıdan şu anlama geliyordu: (dikkat, sert tanım geliyor)

    öncelikle köylü kızı.

    kendisini geliştirmemiş, özgüvensiz, yetersiz, kendisine öğretilen kulaktan duyma bilgilerin doğruluğunu sorgulama ihtiyacı duymamış olan,

    seksi ayıp gören, erkekleri seks ile cezalandırıp ödüllendiren, seksi istediğini elde etmekte kullanan,

    pozitif cinsiyet ayrımcılığının hakkı olduğunu düşünen,

    fiziksel görünüşünü maddi manevi çıkar elde etmekte kullanan,

    fiziksel güzelliğinin yeterli olduğunu düşünen ve kendisini yetiştirmeyi gereksiz bulan, boş, şımarık xx cinsiyet kromozomu sahibi kişi.

    sonra bu tanım kontrolden çıktı ve diğer erkekler ile erkeklere yaranmayı seven kadınlar tarafından (bu tanıma uysa da uymasa da) her dişi kişi için bu kelime kullanılmaya başlandı.

    "kezbana bak ya, benimle sevişmeyi reddetti."

    "kezban bu olm, babetle sokağa çıkmış."

    "şu kezbanı gördün mü, saçlarını platine boyamış."

    "kezban mısın kızım ya, sabahtan beri car car konuşuyorsun."

    gibi... hatta bu kelimenin aşağılama olarak kullanılmasını engellemeye çalıştığı için, lafının sonuna "kezbanım ben evet" diye ekleme yapan kadınlar bile oldu.

    bir ara kezban hunter diye bir blog sitesi vardı, -di'li geçmiş zamanla konuşuyorum zira mizojinist bir yapıya bürünmeden evvel cidden "kezban" tanımına uygun paylaşımlar yapıyordu. (link: http://kezbanhunter.blogspot.com.tr/2012/06/yabana-gitsin-istemiyorum.html bunun gibi)

    siteyi kurcalarsanız, buna benzer bir sürü örnekle karşılaşabilirsiniz. (link: http://kezbanhunter.blogspot.com.tr/2012/05/kendm-qibi-super-bisey-istiyorum.html kibirli), şımarık, (link: http://kezbanhunter.blogspot.com.tr/2012/05/goren-ask-oluyor.html kendini paha biçilmez sanan), tapılmak isteyen, kendini düzgün ifade etmek bir yana daha türkçe konuşup yazamayan, içi boş, hiç kitap okumamakla övünen kadınların kendilerini resmen "pazarladıklarını" göreceksiniz. "(link: http://kezbanhunter.blogspot.com.tr/2012/05/teminat-olarak-araba-istiyorum.html teminat olarak araba isterim)" diyenden, "zenginsen aşık olurum" diyene...

    evet, erkekleri bir dönem gerçekten parmağında döndürdü kadın milleti ve cinsel açlık sebebiyle deliye dönen erkekler de bunu destekleyecek tavırlar sergilediler. bir noktadan sonra, ip koptu. cem şancı'nın "uyanın ve bir fındık peşinde onurunuzu ayaklar altına almayın erkekler" içerikli yazılarıyla, artık kadınları ezme dönemi başladı. ve olur olmaz her kadına "kezban" denmeye başlandı.

    90'lı yıllarda platonik aşk şarkıları yazan şarkıcılar, bireyselleşmenin yükselişe geçtiği milenyumda sizce niye "elimi sallasam ellisi" tarzı şarkılar yazmaya başladılar? iki cinsiyet de "sana muhtaç değilim" dedikleri tavırlara girdi, aşk bir savaşa dönüştü. kim daha fazla acı çekerse onun kaybettiği, kim daha çabuk aşk acısını atlatırsa onun kazandığı... kadınlara öğretilen "kendini ağırdan sat" idi ve kadınlar bunu abarttılar; erkekler ise yıllar sonra pes etti ve uzanamadığı ciğere "bu kadar da sürünmemek lazım bir kadın uğruna" dedi.

    oysa başında her şey çok iyi niyetliydi. ya da ben öyle görmek istiyorum. bekareti yüceltmeyen, bir erkekle seviştiğinde kendisini kullanıp kenara atılmış mendil gibi görmeyen, sevmekten ve sevişmekten zevk alan, yaptığı hataların arkasında duran, cinsel açıdan özgür kadınları hedefliyordu belki cem şancı. ama bu devrimi yaparken, tüm yükü kadının omzuna attı ve erkekleri aynı şekilde eleştirmedi. bakire olmadığı için öldürülen, nikah masasında terk edilen, aşağılanan, bekareti kendini koruma mekanizması olarak kullanan kadınları görmezden geldi ve kadını bir zardan ibaret gibi gören, "her sevgilim versin, karım bakire olsun" ikiyüzlülüğünü yaşayan erkekleri de aynı acımasız tonda kınamadı.

    sonra, bu mesajı anlayamayanlar yüzünden, kezban kelimesi üzerimize bir kene gibi yapıştı.

    24 şubat 2014 21:41

    2. bir kız olarak benim de çoğu kıza yakıştırdığım sıfat. ama kimse onları eziyorlar vs. demesin tüm kezban arkadaşlarımın sevgilisi var. peki, neden bu sıfatı kullanıyorum? tek okuduğu kitap pucca, grinin elli tonu tarzı kitaplar olan, izlediği aşk dizilerini-filmlerini aylarca anlatan, sevgilisi olunca kendini diğer kızlardan üstün hisseden, aşığım aşığım diye gezip iki günde bir başkasından bahseden kızlar benim gözümde kezbandır arkadaş ve evet hepsinin de oldukça düzgün sayılabilecek sevgilileri vardır. uzun lafın kısası beğenmiyorsanız niye çıkıyorsunuz oğlummmm dediğim kızlar.

    edit: pucca okuyan sözlükçüler fena alındı sözlük, ben okumasınlar demedim hobi olarak gene okusunlar ama yanımda anlatmasınlar :(.

    6 nisan 2014 22:57 7 nisan 2014 15:59

    3. erkeklerin yarattığı, kadınları aşağılamak için kullanılan, çirkin tanım. sevmiyorum. sevmeyeceğim.

    7 nisan 2014 08:48


    4. valla hemcinslerim alınmasın darılmasın ama cidden bazı kadınlara cuk oturuyor bu laf. o yüzden ah erkekler niye böyle dedi ay ne ayıp diyemeyeceğim..

    17 nisan 2014 22:40 17 nisan 2014 22:45

    5. Herkesin kendine söylenmediği sürece pek bir eğlenceli ve komik bulduğu laf. Çünkü bu lafın yakıştırıldığı insanlara bakarak kendimizi onlardan ayırıyoruz, pek entel, farklı ve 'kafa' hatun olduğumuz için rahatlıyoruz. Çok adil olmak için kadınları suçluyoruz, sanki bu kadar çifte standartların içinde yüzerken eşit derecek eleştirilmek mümkünmüş gibi. Göbekli adamlar 50 kilo ve üzeri kadınların taytını eleştirince hararetle destekliyoruz. Sırtından bile kıl fışkıran adam kadının kolunda 3 tane sarı kıl görünce delleniyor, biz de katılıyoruz. Dolabında ekoseli gömlek + kot pantolon dışında bir şey bulunmayan adam gelip çıtçıtlı body giyenleri aşağılıyor, biz de sırf kezo etiketini üstümüzden atmak uğruna belimizin donmasını, hasta olmayı seve seve göze alıyoruz. İlişkilerde saçmalanmasına gelince, hiçbirimiz refah düzeyi yüksek İsveç vatandaşı değiliz. Ama bir kadın tipi oluştuysa toplumun onu nasıl bu hale getirdiğine kafa yormak yerine hemcinslerimizi suçlayıveririz kolay yoldan. Bu adil olmak değil, hele pozitif ayrımcılığa dur demek falan hiç değil; çifte standartları desteklemek. Toplumun yargılarından ortaya çıkmış stereotipe dikkat çekmek için kadınların nasıl hemcinslerinin arkasında durmadığından bahsetmeyeceğim ama. Ataerkil sistemde bize bu öğretildi diye tek bir cinsi suçlayacak değilim.

    23 mayıs 2014 14:52 23 mayıs 2014 15:22

    6. anlamını 'karanlık' olarak bildiğim isim. çocukluğumdan beri mesafeli olduğum bir isim olmakla birlikte son yıllarda kullanımının artmasıyla iyice soğudum bir isim haline gelmiştir. bu soğumam kullanılan kişilerden kaynaklanmamakta; bir adın hakaret olarak kullanılması olayına karşı. ilk hangi beynin aklına geldi de bunu kullandı bilemiyorum fakat birçok insanın-kimlikte sahip olduğu, sizin yakıştırmanızla olanı kesinlikle kastetmiyorum- sahibi olduğu bir isimle bir hakaret üretebilmek o ismi taşıyanlar için ne kadar sağlıklı olur bilemiyorum. hakaret olarak kullanılırken iki kere düşünmek gerektiğini düşünmekteyim.

    20 temmuz 2014 04:48

    7. ablam derdi bana hep. ne yapayım bazı şeyleri ondan sonra gördüm giyindim diye şaşırıp kalmam gayet normal. dünyaya ondan 3 yıl sonra geldim. çok sonra makyaj yaptım. genelde filmlerdeki kezban tipi böyledir ya. zavallı hülya koçyiğit birden bilmediği dünyaya atılır. saçını hep annesi kesmiştir .(bazıları keşke annem sağ olsaydı da kesseydi diyebilecek durumda). yeni dünyada kuaför vardır. hiç gitmemiştir. insanlar tepeden bakar. alay eder. hayatında ilk kez uçağa binecektir yine alay edilir. çünki alay edenler uçak yapmıştır. hiçbirşey yapmadan çok şey yapmış gözüküp beğenmeyenleri gazzeye götürmek istiyorum. gazzedekileri de buraya aldırmak istiyorum. çünki çok boş alan açılacak.

    21 temmuz 2014 18:25


    8. erkelerin bir kızı küçümsemek için kullandığı tabir.

    bunu bayanların yapması da ayrı bir saçmalık.

    bir kız kaşını bıyığını almıyorsa küçümsemek, kiloluysa küçümsemek, güzel giymemişse küçümsemek hatta yüzü güzel değilse bile! küçümsemek çok normal olduğu için! herkes canı istediğine söylediği tabir.

    16 eylül 2014 08:30

    9. Az önce bir yazarın girdisinde okuduğum ve şaşkınlık içerisinde kalmama sebep olan kelime. Dış görünüşü, giyimi için bile bir insana Kezban yakıştırması yapmak yeterince sığken, fikirleri ve tercihleri için böyle bir sözü kullanmak nasıl olabilir anlam veremedim.

    sakin olmakta fayda var, bence.

    18 eylül 2014 15:21

    10. kullanmak istemesem de bazen ağzımdan kaçıyor. şu an aradım ama bulamadım; umut sarıkaya'nın bir karikatüründe dönercide çirkeflik yapan bir kız vardı, hah işte o tipleri görünce daha kibar bir tabir bulamıyorum.

    girdiği mağaza gratis, aldığı şey törpü ama kendisi "bi osurdum, dünya oluştu" havalarında.

    18 eylül 2014 16:04 18 eylül 2014 16:05

    ilginizi çekebilecek benzer başlıklar