3.
yıllarca yemeyip salaklık yaptığım muhteşem bir lezzet. keşkek demişken anlatmazsam olmaz. bilenler vardır belki aydın'ın karacasu ilçesinde dedebağ hayrı diye çok uzun yıllardır yapılan bir hayır var. işte olur da yolunuz bir gün oraya düşerse mutlaka gidip bir de orada keşkek yiyiniz. tadı, kıvamı her şeyiyle keşkek nasıl olur, nerede yenir sorularının cevabıdır benim için. hatta isterseniz üstüne acı biber ve tereyağ gezdirerek de yiyebilirsiniz.
annem yıllarca birçok yerde yediği keşkeği beğenmez, bizim oradaki keşkek bambaşka der dururdu. ben de bir tek sizin orada yapılıyor, bir karacasulular biliyor sanki diye dalga geçerdim. yedikten sonra anladım ki, annem sahiden haklıymış. öğrendiğim kadarıyla içine kuzu eti kokmasın diye keçi eti konularak yapılıyormuş burada. hayır olduğu için kazanlarda yapılıyor ve hazırlık günler öncesinden başlıyor. birkaç gün boyunca dövülen keşkek, buğdayla etin bu denli uyum içinde oluşu, ağza ne bir et parçası, ne başka bir şeyin gelmiyor ve lif lif oluşuyla beni de müdavimi yaptı. karacasulu zenginler, bölgenin ileri gelenleri tarafından onların desteğiyle yapılarak yaşatılan bir gelenek bu dedebağ dedesi hayrı.
burada da görüyorum bazen buğdayı ıslatıp onu ayrıca dövüp üstüne eti olduğu gibi koyarak keşkek diye sunanları. o keşkek değil yalnız. yani o keşkekse, bizim yediğimiz çok başka bir şeydi. keşkek, etle buğdayın birlikte dövülerek harmanlanmış şekliyle sunulan zahmetli özel bir yemek çünkü. boşuna köylerde düğün yemeği denmiyor. hatta bazı yörelerde tavuk etiyle de yapılıyor keşkek ama, esası kırmızı etle yapılan orijinal tarif. yöresine göre kullanılan etin, dana eti ya da buradaki gibi keçi eti diye farklılık gösterdiği bir yemek.
neyse bu hayırda, sirkeyle tatlandırılmış özel bir turşu ve yine öncesinde keşkekle ekmek yenir mi dediğim(gizlinot: sabah aç karnına gidince yeniyormuş )(gizlinot: evet burada usul kahvaltı yapmadan gidip keşkek yemek )(gizlinot: öğlen yemek saatinde gideyim derseniz avucunuzu yalayabilirsiniz çünkü malum tüketim toplumu millet yoğurt kovalarıyla almış dönüyordu biz giderken gözlerim pörtledi resmen )(gizlinot: biz de sabah 8 gibi gittik bu arada gerisini siz düşünün )bir de ekmek dağıtılıyor. hepsi içinde ayrı ayrı sıraya giriliyor bu arada onu da söyleyeyim. sıradan turşu ve ekmek almak neyse de, keşkek için epey bir bekleniyor tabii. tam sıra size gelince, aradan sen du gızım dolduruve bakam diyen bir amcanın uzattığı kapla ama sıra bende demenize kalmadan amca bir anda yok olmuş olabiliyor. bu tip manzaralara alışık olmakta yarar var. bir iki oldu başlarım bu işe derken, bu sefer yine aradan girmek isteyen bir başkasını duruve sende durduğun yerde diye çıkıştığımı dahi bilirim. beni sen mecbur ettin amca artık gözüm açıldı yani. (gizlinot: swh).
kaç kazan yapılıyor görmedim bilmiyorum ama, giderken siz de yanınızda ekstra bir kap götürüp, oradan alıp eve getirmek de mümkün. 3 günlük yemeğini alıp da gelenler kadar olmasa da tabii. neyse yenilip içildikten sonra dedeye dualar ediliyor derken böylece bitiyor hayır. hayrın yapıldığı yere gitmek biraz zahmetli çünkü orman yolu kullanılarak gidiliyor, yani biz yayladan öyle yürüyerek gittik. aydın ve çevre illerden gelen olduğu kadar, bilen biliyor diyerek yurtdışından bile gelenler vardı. acayip kalabalıktı bizim gittiğimiz yıl ve her geçen yıl daha da artıyor bu kalabalık. arabayla bir yere kadar gidiliyor, bir yerden sonra toprak yol malum arabadan inip yürümek gerek. buna rağmen o daracık patika yola bile tozu dumana katarak arabayla çıkmak isteyenler olabiliyor o yüzden yürürken dikkat etmek gerek. dağlık yolda benim gibi doğa yürüyüşü yapmayı sevenlerdenseniz tam sizlik. kıvrımları takip ederek eve kadar yürümüştük biz, hatta ben yolu biraz uzattım ama olsun mis gibi temiz hava almak için bence değer :)
son olarak hayır, her yıl ağustos ayının son pazarı yapılıyor dedikten sonra, hayra gidenler arasında babadan karacasulu olan fatih portakal da var diye keşkekten buralara değin uzanan girdimi sonlandırayım.