kozmetik markalarının anlam verilemeyen stratejileri

1. Örnek vermek gerekirse, stoklarını yenilemeye zahmet bile etmeyen NYX'in bilimum youtuber'ları Amerika'ya festival götürmesi. Ne alaka dedirtiyor gerçekten. Ya da Make Up For Ever'ın yine Duygu ve kankalarını Koç Yalı'ya göndermesi. Yani uçak biletleriydi, otelleriydi, festival biletleriydi vs. bu kadar mı Kazan-Kazan durumu var ortada?

2. tester ürünleri çok alışveriş yapana vermek gibi saçma politika üretmeleri olur kanımca. isteyince de sanki canını istemişsin, aşağılık bir teklifte bulunmuşsun gibi biz tester vermiyoruz hanfendi demeleri...

vloggerlara ver eyvallah da ben ünlü bir kozmetik markası olsam ve fiyatım yaklaşık mid end olsa gider geleceğin beni alabilecek gençlerine yatırım yapar üniversitelerde tanıtım stantları kurarım.

sevilen ürünleri kaldırmaları. kaldırma sebebini açıkla canımı ye. noldu bir testten mi geçemedi, kar payımı düşük geldi. yeterki beni cevapsız bırakma aşkısı

3. en beğenilen ve performansı yüksek ürünleri koleksiyon ürünü adı altında piyasaya sunmaları. Sonra bir daha bulma imkanım olmayan bir ürün koleksiyonda çıksa ne olur ki, tüketici nasılsa o ürüne bir daha erişemeyecek. Aynı şekilde Ani bir kararla çok tutulmuş, sevilen ürünlerini piyasadan çekip, onun çok daha altında performans gösteren yeni bir ürünü tüketicinin satın almasını beklemeleri de çok saçma tabii. sen daha iyisini zaten önceden yapmışsın, satın alan kitleye daha düşük performanslı ürünü sunmak ve onu satmak için yeniden gösterilen çaba niye diye düşünüyor insan.

renk skalası konusunda yetersiz ürünleri olması. fondöten ve kapatıcıda çok görüyoruz bunu mesela bir türlü ara tonlarda ürün üretmemeleri.

Bir de birçok firmanın seyahat boy ürün kavramına hala gereken önemi vermemesi. evladiyelik ürün üretmek, kozmetik söz konusu olduğunda marifet değil ki. önemli olan belli bir süre içinde ihtiyacı en iyi şekilde karşılayacak boyutta olması biraz da.bitmek bilmeyen bir türlü dibi görünmeyecek far paletleri, kullan kullan yıllarca bitmeyecek, bronzer ya da aydınlatıcılar da aynı şekilde. Alırken gramajı yüksek ürünler, fiyatını hak ediyor belki diyoruz ama, bir süre sonra toz ürünlerin taşlaşması, üzerini kazıyarak kullanmak durumunda kalmak eski performansı göstermemesine de neden oluyor bir yerde. fiyat-performans ilişkisi burada zedeleniyor bunu da göz ardı etmemek gerekiyor aslında.

çok iyi etkiye sahip ürünlerin ambalaj konusundaki çuvallaması var bir de. fiyatı hayli yüksek bir göz kremini kullanırken pompalı bir ambalaj ya da en azından tüpte olmasını bekliyoruz genellikle. elimizi her seferinde kavanoza daldırmak da hoş olmuyor. bunu düşünmeden, steril şartları göz önünde bulundurarak ambalaj tasarımı yapmamaları da yine anlam verilemeyen bir durum oluyor tüketici açısından.

Ve tabii ki tester politikası, bu kanayan bir yara adeta. Gittiğim bir mağazada yeterli tester olmadığı gibi, o an için sample ürün de yoksa ellerinde peki öyle bir durumda nasıl ürün satmayı düşünüyor bu firmalar o da ayrı bir merak konusu.

4. tester vermeyi bir lütuf olarak saymaları. e ben denemediğim şeyi nasıl alayım sevgili kozmetik markaları.

5. sayın kozmetik markaları ; youtuberlara ve bloger lara kutu kutu tanıtım ürünü gönderiyorsunuz ama onları para ile alan ben ve benim gibi müşteriniz değil mi? Tamam yolla, tanıt kendini ama bana bi ürünü ücretsiz vermeyi bırak tester bile vermiyosun hele ki ten ürünleri renk vs seçiminde çok zorlanıyorum. yani ayda yılda bizlere de güzel ürünlerinden bi tane hediye etseniz ne bileyim fazla indirim yapsanız biz de mutlu olsak denesek önersek.. unutmayın ki bizlerin de çevresi ve sosyal hesapları var. öneri de yapıyoruz bi markayı birleşip boykot da ediyoruz.

6. İndirim zamanı. normalde 50 lira olan ürünü 70 lira yapıp %50 ile 35 liraya satıyor olmaları! (Bazı kozmetik mağazaları; sizi kınıyorum)

7. Müşteri hizmetlerine gereken önemi vermemeleri. Ürünle ilgili herhangi bir soru soracak olsanız, standart bir cevapla sizi geçiştirmeleri. Asla şeffaf olmamaları. Özellikle de online alışveriş imkanı sunan markalardan/firmalardan bahsediyorum, tamam uzaktan uzağa her türlü bilgiyi doğru şekilde sunmak mümkün değil ama yine de insan herhangi bir bilgi vermeyen, kalıp cümlelerin dışında bir cevap almak istiyor.

Tabii bir de sizi komple görmezden gelen, sorulara cevap vermeyi geçtim sanki uzay boşluğuna seslenmişsiniz gibi sessiz ve karanlık olanları da var, allah onları bildiği gibi yapsın.