kuaförde yapılan makyaj

601. Özellikle küçük şehirlerde, küçük mahallelerde olan kuaförlerde yapılan makyajlar meşhurdur. Genelde makyajları yapanlar en çok makyaj malzemesine sahip olan kişilerdir ve bu kişilerin müşteriye özgü makyaj yapması gerekmez kalbinden geleni yapsa yeterli olur. En büyük sanat eserleri dağıtılmamış far ve tokat yenmiş gibi duran allıktır. Bu kişileri özellikle gelinlerden uzak tutmak gerekir çünkü hayatları boyunca o fotoğraflara bakıp hüzünlenebilirler.

602. Lise mezuniyet balosu için kızlarla beraber bir kuaföre gittik. Mavi far, zaten seyrek olan kaşlarımın daha da incelmesi sonucu o gün tövbe ettiğim eylemdir. Saçımı, makyajımı özel günlerimde kendim yapıyorum. Elim yatkın, elimdeki malzemeler de kaliteli ve düzenli temizliklerini sağlıyorum. Sadece ben kullanıyorum ürünleri. Kuaförde makyaj malzemeleri pek çok kişiye kullanılıyor. Ne sıklıkta o ürünler temizleniyor? Makyaj yaptırılacaksa da kişinin kendi malzemeleriyle yaptırması daha makul. 

603. rabbim esirgesin denecek olaydır. lise mezuniyetimde bulaştım bu işe ilk ve son oldu. bir iki malzemem eksikti çok sık da kullandığım şeyler olmadıkları için almak yerine başkasına yaptırayım dedim. tuğlaların arasında yuvarlanmışım gibi tupturuncu bir suratla çıktım . eve gelip makyajımı komple yapabileceğim sürenin 2 katı sürede suratımı topladım ajsjahah. kızlar şaka yapmıyorum kirpiğimin ucundan 3 lü kirpik takmıştı. neyse demem o ki sizi ve zevkinizi en iyi siz tanırsınız şayet çok güvendiğiniz biri değilse özel günleri riske atmaya değmez.

604. Ablamın düğününde yaptırmıştım. Avril lavigne tarzı siyah göz makyajı, bazsız uygulanan ten ürünleri ve sapsarı fondötenle sarı un kurabiyesi gibiydim ve yaşımla asla alakası olmayan mosmor likit ruj ve enseye topuzla 15 yaş daha atlayarak tam bir sünnet annesi olmuştum. O günden sonra ablamın yardımıyla yaşıma uygun makyaj ürünleri araştırmasına giriştik ve burayla tanıştıktan sonra öğrendiğim ufak tekniklerle kendi tarzıma uygun güzel makyajlar ortaya çıkarabiliyorum.

605. çok yakın zamanda bir düğün nedeniyle yaptırdığım makyajdır. ama nasıl yaptırdım?

başlamadan önce şunu da belirteyim, gidilen kuaför sözde şehrin en iyi kuaförü. ben kendi makyaj malzemelerimi yanıma alıp gittim. nitekim iyi ki de öyle yapmışım, sen şehrin sözde en iyi kuaförüsün ama rimel olarak beaulis markasının rimelini kullanıyorsun. ben burada markayı kötülemiyorum kesinlikle ama daha dayanıklı ve kaliteli bir maskara görmek isterdim. nitekim o maskarayı kullandığı herkesin düğün sonunda maskarası çok kötü bir şekilde akmıştı.

hanımefendi benim kendi makyaj malzemelerimi getirmeme bozuk attı. açık açık ben başkalarında kullandığınız şeyleri bende kullanmanızı istemiyorum dedim. bana özellikle kendi fondötenlerini kullanmak istedi, neden dedim, elindeki fondöten çok kapatıcıymış. kullandığı fondöten şişede değil, pudra kutusu gibi bir kutunun içinden süngere alarak uyguluyor, herkese aynı fondöteni kullanıyor aynı süngeri kullanıyor ben o fondöteni nasıl kullanayım? ki benim yanımda götürdüğüm fondöten de özel günlerde kullandığım gayet kapatıcı bir fondötendi. yine kendisine açık açık herkese kullandığı fondöteni kullanmak istemediğimi söyledim. suratını astı, assın, umrumda bile olmadı. böyle şeylere siz de takılmayın, o işini iyi yapmayabilir ama benden önce kaç kişinin suratına temas ettiğini bilmediğim fondöteni de süngeri de kendi cildime kullandırmam ben.

far olarak çok koyu bir far önerdi, kabul etmedim. böyle daha iyi olurdu ama siz bilirsiniz diye yine suratını astı. assın, onun önerdiği farı sürsem ben, ben olmaktan çıkardım. eyeliner sürmek istedi, kabul etmedim. çünkü ben biliyorum ki eyeliner bana gitmiyor. zaten benim makyaj malzemelerimde de eyeliner yoktu. takma kiprik takmak istedi, kabul etmedim. böyle böyle, benim yönlendirme ve frenlemelerimle makyajı bitirdik. ve makyaj bittiğinde istediğim makyajı yaptırmıştım. diğerlerine yapılan makyajları gördükten sonra da iyi ki böyle yapmışım dedim.

kuaförde yapılan makyajın kuaförün nerede olduğuyla, kuaförün isminin olup olmamasıyla bence zerre kadar ilgisi yok. yaşadığım yerin bir ilçesinde arkadaşımın düğünü için bir kuaföre gittik. bakın ilçe diyorum. fakat gittiğimiz kuafördeki kadın herkesin makyajını o kadar güzel yaptı ki, asla tek tip makyaj yoktu. herkesin yüzüne ne giderse onu yaptı. kullandığı malzemeler kaliteliydi, işini temiz bir şekilde yapıyordu. düğün sonunda yaptığı makyajlar olağan bozulmaların dışında yerindeydi. bence önemli olan işini ciddiye almak, işine özen göstermek. keşke bütün kuaförler o ilçedeki kuaför gibi olsa. biz şehrin en iyisiyiz diyip isimlerinin arkasına sığınıp pislik içinde çalışmasalar.

606. kuaförde yapılan mayaj terörü* olması gereken başlıktır. bir kez lise mezuniyetim için yaptırmıştım allahtan defile makyajı yapan deneyimli biriydi de bülent ersoya falan çevirmediler. o güne kadar hiç makyaj yapmamış olduğum için yine de yadırgamıştım halimi.

607. çocukken halamın düğününde yaptırmıştım. o da fondötenli falan değil. açık pembe far, pembe ruj, rimel sürmüşlerdi. çocuk makyajı işte. sonradan üniversitede makyaja ilgim oldu, öğrendim, denedim, makyaj koleksiyonum oluştu falan derken hiç kuaförde makyaj yaptırmadım. sadece eyeliner sürdürüyordum, o da ben sürdüğümde çok zaman kaybediyorum diye. atıyorum saçımı yaptırmaya gittim. eyeliner sürdüğüm makyajın devamını kendim yapıyorum. eyelinerı da kendi ürünümü kullandırtıyordum. ancak geçen gün (arkadaşımın nişanında, küçük bir şehirde) artık o eyelinerı da beğenmediğimi farkettim. 2 kere sildirip istediğim şekilde olmadığını söyledim. ama yok gene aynı, vallahi hiç umrumda olmadı, oturdum kuaförün ortasında sildim eyelinerı. sonra da kendim yaptım. makyöz hanım triplere girdi tabi. ama bu benim sorunum değil ki. sen önüne her oturan insana aynı eyelinerı çekemezsin. hepimizin göz yapısı bir değil. gözlerim kocaman. çekmiş bana kalın bir eyeliner, olmuşum palyaço gibi, bir de yamuk çekmiş. tabi ki sileceğim. mac dışında ya da beğendiğim bir makyöz dışında kimseye makyaj yaptıramam. bırak eyeliner sürmeyi fırça bile tutturmam. sizde yapmayın.

609. Alıştıkları ürünler ve stillerin dışına çıkamıyorlar sanırım. Yani ezberlemişler, elinizde malzemeyle gidince fara yakalanmış tavşan gibi kalıyorlar.

Estee lauder double wear fondötenle gitmişim bana farmasi süreyim diyor. Mac far paletleri var başka şey sürmek istiyor. 

Alternatifi olan yerler de denk gelmedi bana, gayet günceli takip eden, güzel ürünler kullananlar da var tabii ama bana kısmet olmadı işte.

Neyse ben en kötüsünü düğünümde yaşadım. Bana kirpiği bir yapıştırdı, gözümün biri oraya bakıyor biri buraya, şekilleri farklı uzunlukları farklı. Olacak gibi değil. Çıkar tekrar yapıştır, çıkar tekrar yapıştır derken ancak 4. Kirpikte eh işte oldu. Taktırmayacağım ama yapıştırıcıdan öyle bir hale geldi ki kendi kirpiklerim kulanılmayacak haldeydi. Son hali de pek iç açıcı olmasa da yeter dedim. Eyeliner de faaciaydı. Düğüne geç kalacağım için de uğraşamadım. Kontür falan yoktu zaten, henüz kontür olayı ulaşmamış kendilerine. O güncelleme gelmemiş daha yani. Abartılı kuaför makyajından gelin başından kaçarken doluya tutuldum.

610. Bu yaşıma kadar kuaförde makyaj yaptırmaktan itinayla kaçınmıştım. Düğünlerde, davetlerde vs herkes makyaj yaptırırken ben herkese kullanılan o fırçaları ve bir milyoncu markası ürünleri görünce tiksinir, kendi makyajımı kendim yapardım. Ta ki, kendi özel bir günüm olana dek. Bir kuaför keşfettim çok da lüks, kaliteli bir yer gibi gözüküyordu. Saç konusunda da çok iyiydiler. Hani şu instagramda 10 bin üzeri takipçisi olan, ombre midir ne zıkkımsa ondan yapıp saçı dalgalandırarak fotoğraf video çeken yerlerden. Dedim ki kendi kendime, zaten o günden bir gün önce heyecandan uyuyamayacağım, stresten yemek yiyemeyeceğim. Saçımı burda yaptırmışken, makyajımı da mı yaptırsam? Çünkü öğlen 12de hazır olmam gerekli ve vaktim çok az. Kuafördekilere bin kez cildim sivilceye meyilli, ilaç kullandığım için aşırı kuru ona göre eğer sizin için sıkıntı olursa ben kendim cilt makyajımı yaparım. Ama yok, allem ettiler kullem ettiler beni binbir türlü vaatle kandırdılar. Hatta makyajı yapacak kadın "orjinal mac ürünleri kullanıyoruz cınım" bile demişti. Ben de ikna olmuştum. Diğer gün bir gittim. Aman allahım o ne, nemlendirici maskelerle nemlendirdiğim, peeling yaptığım yüzümün üstüne solante güneş kremi getirip bocaladı. Bir de benim yanımda getirdiğim benefit pore fessionali bocaladı. İçim gitti tabi. Bir şey demedim. Sonra çıkarıp dizdi masanın üstüne bir milyoncu markalarını.... Sözde fondoteni süngerle sürecek ama çıkardığı sünger en az 200 kere kullanılmış, iğrenç ve bildiğiniz sidik kokuyor. Zaten stresliyken stresim bin kat arttı. Ben bunu mu kullanacaksınız dedim. "Evet bu tek kullanımlık değil. Herkese ayrı kullanamam." Dedi. Sonra biraz atarlı atarlı laf sokmalar başladı. Ben yanımda getirdiğim süngeri verdim. Afedersiniz mal(!) demem gerekiyor süngerle tampon tampon uygulama yapmak yerine yüzüme sürüye sürüye bir fondoteni uygulamaya çalıştı. Sonra da diyor ki, yüzünüz soyuluyor. Bu başka bir hastalık çeşidi. Sanki ben binbeşyüz kere yüzüm çok kuru, soyuluyor dememişim gibi.. her neyse benim kuaför maceram böyleydi. Devamını anlatmaya yüreğim dayanmıyor. Makyaj bittiğinde yüzümün her yeri sözde yaptığı kontür uygulamasıyla kapkara görünüyordu. Burnumu yamultmuştu ve yüzüm kokuyordu. Yemin ederim yüzümün kokusundan midem bulanmıştı. Siz siz olun, makyajınızı kendiniz yapın. En lüks kuaföre bile güvenmeyin. Bunlar makyaj cahili, şansa bala, kendileri gibi makyaj cahillerinin gazıyla bu günlere gelebilmiş tipler.   Of yüzümün o günkü kokusu burnuma geldi..