yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (2)
    • medya (0)

    1. köy enstitüleri belgeseli'nden şu alıntı, köy enstitülerinde nasıl bir eğitim verildiğini özetler:

    "ancak hasanoğlan asıl şöhretini sanat eğitimiyle yaptı.

    güzel sanatlar bölümü içinde öğrencilere resim, müzik, heykeltıraşlık, tiyatro eğitimi veriliyordu. her öğrenci bir müzik aletini çalmayı öğrenmek zorundaydı. sanat derslerine ankara konservatuarının en iyi hocaları geliyorlardı. batı edebiyatı derslerini sabahattin eyüboğlu, müzik derslerini aşık veysel, aydın gün, veysel arseven ve ruhi su veriyordu. köy öğrencileri fransızcayı vedat günyol'dan, tiyatroyu mahir canova ve ulvi uraz'dan öğreniyorlardı.

    daha önce almanya'da elçi olan eski milli eğitim bakanı saffet arıkan, görevdeyken hitler'in armağan ettiği kuyruklu piyanoyu, dönüşte hasanoğlan'a getirecek ve nazizmin başkentinden gelen piyano, ilerici bir eğitim sisteminin hizmetine girecekti.

    bazı zamanlar da enstitülüler, ankara'ya konservatuara gidip cumhurbaşkanı inönü ve devrin önde gelen bürokratlarıyla birlikte idil biret, suna kan gibi harika çocukların klasik müzik konserlerini, operaları dinliyor, sergileri geziyorlardı.

    artık hasanoğlan'ın bahçesinde klasik yunan heykellerinin kopyaları vardı.

    okul şan dersi alan öğrencilerin koro çalışmalarıyla çınlıyor, çayır üzerinde resim çalışması yapan, voleybol oynayan ya da mandolin çalan öğrencilerle alışılmadık bir köy manzarası ortaya çıkıyordu.

    enstitünün hemen yanıbaşında bir amfiteatr inşa edilmişti. bu, anadolu'da binlerce yıl sonra kurulan ilk amfiteatrdı. enstitü öğrencileri açılış için sophokles'in kral oidipus trajedisini sergilediler.

    adeta bir düş gerçek olmuştu.

    köy çocukları gogol, moliere, shakespeare, çehov oynuyor, köylüler izliyordu.

    sadece köylü çocuklarının gittiği bu yüksek okul, bir anlamda türkiye'nin ilk "köy üniversitesi" olmuştu. ve üniversite, köylüye gerçek anlamda milletin efendisi olma kapısını açacaktı."

    donanıma bak.

    http://www.youtube.com/watch?v=e-3IqyYw6IA&feature=related Bak, hepsini izle demiyorum, üşenirsin biliyorum. İlk 2 dakikasına bak sadece. Bir zamanlar bu topraklarda, eğitimin en modern hali olan, yeniliğe en açık ve en yaratıcı olan "yeniden kurmacılık eğitim felsefesi" öğretiliyordu. Sonra Köy Enstitüleri kapatıldı, en üst seviyeden en alt seviyeye indik, esasicilik denen ezberci eğitimle büyüdük, sen ben biz hepimiz.

    bu devam etseydi, ülke ne halde olurdu, düşünebiliyor musun?

    enstitüleri, köy ağalarının neden baskıyla kapattırdığını şimdi anlayabiliyor musun?

    3 kasım 2016 17:50

    2. (bkz: hasan ali yücel)

    (bkz: ismail hakkı tonguç)

    3 kasım 2016 19:36