1. Bugün bir kız, çocuklarına Kürşad ismini niye koyuyorlar, ne özelliği var ki demişti. Bende öncelik olarak bunu yazmaya karar verdim, başka bir konuda yazacaktım. Bir anarşist ama Türk olarak mensup bulunduğum milletin önemli, simgesel ve yol gösterici bir şahsiyetin kendi milliyetim içinde bilinmemesini kabul edemedim.
Türkiye kamuoyunun Kürşad'la ilk tanışması, Sabahattin Ali'nin "Esirler" adlı piyesiyle gerçekleşti.
Sabahattin Ali'ye Kürşad'ı anlatan Nihal Atsız, piyeste Kürşad'ın aciz bir aşık olarak gösterilmesini içine sindiremeyip Bozkurtların Ölümü adlı tarihi romanı yazdı.
Romanda, Kürşad karakteri, milletinin bağımsızlığı uğruna, yanındaki 40 çerisi ile birlikte sarayı basıp imparatoru öldürmek isteyen, ama bu uğurda şehit olan efsanevi Türk prensiydi. Kürşad, bağımsızlık ateşi ile yanıp tutuşan, cesur Türk olarak idealize edildi.
Tarihi kayıtlarda Kürşad gerçekten var mıydı?
Bu sorunun cevabını için en güvenilir kaynak Çin kaynaklarıdır. Çinliler, önemli olayları yıllıklarına not alırlar ve eğer ki gerçekten Çin İmparatoruna saldırı yapılmışsa, bu yıllıklarda kesinlikle anlatılacaktır.
Ancak hiçbir yazılı kaynakta Kürşad adında birisinden söz edilmez. Şimdi rahatlıkla söyleyebiliriz ki Kürşad isminde birisi yaşamamıştır. Belgeler daha dikkatli incelendiğinde Kürşad değil ama başka bir karakter ile karşılaşırız: "Chieh-she-shuai". Olayda birçok nokta, Kürşad efsanesiyle benzerlik göstermektedir.
Sadece Çin kaynaklarında adı geçer, Türk kaynaklarında bu olay yoktur. Kürşad 7. yüzyılda yaşamış bir Göktürk prensidir.
Bakalım Çin kaynakları olayı nasıl anlatmış:
"T'u-li Kağanın biraderi Chieh-she-shuai, Chen-kuan saltanat devresinin ilk yıllarında, yani, 627'lerde, huzura çıkmış ve saray muhafızları sanggünü olarak atanmıştı. 13. yılda (639) imparator Ch'ang-an'daki saraydan çıkıp Chiu-ch'eng Sarayına doğru yola koyulduğunda, o, yani Chieh-she-shuai, kendi bölüğünden 40 kişi ile anlaştı; bunlar Ho-lo-ku'yu koruma altına alıp geceleyin imparatorun ordugahına sokuldular; tam dört sıra kalın perde-duvarı aştılar; yaylarını gererek rastgele ok atmaya başladılar ve böylece onlarca saray muhafızını öldürdüler. Garnizon kumandanı Sun Wu-k'ai, askerleriyle cesurane bir şekilde hücuma geçince, bunlar geri çekildiler ve kuzeye, Wei suyuna doğru kaçtılar; maksatları kendi bölüklerine gitmek idi. Fakat hepsi hemen yakalandı ve idam edildi. Ho-lo-ku ise affedildi ve tepelerin ardına sürüldü."
Bu o olay 5 Nisan 639 yılında meydana gelmiştir.
çin kaynaklarından tzu ching tung chien'den yani Kürşat'tan şöyle bahsedilir: “imparator t’ai-tsung, chiu-ch’êng-kuan sarayına geldi. önceleri t’u-li kağan’ın kardeşi chieh-shê-suai ağabeyisiyle birlikte çin sarayına gelmiş ve kendisine “chung-lang-chiang” rütbesi verilmişti. bu zat çapkın idi ve bundan dolayı da t’u-li kağan tarafından azarlandı. bu yüzden chieh-shê-shuai bir kere ağabeyisini hainlikle suçlayarak imparator t’ai-tsung'a ihbar etti. bundan sonra imparator, onu küçümsediği için, uzun bir zaman terfi ettirmedi. bu sebeble chieh-shê-shuai, eskiden kendi kabilesinden gelen kırktan fazla göktürk asilzadesiyle birlikte gizliden gizliye bir isyan teşkilâtı kurarak çalışmağa başladı.``
Kürşad, 621 senesinde Çinli eşi İ-çing Katun tarafından zehirlenerek öldürülen Doğu Göktürk Devleti kağanı Çuluk Kağan'ın küçük oğludur. Çuluk Kağan'ın ölümünden sonra kardeşi Bağatur Şad, Kara Kağan adını alarak hükümdar oldu ve ağabeyinin Çinli eşi ile evlenerek Ötüken'deki Türkler arasında huzursuzluğa yol açtı... Bir tarafta Çinliler, diğer yanda da Sırtarduş Bayurku, Dokuz Oğuz, Uygur gibi Türk boylarının Göktürklere başkaldırıp savaşmaları ve ayrıca İ-çing Katun'un Ötüken'de esir durumda yaşayan Çinli azınlığa destek çıkarak bunların zenginleşmesini sağlaması sayesinde giderek zayıflayan ve kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya kalan Türkler, 629 senesinde Çinlilerle yaptıkları savaşta tuzağa düşerek yenilince Doğu Göktürk Devleti yıkıldı.
Başta Kara Kağan ve Kürşad olmak üzere binlerce Göktürk Çinlilere esir düşerek Çin'in başkenti Siganfu'ya götürüldüler ve orada kendilerine tahsis edilen bölgede yaşamaya mecbur edildiler. Türkleri asimile edebilmek amacıyla Göktürk soylularını hassa ordusunda subay olarak görevlendiren Çinlilerin bu taktiği bir işe yaramamış, Türkler bağımsızlıklarına kavuşup yeniden devlet kurmak amacıyla fırsat kollamaya başlamışlardır. Kürşad da Çin hükümdarının ordusunda subay durumundadır. Esaretin beşinci yılında Kara Kağan kahrından ölür.
Esaretin onuncu yılında, yani 639 senesinde, Bozkurt soyunun en büyüğü konumundaki Kürşad durumun iyice kötüye gittiğini görerek kırk çerisi ile birlikte ihtilal yapmaya karar verir. Geceleri kılık değiştirerek Siganfu sokaklarında tek başına dolaşma adeti olan Çin hükümdarı Tay-tsung'u yakalayarak rehin almaya ve bu sayede Çin sarayına girerek orada bulunan Kürşad'ın ağabeyinin oğlu Urku Tigin'i kurtarıp, toplayabildikleri kadar Türk ile birlikte Ötüken'e giderek tekrar devlet kurmaya, Urku Tigin'i de kağan ilan etmeye karar verirler. Bu uğraşta başarılı olurlarsa budun kurtulacak, başaramazlarsa da dökülecek kanları geride kalanlara ödevlerini hatırlatacaktır.
Fakat ihtilal için harekete geçtikleri gece sağanak halinde yağan yağmur ve rüzgar yüzünden Çin hükümdarı sarayından dışarı çıkmaz. İhtilali ertelemenin sakıncalı olacağını düşünen Kürşad, kırk çerisiyle birlikte Çin sarayına yürür, amacı sarayı basarak hükümdarı esir almaktır. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altında sarayın kapısına vardıkları anda cenk başlar. Yüzlerce Çinli askeri öldürürler ama binlercesi üzerlerine saldırmaya devam eder. Göktürklerin bir kısmı sarayın içinde savaşırken şehit olur, sağ kalanlar ise Kürşad'ın önderliğinde saraydan çıkarak Vey ırmağına doğru ilerlerler, niyetleri ırmağı geçerek Ötüken'e doğru at koşturmaktır. Ama sağanak halinde yağan yağmur yüzünden yükselen sular köprüyü sürükleyip götürdüğü için karşıya geçemezler ve peşlerinden gelen Çin ordusu ile son kez cenge tutuşurlar.
Sonuç bellidir, Kürşat ve askerleri düşmüştür.
Ama sonuç gene de başarılı olmuştur. Çinliler, Türkler'in ülkenin iç kesimleri içinde kalmasına tehlikeli bulunca Türkler'i Kuzey sınırlarında göndermiştir. İsyandan 7 yıl sonra 682'de klasik kurt başlı sancak, tekrar kaldırılır ve kutluk şâd yani ilteriş kağan ile bilge tonyukuk ve vezir tonyukuk ıı. göktürk devleti'ni kurarlar.
(link: http://tarihlerden.blogspot.com/2015/07/kursad-ve-40-cerisi_12.html Kaynak)