161.
Bir numarada tarih var. Hocamız o kadar sıkıcı anlatırdı ki derste uyumamak için zor tutardım kendimi. Ortaokuldayken de tam tersiydim oysa. En yüksek notları alırdım. Ama lisede 45 aldığım zaman sevinir olmuştum. O derece kopuktum dersten.
İki numaraya da biyoloji yazarım. Gayet severek ve isteyerek sayısal seçtim. Ama biyoloji ile yıldızım hiç barışmadı. Biyoloji hocamı çok severdim ama dersin kendisini sevmezdim. Matematik, geometri, fizik, kimya gibi bulmaca çözmeye benzeyen dersler varken sözel derslere benzeyen biyolojide uzun uzun metin okumak heyecan verici gelmezdi bana.
162.
Beden eğitimi, bizim hocalara göre beden öğütümüydü. Canımız çıkana kadar koşar, sürekli asker gibi sağ baştan sol baştan sayar, birbirimizin ayağına basarak mekik çeker (hoca öyle isterdi), kolumuz, bileğimiz haşat olana kadar manşet atışı denerdik. Esneme ve ısınma hareketlerini saymıyorum bile. Bir de bir odaya tıkışıp giyinme soyunma muhabbeti vardı tabii, millet birbirinin vücudu hakkında yorum yapardı. Benim de basenlerim var, senin bacakların ne güzel, benim göğüslerim küçük, senin belin ince... kıl tüy varsa utanır bir an önce giyinmeye çalışırdık.
Coğrafya. Sıkıcıydı bildiğin, hadi tarihte entrika var, siyaset var, coğrafyada o da yok.
1 mart 2022 11:54
2 mart 2022 11:31
163.
Besbelli belirli bir yönetici kesimin ideolojik saplantıları dolayısıyla programa konulmuş herkese zorla seçtirilen -sözde- seçmeli dersimiz Osmanlıca. her dakikasından nefret ettim ve bir saniye bile dersi dinlemedim ve sınavına çalışmadım. şu sıralar ikinci yabancı dil için programlarına almanca yerine arapça dersini koyan okulların adını da çok duyuyorum. böyle bir okulda eğitim görsem de en nefret ettiğim ders arapça olurdu şüphesiz.