1.
eminönü'nde bulunan, 1660 yılında inşa edilmiş, genellikle baharat ve lokum türevlerinin satıldığı turistik mekan.
en son yıllar önce gitmiştim mısır çarşısı'na, önünden hep geçerim ama girmezdim. bugün bir macun aldım oradan öksürük için. 35 lira verdim. eve geldim internetten araştırdım macunu, online fiyatı 15 lira. bildiğiniz 15 tl. kargoyu da eklesen 20-22 tl filan oluyor. e yuh. kuruyemiş fiyatlarına baktım biraz, onlar da uçmuş. insanları ayak üstü soyuyorlar turistik çarşı diye. sadece burada bulunan bir şey değilse alacağınız ürün, burayı tercih etmemenizi öneririm. ürünün piyasasını bilmiyorsanız bugün benim olduğum gibi kazığı yersiniz.
2.
(yazar: onundacanivar) istanbul'un aktarına bile güvenmiyorum deyince aklıma geldi. Ben burda sanırım malatya pazarı dükkanından yeşil çay almıştım. İçinde turunçgil kabuğu falan vardı. Bağırsaklarımı çok kötu bozmuştu. Sanırım içinde sinameki de varmış. Çok pişman oldum aldığıma, fiyatı da öyle pek uygun sayılmazdı. Normalde doğadan'ın poşet çayları pahalı gelirdi ama en azından içinde ne olduğunu biliyorsunuz.
3.
(yazar: Agent)'ın yaşadığının aynısını ben de yaşadım geçen yıl. Annemle gezerken hadi salep alalım evde içeriz sıcak sıcak kışın dedik. Adını hatırlayamadığım büyük bir aktara girip sorduk gerçek salep var mı diye, dükkanın arkalarında çok büyük kavanoz gibi şeylerin olduğu bir yere götürdü bizi adam. Kilosu 400 liraydı, 40 lira verip 100 gram aldık. Eve geldik akşam bir hevesle yaptım içiyoruz ne tat var ne koku. Abartmıyorum şu neskafe gibi tekli satılan salepler bile daha çok salebe benziyor.
Bir de bizimkinin içinde böyle pıtır pıtır jel gibi şeyler oluştu sütle kaynayınca. Hani nişasta topaklanır falan ondan bahsetmiyorum. Bayağı böyle minik jel parçaları sanki. O geceden sonra bir daha yapmadık zaten. Bayağı bir süre durdu mutfakta sonra attım. Benim de aklıma geldi geri götürmek ama çirkinleşeceklerini bildiğim için uğraşmak sinirimi bozmak istemedim. Zaten turist ile yerli müşteriye yaptıkları muamele arasındaki farkı görünce deliriyorum.
Özetle mısır çarşısı attarların sephorasıdır arkadaşlar. Herşey kazık, paranla bile düzgün muamele göremediğin, kasıntı insanlardan dilenir gibi alışveriş yaptığın saçma sapan bir yer.
4.
mısır çarşısından sadece çubuk tarçın alırım okadar hatta artık almam bile şokta satılan 2 liralık tarçının aynısı
bundan 20 sene önce (gizlinot: tamam yaşlıyım vurmayın) öyle temiz güzel şeyler bulurdunuzki orada
o çifte kavrulmuş lokumlar taptazeydi yemeden daha kokusuyla doyardınız ve koca kesekağıdı lokumu çok minik ücretle alırdınız.
içeride çay içmek için açılan avlularda mis gibi çayınızı içer o rengarenk sizi kazıklamayan mağazaları gezerdiniz
ahh o fularlar eşarplar nasıl kaliteli ipeklerden öyle 1e1000 katılıp size satılmıyordu
bir tane akik kolye takımım var o senelerde almıştım gümüş vs diil bildiğimiz kararmayan cilde alerji yapmayan bir materyali var ne karardı ne taşları düştü halen boynumda gören nereden aldığımı soruyor
şimdi bakalım
çifte kavrulmuş bezelyeli lokumlar (gizlinot: fıstık pahalı son 2 sene önce aldığım malatya pazarı lokumları bezelye resmen fıstık yerine lokumun içinde) üzeride öyle pudra şekeri diil nişasta kaplı
avlu diye çay ocağı kahvehanelerden bozma yerler
bir bardak çaya kaç lira vericeksiniz ve iğrenç ötesi bimin sallama çayı bin kat güzeldir
heleki o ambians 20 sene öncesiyle kıyasladığınızda zerre birbirine benzemez
şallar bildiğimiz pazar malı nerede eskinin kalitesi nerede şimdi?
takılar ben çin malıyım diye bas bas bağırır ama en basit set bin liradan başlar
kısaca mısır çarşımız bizim en önemli tarih mirasımızdı ama bizler yolalım bunları diyen esnaftan dolayı orayıda çöktürdük
tişikkürler sipirmen
15 aralık 2017 00:20
15 aralık 2017 00:20
5.
20 yıl önce rahmetli dedemin her hafta sadece oraya güvendiği için poşetlerce alış veriş yapıp körüklü otobüslerle eve taşıdığı yer. Benim için anannemin buzdolabına dil peyniri yerleştirirken bana da bir parça vermesi gibi güzelliklerle anılınıyor. İstanbulda değerli ve güzel olan neresi varsa insanlar olarak mahvettik..