1.
İsmimi yıllar önce oluştururken güçlü bi kadındım. Hem süslüyüm hem kendime yeterim demiştim narsist hayatıma girmeden önce. Bi iç dökmek istedim, bi de belki birilerini uyandırır diye düşünüp açtım. Uzun olacak, blog mu burası derseniz kusura bakmayın biraz kötüyüm şu ara.
2.
2,5 sene önce karşılaştım onunla. Çocukluk aşkımdı ama adam olmaz demiştim. Bi baktım her şey yerine oturmuş. Centilmen, çekici, kültürlü, vizyonlu biri olmuştu, baba olmuştu kök ailesine. Eğitim seviyemiz çok farklıydı ben doktor olmuş tusa hazırlanıyodum. Mutlu ve özgüvenli hissettiğim geleceğime dertsiz odaklandığım bi dönemdi. Ama eğitim farkını hissetmeyeceğim hatta benden çok dil biliyor kendini yetiştirmiş diyeceğim kadar iyi görünüyordu. Şiir okuduğunu öğrendim en sevdiği şair Orhan veliydi. Cemal Süreya gibi ezbere bi cevap bile değil özel bi şair sevecek kadar duygusal bi adam mı olmuştu yani? Merhametliydi. Ya demiştim adam olmaz demiştim olgunlaşmış da olmuş. Güçlü bi çekim oldu çocuksu bakışları aynıydı top oynayan çocuktu. Çekti beni ama olmaz dedim ne alaka yıllar sonra. O ise hayatıma hızlı bi giriş yaptı. Israrlar, hızlıca evlilik istemek gibi. Narsist sizi çok güzel etkiler. Büyülü bi zehir gibidir.
3.
Ailem onaylamadı ve onlar her şeyi aslında fark etmişlerdi. Bense asla vazgeçmeyecek kadar çok aşık olmuştum gerçeği görmem uzun bi süre de mümkün olmayacaktı.
İlk zamanlar love bombing dönemi.
Her şey mükemmel. Halbuki bu hayatta mükemmel yoktur ve her şey yavaş yavaş olur. Ben çocuk gibi heyecanlıydım. Kalbimin o pırpır oluşunu özlüyorum sadece şimdi. O kadar yüksek ki diyodum gökyüzünden bile yüksekte uçuyorum. Anneme nasıl onaylamazsın dünyanın en güzel hissini yaşıyorum diyodum. Her gün onunla 20 dk çay içmek dünyaya bedeldi. Sürprizlerle doluydu her an sanki. Burda lüks hediye filan yok her şey masum görünüyor bu arada. Bana sokağa çıkma yasağı olunca gizlice çıkıp çikolata ve sigara alıp arabama bırakırdı. Yani emek verirdi parayla halletmezdi sadece. Ama bi şekilde onu en iyi ifade eden şey olan parayı konuşurdu. Aldığı arabanın fotoğrafını atar yüksek rakamlı iş konuşmalarını yanımda yapar(şeffaflık adı altında) ben dedikoduyu sevmem benim dedikodum yapılıyor kaç kere kendi adımı berberde duydum filan derdi. Yani çok iyi numara yapardı ben egoluyum kibirliyim ve paramla döverim diye bağırmıyo insanlar ama anlaşılıyor, anlamak isterseniz. Bu dönemde el üstündeydim mesajım anında mavi tik olur iş çıkışım bi dk bekletilmeden buluşma için hazır olunurdu. Şehir dışı yurt dışı seyahatlerde konumunu görür, otelde kaldığı oda numarasını bile bilirdim. Ailemi ikna etmek için türlü yollar denerdi ortak bi mücadeleydi resmen.
4.
Ben artık tamamen onun pençesindeydim artık. Bunu anladığında bu ilgisi dengesizleşmeye başladı. Geçmiş kıskançlığı bahanesiyle Çekip gitmeler, telefonu açmamalar, Aileme hakaretler başladı. Düzeldik sandım ama artık bu sınırı ihlal etmişti. Bi kere kırmızı ojemi silmedim diye cezalandırmak için Monte Negroya gitti çekip. Buraya dikkat. Öncesinde bi hatası vardı onu konuşmak için buluşup ojemi farkettikten yarım saat sonra başladı tehdite. Soruma cevap veremediği anda konuyu ojeye çevirdi. Çünkü en iyi yaptığı şey suç bastırmaktı. Ben ona sinirimden silmekle uğraşamadığımı söylesem de gitti oraya. ( iş yerinde kırmızı oje fobisi vardı sebebini bilmesem de uyumlanıyordum). Ve ben kızsam da ona bi anda kendimi suçluyordum. Hep böyle oluyodu. Ve hiç bi bedel ödemeden kaldığı yerden devam ediyordu. Tavizi çoktan vermiştim. Gerçek kesitteki Perihan abla gibi anlatıyorum ama gerçekten soğuk ve tehlikeli bi hikaye.
5.
Sonra hep beni gitmekle tehdit etmeye başladı. Aramız bozuk değilse bile haber vermemeler inanılmaz arttı. Ulaşamazdım bi konuşma için bekletilirdim öncelik sıralamam 1 den 9 a filan düşmüştü. Bende müthiş bi kaybetme terkedilme korkusu oluşmuştu. Onsuz yaşayamam sanıyodum. Ekonomisi iyi, kariyerli, güzel bi kadındım. Ona bi kaç gömlek fazlaydım ama bunların asla bi önemi yoktu. Seven zaten üzmez bırakmaz demiyodum. Ama ben de galiba onu üzdüm galiba üstüne gittim yaaa aslında şöyleymiş ya biliyo musunuz meğerse o gün hastaymış o gün uyuyakalmış ya telefonunu unutmuş ofiste ya biz konuştuk özür dilemedi ama hadi gel dedi ben onun dilini biliyorum o çok pişman filan derdim. buraya da dikkat. Özellikle gerçek bi pişmanlık ve özür olmazdı. Emek vermeden çok kolay kapanırdı hataları. Dilese bile ne için özür dilediğini bilmezdi. Sadece susayım diye o tatile gidelim diye. Onun peşinde koşmaktan evdekilerle de iş yeriyle de papaz olmuştum. Eve geliş saatim işe gidiş saatim belirsiz ve her şey aksıyodu. Çat şehir dışına sürerdi arabayı. Korkumdan annem diyemezdim çünkü üniversitede rahatmışsın(3 kez tatile gittiğim hiç bara gitmediğim standart bi öğrenci hayatım olmuştu) bana gelince mi bu baskı diye korkunç bi saldırıya geçerdi. Utanırdım çok normal olan geçmişimden. Bi de bu gidişleri çok tutkulu adrenalin dolu bulurdum aşk kokardı sanki bencilliğinin sadece kendi keyfini düşünmesinin kokusu alamazdım sevgimden.
6.
Babam evlenme çok mutsuz olursun diye ağlamıştı bile. Dinlemedim görmedim duymadım nihayetinde gönülsüz de olsa onay verdiler. Canım babam covid olunca ölürüm diye korktu moral olması için izin vermişti. Bu arada covidi de beraber geçirdik şehir dışındayken olunca orda beraber kaldık karantina boyu. Ve çok güzel günlerimiz de oldu. Yani yok ya biz mutluyuz diyip es geçmeyin. Çünkü hep kötü olsa durmazsınız narsist bunu bilir ve siz muhtemelen empath olduğunuz için sizi yine beslemeye devam eder duygusal olarak. Ve siz bu güzel günlerin hatrına onca tehlike çanını duymaz hepsi tutkudan sanırsınız, birini stresten, birini sizin hatanız zannedip aman o kadar da olur dersiniz. Bi de zaten muhtemelen o kadar renkli cıvıl cıvılsınızdır ki o günleri en güzel yapan sizsinizdir.
Ve evlilik için adım atmaya başladık...
7.
Nişanlılıkla her şey daha da korkunç olmaya başladı. İhmaller ortadan kaybolmalar arttı. Gözaltı iş sıkıntısı filan dedi ama detaylarını hiç konuşamadık. Geçiştirecek bi yolu hep vardı. Yorgunum, şimdi kafamda canlandırma, bi kendime geleyim de konuşalım, bi işim var sonra konuşalım gibi.. düğünden 15 gün önce bile ortadan kaybolmuş bakıyorum da. Düğüne çok özenmişti, ünlü bi sanatçı getirtti. Senle evleniyorum sıradan bi düğün olmayacak derdi. Ama aslında adından söz ettirmek içindi hepsi. Bu sırada bi ev aldık ama tadilat lazım. Bi süre otelde kaldık. Tadilat süresince yaşamak için İlgilenip bi apart tuttuğunda çok sevinmiştim. O aparta da tek taşındım tek temizledim çiçek gibi yaptım yine yoktu. balayına gitmemiştik çünkü ne bana sıra geliyordu ne de planlı yaptığımız tek bi şey. Sonra ben o aparatta hep tek kalmaya başladım. Hep şehir dışındaydı. Bi yandan evin tadilatıyla uğraşıyordum her gün on tane ustayla uğraşırdım beni kadınım diye sallamazlardı zaten 8 ayda bitirdiler banyo mutfak değişimi ve dolap yapımını. ona kızardım ilgilen diye dırdırından bıktım huzursuzluk veriyorsun bitsin filan derdi. Çok ağırıma giderdi. Sonra tamam dediğimde geri beni ilişkiye çekerdi. Ben de zaten korkardım ayrılmaktan. 7 ay o aparatta kalırken belki 1,5-2 ay evinde kalmıştır. Çok tenha bi yerdi. Eve girerken akşam onu arardım korkunca açmazdı. Uyumuşum derdi.. o çok kıskanç adam güvende olup olmadığımı umursamazdı. çok kötü zamanlardı kendimi kapatma gibi hissediyodum. Eve geçince düzelecek diye bekledim. Geçtik aynı şeyler tekrar etti. 1 ay gelmemeler başladı bu kez. Kahvaltıya geleceğim diyip 2 hafta gelmemişti ve iletişim sıfır. Ve sonra çok uzak bi ülkeye gittiğini oradaki mutlu fotoğraflarını gördüm ben derbeder haldeyken. Bi şekilde yine ikna etti beni buralarda hoovering ve akıl oyunu yapıyor narsist çekiliyosunuz inanıyosunuz. O kadar bedelin emeğin çöp olmasıyla yüzleşemiyosunuz. Zaten inanmaya hazırsınız. En son terapiste gidelim dedim. Zar zor ikna oldu. Ben onun yüzünden bi süredir gidiyordum zaten. Aynı doktora gittik
8.
Bu sırada kabul ediyorum çok normal olarak ona öfkeliyim. İnsanların yanında bağırmalar triple filan başladı bende. Çok insani olarak.. ama onu seviyorum ve her şeye rağmen o evlilikte kalmak için çaba sarfediyorum. Seansımız oldukça iyi geçti. Ama ona göre öyle değilmiş. Doktorun en son ne zaman sarıldınız sorusuna yalan bi cevap verdi. Özelimizi sorması rahatsız etmiş gibi sinirle baktı bana. Bi de doktorun genç olduğunu söyledi. Sonra dönüşte o başka bi yere gitti Ben yine evde onu bekledim. Gece geç saatte sarhoş bi şekilde geldi. Zaten hep sarhoş. Oturma odasına yatıp git yat diye bağırdı. Ben de balkonda bi şeyler yedim sonra yanıma gelip sen bişey mi yiyosun dedi ve evi terketti. Gerçekten bu kadar. Ben 2 de evi terkeden kocamdan hesap sorma hakkımın olduğunu düşünüp(!) kapıya gittim nereye filan dedim bana hakaret etmeye devam etti sen daha kötüsüne layıksın defol! dedi ve itti beni sert bi şekilde. Ben de kafasına vurdum. Sonra beni gerçekten döve döve eve soktu. Ve içerde devam etti. Şoktaydım ihtimal vermezdim buna bergen izlerken gözünü kapatan adamdı. Ben de ona vurdum tabi boş durmadım. Ama 2 katımdı. Kulağım kafam boynum göğsüm acıyodu. Ve sonra kalktı ayağa ve bitti dedi. Şaka gibi yani asla oturtamayacağınız bi durum. Nasıl bi şok.
9.
Hatta hala evden git derken sen git lan filan diyodu gecenin o saatinde çünkü onun parasıyla alınmıştı. Bu insan bana bi kere paranın lafını etmemişti bugüne kadar. Kimseye etmezdi. Ben istemezdim o sererdi. Sonra ne mi oldu? Öyle kapımda filan yatmadı. Bi kaç kez eve girmek istedi aradı falan sanırım eşya almak için. Ben bu sırada soyismini sosyal medyadan sildim. Hazmetmeye yüzleşmeye çalışıyorum. Boşanmaya karar verdim nihayet ama gerçekten kolay olmuyor bunu yapmak. bi hafta sonra bi mesaj geldi. Soyismini değiştirmekle olmaz adam gibi yapacaksın ben avukata gidiyorum sen de git, evden kıyafet alıp çıkıcam yüzünü görmek istemiyorum diye. 2. Şoktu. Dayaktan bahsedilmemişti bile. Ben bahsedince de konu yaratma demişti... Narsist sizi öyle bi değersiz hissettiriyor ki. Tarifsiz. İşlemleri başlattım anlaşmalıya yanaşırsa yarından sonra boşanıyoruz.. atlatabilecek miyim bilmiyorum bazen çok güçlü bazen çok zayıfım. Benzer tecrübesi olanlarla konuşmak isterim