1. Aslında kendi kurucu antlaşmasına göre 91 sovyetlerin yıkılışı ve dolayısıyla varşova paktının ortadan kalkmasıyla birlikte bir nevi hükümsüz kalmışken, 25 yıldır görevine devam eden ve bu süreçte kendine yeni görev tanımları yapmış olan askeri organizasyon. Bu yeni görev tanımlarından belki de en çok tartışılanı; alandışılık konusu. Alandışılık derken coğrafi bir alandışılığın yanı sıra nato'nun kendi ilke ve kuralları dışında hareket etmek konusundaki isteğidir vurgulanan. Mesela bu yeni görev tanımlarından biri "çok temel kaynakların (bkz. petrol) akışının engellenmesi gibi yaşamsal çıkarlar söz konusu olduğunda görev alanı dışına askeri güç gönderebilir" burada kim için yaşamsal çıkar olduğunu söylememize gerek yok sanırım? Keza alandışılığın bir başka ayağı da coğrafi alandışılık; normalde nato'nun sovyetleri bir iç hilal içine almak için kurguladığı yapı Baltık'tan ön asya/ortadoğuya dek türkiyeyi de içine alacak şekilde Nato alanı, ön asya ve ortadoğu cento (eski adıyla bağdat paktı) sonra ceato ve anzusla devam eden 4 askeri organizasyondan oluşuyordu. Dolayısıyla nato'nun görev alanı üye devletlerin teritoryalı (hava-deniz-kara sahaları) kadardır ancak nato'nun bu coğrafyanın dışında çokça hareket ettiğini görüyoruz. Nato'yla ilgili bir başka tartışmalı konu ise organizasyonun kendi karar alma mekanizmalarında haklı görüp yaptığı müdahalelerin aslında ne kadar haklı olduğu konusu; meşru sayılması için bm onayı gerekiyorken haklı olması farklı bir şey. Mesela kosova'ya yapilan müdahale hem meşru değil hem haksız; yugoslavya'da sırplara yapılan müdahale ise meşru çünkü bm onayı var ancak ne kadar haklı tartışmalı bir konu, çünkü müdahale hakkındaki genel kanı çok geciktiği yönünde, nato müdahalesi gerçekleşene dek 300 bin bosna hersekli öldü, oysa 30 nato uçağı sadece 1 haftada sırpları etkisiz hale getirdi gibi gibi.
Jenesaispas uluslararası gıybet komisyonundan bildirdi, iy'geceler.