1. perricone md markasının kurucusu, dermatolog.
kendisinin adını duymam üniversitenin ilk senesine denk geliyor sanırım, bir siteden 'Face Finishing Moisturizer'ını almıştım. gece sürüp sabah kalktığımda cildimin bayagi aydınlanmış ve lekelerimin hafiflediği görüp şoka girmiştim. ilerleyen günlerde krem ilk günkü etkiyi vermeyi bıraktı, ancak ben markayı yakından incelemeye devam ettim.
araştırma isteğim dürttüğünden üniversite kütüphanesinde kendisinin kitapları var mı diye bakmıştım sonrasında. varmış. yanlış hatırlamıyorsam "the wrinkle cure" kitabını okudum, kendisi maşallah yazıp durmuş, karıştırıyor olabilirim. kendisinin üzerinde basa basa durduğu 3 ana konu vardı:
1. şeker tüketimi cildi yaşlandırıyor, aynı zamanda kanser hücrelerini besliyor. bunu engelleyebilmek için şeker tüketimini minimuma indirin.
2. kahve yerine yeşil çayı seçin; yeşil çay güçlü bir antioksidandır. (bu noktada fazla kahve tüketiminin araştırma ile bulunmuş birkaç zararından bahsediyordu, ancak hatırlamıyorum nelerdi.)
3. balık tüketimi. omega 3. balık. omega. (bu adam tam bir balık delisi, bazı ürünlerinde balık kokusu vardır hatta. birkaç hastasına birkaç hafta boyunca her gün ve neredeyse her öğün somon vs. yediriyordu kitapta, öncesi sonrası fotoğrafları vardı. özellikle yağlı balık tüketiminin cilt elastikiyetini artırdığından, yaşlanmaya karşı güçlü bir silah olduğundan bahsediyordu.)
benim yorumum: şeker konusunda ekleyebileceğim bir şey yok, çürütülmesi zor bir şekilde zararları kanıtlanıyor sürekli. ben kahveyi çok tüketen bir insan değilim, matcha çayını severek içiyorum onun yerine. gelelim balığa, somona. perricone dede türkiye'de insanlar ekmek arası bulgur yiyecek yakında ne somonu ya. balık tüketmiyoruz, tüketemiyoruz maalesef. ben ayda 2-3 yiyorum ancak, yalan yok. ancak güvendiğim bir markadan aldığım balık yağını diyetimden eksik etmem, bir süre kullanmasam genel olarak kötü hissederim. gerçek besinin yerini tutmasa da, elimden gelen bu şimdilik.