1. Bu zavallıcıklar aslında etçil hayvanlarken ormanlarda avlanma imkanlarının azalması ile birlikte bambu yemek zorunda kalmışlar. Sindirim Sistemleri bambu öğütmeye uygun olmadığından bütün gün bambu yediklerinde ancak doyabiliyorlar. o yüzden de bütün gün emmi gibi sırtlarını ağaca veya barınaklarının duvarına verip bambu kemire kemire oturuyorlar yada kıçlarını devirip yatıyorlar.
Nesillerinin tükenmeye yüz tutması ise enerjisizlikten midir yoksa gerçekten cinsellik sevmediklerinden midir bilinmez, bin bir uğraş sonucu çiftleşmeleri ve hadi çiftleştiler diyelim yavrularını becerip de doğru dürüst bakamamalarındandır. Çünkü panda yavruları acayip küçük ve tam gelişmemiş halde ve çoğunlukla ikiz doğar. Panda analar ise yavrulardan birine ancak bakabilir. Diğerini ihmal eder.
Çin’de orman içinde kurulmuş bir panda Merkezi ile ilgili bir belgesel izlemiştim. Ikiz yavrusu olan pandanın yavrularını alıp ayrı bir yerde bakıp büyütüyorlardı ve annenin yanına her seferinde bir yavru götürüyorlardı. O da bir tane yavrum var sanıp onunla iyi kötü ilgileniyordu. Yine aynı belgeselde çiftleşsinler diye bir dişi ve bir erkek pandayı etrafı duvarlarla çevrili tavanı ise açık bir yere kapattıklarını, pandaların hiiiiç oralı olmayıp yine duvarların dibine çömüp bambu yediklerini, görevlilerin açık tavan kısmından ellerinde uzun sopalarla pandaları dürterek birbirlerine yaklaştırdıklarını da görmüştüm ki, bağzı hoşlandığım kişilere bu yöntemi uygulayasım gelmişti.
Gerçeğini ise japonya milli hayvanat bahçesinde görmüşlüğüm vardır. Zamanında çin’in japonya’ya barış ve kardeşlik mesajı iletmek adına hediye ettiği bu pandalar hayvanat bahçesinin en önemli atraksiyonu. Her yerde panda heykelleri, panda oyuncakları, panda ile foto çektirmek için yerler falan var. gerçek panda kafesinin önü ise uzun bir kuyruk. Bütün bu yüksek beklentiyle gidince insan umutlanıyor ama o kadar kuyruk bekleyip gördüğümüz şey bir adet pandanın kanepe gibi bir yerde kafese ve izleyen kalabalığa arkasını dönüp uyuması oldu. Pazar günü öğleden sonra suları gidip salonda uyuklayan babanıza da baksanız aynı manzara yani, değmez.