yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (117)
    • medya (1)

    1. ürünlerin güzelliğiyle de alaka bir durum. pahalı ürünler genelde daha olumlu sonuç verebiliyor. örneğin ucuz diye begenmediğim bir sürü rimeli toplamaktansa biraz fazla verip iyi bir rimel alıp istediğim sonuca ulaşırım. ama ucuz bir üründen de memnunsam boşuna pahalısını almaya uğraşmam. he bu duruma gelene kadar ucuzundan pahalısına bir çok ürüne para yedirmiş olmak gerekebilir. ayrıca ucuz dıye alınan bir sürü gereksiz ürün beni bunalttığından az ve öz ürünler daha tatmin edici geliyor.

    28 şubat 2014 19:41

    2. mac'te beğendiğimiz bir şeyi essence'te bulamayız ki. ha şunu anlayabilirim; atıyorum pembe bir ruj lazımdır, gider alırsın bir kaç tane. tabii ki gidip 50 TL vermek zorunda değilsin ama öncesinde mac'te bi ruj beğenmemiş olman lazım. aksi halde aldığın onca rujdan sonra bir de beğenmezsen -kafanda hala mac'inki olacağı ihtimaline karşı- daha pahalıya patlayabilir.

    bu arada altta açıklamasını okumayan biri için bu konu başlığı yanıltıcı olabilir, insana şöyle düşündürtüyor; paran varsa mac'ten bir sürü şey al niye essence'ten alıyosun. veya essense'i çok seviyosun mac'ten daha iyi olduğunu düşünüyorsun

    28 şubat 2014 20:42

    3. ihtiyaca göre bu durum değişkenlik gösterir. mac'teki ürün çeşitliliği essence'te yoktur. fakat essence'teki fiyat uygunluğu da mac'te yoktur. ortak ürünler (gizlinot: oje, pudra, fondöten vb. ) arasında karar verirken de kişi ürünün özelliklerini, içeriğini, ürün yorumlarını dikkate alarak bir seçim yapar. eh ne seçim yaptığı da bize düşmez...

    28 şubat 2014 20:53


    4. paramın olmadığı zamanlarda bile donumdan tumanımdan biriktirip mac'tan alır param olduğu zaman beni kimse tutamaz ayaklarım totomu döve döve bobbi brown'a koşarım süslü komşularım. essence'nin essaağmesi okunmaz yane. bana bu az olsun öz olsun şiarını kodlamış genlerimi öpiyim onun yüzünden 10 liralık ruj alamaz oldum. üstüne azıcık daha katar (gizlinot: burada azıcık 40 lira oluyor) mac'tan alırsın diye diye koleksiyonum hala cücük kadar.

    28 şubat 2014 21:13

    5. eninde sonunda aynı parayı veren insan sözü. ama biri ciltte yapay durur, kalem akar, sağlıksız bir görüntü olur diğerinde kaliteli durur. bu arada diğeri dediğim yani iyi olduğunu düşündüğüm marka da kesinlikle mac değil. ben direk cildime mac ten birşey sürmem. ama makyözler için renk skalası geniş olduğu için kısmen kabul edilebilir.cildimin gerçekten de çok hassas ve bozulduğunda iki marka arasındaki fiyat farkını da versem düzeltmeye yetmediği için bence az öz mantığı her zaman ideal.

    edit: öncelikle mac bir high end kozmetik markası değildir. mid-range kozmetik sınıfına girer. önemli olan cildinize zarar vermeden işinize yarayanları iyice araştırarak almak yani abartmadan.

    1 mart 2014 20:12

    6. benim de çoğu zaman yaptığım durumdur. ha bu marka essence olmaz, the balm olur, maybelline olur ama mac olmaz. mac'ten bir allığım, iki rujum ve bir pudram var. allık dışında hepsini yurtdışından aldım daha ucuz diye. allığı ise rengine deliler gibi aşık olduğum için 67 lira gibi bir para verip macten satın almıştım. ha sonra ne oldu? pişman oldum açıkçası. çünkü öğrenci bir insana 67 lira fazla koyuyor. :)

    1 mart 2014 22:21

    7. her iki yönle de fena dolandırılacağınıza işaret eden sözdür. ama bunda bizim suçumuz yok.

    drugstore diye geçmesi gereken l'oreál, maybelline, x ya da y veya z gibi markalar ülkemizde olması gerekenden daha pahalıya satılıyor. amerika'da 10 dolara alabileceğiniz fondöten için burada 50 tl gibi bir fiyat ödüyoruz. İndirim de yoksa ortada, "üzerine az biraz para ekleyeyim de daha iyi markadan alayım" diye düşünmek yanlış değil. ucuz ürün kategorisinde olması gereken goldenrose ya da flormar gibi markaların ürünleri bile pahalı* artık.

    * açıklaması: pahalı derken fiyat/performanstan, o bedeli verip memnun kalıp kalmamaktan bahsediyorum. bir dürüme 2 tl verirsiniz de verdiğiniz paraya acırsınız; başka bir yerde ise bir yemeğe 50 tl verirsiniz de "iyi yedik hani", "ama iyi doyduk", "yalnız feci yedik" muhabbeti olur, pişman olmazsınız ya. bu tür drugstore ürünlerinin sunduğu performans karşılığı talep ettiği bedel, çoğu zaman o ürünleri bile "pahalı" algılamama sebep oluyor.

    başa dönersek, bu ülkede fazlaca kazıklanıyoruz. ürün alırken yurtdışına yönelmemizin sebebi de bu. biz kozmetik için harcayacağımız parayı yurtdışına kaçırdığımız ve ülke ekonomisine zarar verdiğimiz için de yurtdışı kozmetik alışverişi yasağı getirildi. bu yasak sayesinde şımaran yerli kozmetik dükkanları da fiyatları uçurdu. kısır döngüyü görebiliyorsunuz, değil mi?

    paranız varken alacağınız essence ile mac arasında bu açıdan fark yok. ikisinde de aynı oranda kazıklanacaksınız bu ülkede.

    bu kazığı azaltmanın yolu, paranın kıymetini bilmekten geçiyor. "canım sıkıldı, ruj aldım" ya da "şu fondötenle aşk yaşıyordum" veya "bugün kendimi şımartma günümdü, yeni bir far aldım" gibi mazeretlerle yapılan harcamaları kısmak ve iyi araştırma yapmaktan geçiyor.

    10 tl verip iyi performans aldığınız ürünler gibi, 90 tl verip iyi performans alamadığınız ürünler olacaktır. nars farları çok güzel örneklerdir mesela. elimdeki maybelline yeşil farın gözlerime kattığı anlamı, nars'ın earth angel çift farında bulamadım ben ve hala acıyorum o parayı verip nars'tan far aldığıma. Başka bir örnek, goldenrose'dan aldığım o 10 tl'lik kalemin yaptığı etkiyi urban decay'in meşhur 7/24 kalemleri veremedi.

    ancak bu söylediklerim "gidip drugstore ürün alın" dediğim anlamına gelmiyor. araştırmanızı iyi yapın diyorum. harcama yaparken blogger ve vloggerların taparcasına övdüğü ürünlere yönelmeyin, belki de onların ciltlerinde güzel duran ürün sizin cildinizde aynı etkiyi yaratmayacak.

    "mac'ten aldığım ruj verdiğim parayı hak etti, bir daha alırım."

    "Mac'ten aldığım rujun (gbkz: dupe)si max factor'de varmış, oradan alayım."

    "nyc'den aldığım farı kullanamadan çöpe attım, rezilmiş. onun yerine ysl'den aldım, parasını hak etti." gibi cümleler kurun sık sık.

    alın ama aldığınızı da kullanın. çekmecenizin köşesine atılmış ve kullanılmayı bekleyen onlarca ürün var, eminim. (gbkz: project pan)'ları uygulamaya çalışın, hiç yeni ürüne ihtiyacınız yoksa kozmetik dükkanlarına girmeyin (girdiğiniz anda bir şey alıp çıkarsınız çünkü)

    ve daima sorun "Bu ürüne ihtiyacım var mı?"

    cevap genellikle "hayır"dır.

    özetle, bu sözün olması gereken hali, "ihtiyacım olmadığı takdirde ne mac'ten ne essence'den alırım." olmalı.

    1 mart 2014 22:59


    8. hem hayvanlar üzerinde deney yapmaması sebebiyle, hem de fiyatının uygunluğu sebebiyle çeşit açısından her beğendiğim ürünü alabileceğim için benim de dahil olduğum düşünce tarzıdır. ayrıca sadece essence değil, wet n wild, alix avien, golden rose, oriflame, gosh ve pastel'i de ekliyorum uygun fiyatlı ve cruelty free marka grubuna. çeşit daha da çoğalıyor böylece. özellikle ruj, oje, göz kalemi, eyeliner ve far ürünlerini pahalı bir markadan almayı tercih etmeyenlerdenim. az önce saydığım markalar beni gayet tatmin ediyor çünkü.

    10 mart 2015 17:04

    9. son derece mantıklıdır.

    Çünkü belirli aralıklarla aldığım ürünler, maskara, kapatici ve eyeliner.

    mac'in işlevsiz maskaralari yerine, essence i love extrem maskarayi, mac'in çizgilere dolan kapatıcıları yerine yine babalar gibi çizgilerime dolan herhangi bir drugstore kapatıcıyı, mac'in eyeliner'ı ile aynı işi yapan drugstore bir eyeliner'ı almayı tabii ki daha mantıklı buluyorum.

    zaten allık, far, ruj da bitmeyen ürünler.

    10 mart 2015 17:29

    10. nutella yerine çokokrem yemek gibi bir şey; aynı malı demeyin corçlar aynı malı demeyin!

    10 mart 2015 18:02