patrick melrose

1. benedict cumberbatch'in başrolünü oynayacağı, ilk bölümü 12 mayıs'ta yayınlanacak olan yeni mini dizi. resmen gün sayıyorum ve çok heyecanlıyım çünkü benedict'in oyunculuk yeteneğinin sınırlarını sonuna kadar zorlayacağı bir yapıma benziyor. konusu, üst sınıf bir ailede fakat büyük çocukluk travmalarıyla büyüyen patrick'in, uyuşturucu kullanımı ve playboy'lukla harmanlanmış hayatı ve bu travmalarının üstesinden geliş süreci.

ben bu adamı izlerken başım dönüyor, büyüleniyorum, bir haller geliyor böyle ateşler basıyor fenalaşıyorum, nabız tansiyon falan hak getire. 30 yaşımda içimi fangirl'lükle titreten alien yüzlü yarim yeniden dizilerde sonunda. neyse sherlock'u savsaklamasını birazcık affettim gibi oldu.

(link: https://www.youtube.com/watch?v=iA2QFVeFZ_U trailer 1)

(link: https://www.youtube.com/watch?v=JQh36eStMqk trailer 2)

ukte: (yazar: missgarnett)

edit: imla. "hal gelmiş" yazamamışım swh.

2. benedict cumberbatch'in hiçbir zaman (link: https://www.youtube.com/watch?v=sXN9IHrnVVU smaug performansının) üzerine çıkamayacağını düşünürdüm patrick melrose'un ilk bölümünde otelde krize girdiği sahneyi izleyene kadar. ilk bölümde neredeyse tek başına oynuyor zaten. oyunculuğunu öyle bir kanıtladı ki bence yaşayan en iyi erkek oyuncu şu an. patrick'in küçüklüğünü canlandıran oyuncunun güzel performansı da unutmamak lazım.

farklı timelineların olması hikayenin bütünlüğünü hiç bozmuyor, aksine tamamlıyor. dizide patrick'in çocukluğuna yapılan yolculuklar sayesinde ruhunda açılan yaraları daha iyi görebiliyoruz. edward st. aubyn'in otobiyografik kitap serisinden uyarlanan dizide aralara kara mizah eklenmiş olmasına rağmen ağır dram havası hakim. böyle bir hikayeyi ne yazmak ne okuma ne çekmek ne karakterleri canlandırmak ne de izlemek hiç kolay değil. bu sene beni en çok etkileyen yapım oldu, insanın içinde fırtılanalar koparıyor. sadece 5 bölüm olması beni biraz üzse de her bir bölüm patrick'in hayatının farklı bir dönemine odaklanıyor ve film tadında geçiyor. bölümleri art arda izlemek de psikolojik açıdan pek kolay değil zaten. en kısa zamanda kitaplarını da okuyacağım.

3. benedict cumberbatch’i nirvanaya ulaştıran dizi. 

5 bölümü bitirmeden girdi yazmak istemedim, size ilk önerim bölümleri ard arda izlemeyin. her bölüm çok etkiledi beni, kendime gelemedim bir süre.

benedict’im, bir tanem, ne yaptın acaba? daha iyisi olamaz dedirtmeye devam ediyorsun. sen varsın diye başladım diziye ve pişman olmadım. bu rolü çok istemiş benedict, hayallerinin rolüymüş hatta. ne kadar istediği de belli oluyor açıkçası. 

yaşanmış olayları anlatan bir romandan uyarlama bu dizi. yapım tasarımında tim burtonun olması da çok anlaşılıyor. her sahnede renk uyumu, kasvetli ama göze hoş gelen bir tema var. izlerken insan zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor bu yüzden.

sherlock’tan sonra aseksüel olmayan bir benedict’e alışamadım önce. patrick karakterinin hem sherlock’la alakası yok, hem de çok ortak noktası var.

spoiler vermeden anlatamıyorum resmen, gidin izleyin. 5 bölüm, her bölüm birer saat. 5 saatlik bir başyapıt. 

-What's the point of a fucking window if you can't throw yourself out of it?

-Nobody should do that to anyone else.

-But sometimes those who deserve the most blame also deserve the most compassion.

-me too... me too.

4. aylar önce mini dizi diye aldanarak tüm bölümlerini ard arda izledim. öyle bir çarptı ki hala aklıma geldikçe tokadı hissediyorum.

dizi, ingiliz uyuşturucu bağımlısı patrick melrose'un çocukluğu ile yetişkinliği arasında mekik dokuyor ve çocukluğunda yaşadığı istismar ve travmaları anlatıyor. nasıl bitik birisi olduğunun kanıtıdır çocukluğu. bizi biz yapan travmalarımızdır ne de olsa.

ruh halinizin bozuk olduğu bir dönemde izlemenizi tavsiye etmem. sindirilmesi zor ve ağır bir dizi. söylemeden geçemeyeceğim benedict cumberbatch müthiş sırtlanmış diziyi.