1. "önüm, arkam, sağım, solum: yeşil" bir şehirdir rize.
ormanı bol, havası temiz ama özellikle merkezi çok nemlidir. nemden çamaşırlar kurumaz, kıyafetler hep rutubet kokar. ekmek, 2. gece küflenir. yapış yapış hissedersşniz, duş almak fayda etmez. sinir bozar.
aslında insanı olmasa güzeldir rize. sevilesi bir memlekettir.
neden insanı olmasa?
rizelilerin medyatik havaları var, kabul. komik olarak lanse ediliyorlar (gizlinot: karadenizliler öyle biliniyor da konumuz rize diye ) bu yüzden sevimli bulunuyorlar çoğu kişi tarafından. yalnız bu, buz dağının görünen kısmıdır sadece. davulun sesi uzaktan hoş tabi.
erkekleri insanlıktan çook uzaktır mesela.
ahlak, din, islam konusunda herkese ders verir lakin bir müslümanın yapmaması gereken her şeyi yaparlar.
islam hakkında konuşurlar konuşmasına da islamı sadece "4 kari almak cunah değuldu"ndan ibaret zannederler. alabilirsin okey de adaletli olman, birini diğerinden ayırmaman lazım ama bundan haberin yok. onu ne yapıcaz? kaldı ki sen bir tanesine yoldaşlık edemiyorsun fazlası ağır gelmez mi?
işte bu dinine hakim rizeli erkekler ya bütüün gün kahvelerde oturur ya da rus kadınların (gizlinot: pardon uçkurlarının) peşine düşerler.
üstüne 3 tanesini daha eklemek istediği karısı ise senede 3 defa ortalama 2 ay olmak üzere sabah 4te düşer çaylık yollarına. yazın güneş tepede pişerken, kışın soğuktan donar, yağmurda sırılsıklam olurken tonlarca çay keser. içine çay doldurduğu bezleri kendi götürür alım yeri denen çay satış yerine. düşünsenize koca dediğiniz herifin arabası var. ama kendisi karısının kestiği çayları arabaya koyup alım yerine götürmeye üşenirken kadınlar sırtlarında götürüyor o yükleri. he yardım eden koca yok mu? var elbet de bir elin parmağını geçmez.
aldatmak rizeli erkeklerin kanında vardır. kaçınılmazdır yani. ve ne kadar acıdır ki bir kadın aldatıldığı halde kocası eve geliyorsa o kadına şanslı gözüyle bakılır. kıskanılır çevresindeki diğer kadınlar tarafından. demek başkasını buldu da seni bırakmadı he? ne ballısın sen ya kocan seviyor seni belli. baksana yine sana geliyor. hem başkasını buldu hem evini unuttuysa peki? olsun nikah kıymadı ona. nikahına da almışsa? çocuk yapmadı ki daha hevesini alsın geri döner. e çocuk da yapmışlar? belliydi zaten o karıya tutulduğu. senin çocukların büyüdü sen onları evlendirmeye bak.
bu yazdıklarımda en ufak bir abartı yok. bizzat şahit olduğum kadın konuşmaları hepsi. keşke olmasaydım.
e bu erkekler koca olamıyorlar bari baba olsunlar değil mi? malesef onu da olamıyorlar. en az 4 çocuk yapar; hepsini de kadına bırakırlar. kadın, o çocukları tek başına yapmış gibi; kadının çocuklarından başka uğraşı yokmuş gibi..
neyse şimdi taraflı olmayayım çocuk yetiştirme konusunda hem anne hem baba yanlış. kendilerini, anne-baba olduğu için kutsal ve yüce görüyorlar. dolayısıyla tabir-i caizse çocuğa, köleymiş gibi davranıyorlar. çünkü çocuğun (gizlinot: özellikle kız çocuğunun) dünyaya geliş amacı "gençliğinde anneye, eve yardım etmesi; anne babası yaşlanınca onlara bakması"dır.
kız erkek ayrımı da had safhadadır rizede. kız eve kapatılırken erkek gezer tozar. gezsin tabi aslanım evlenene kadar alsın hevesini de evlenince dışarı bakmasın (baktı). ne? kızın gezmesi mi? dışarda bir sürü bela var , evlenince kocanla gezersin. (gizlinot: kendi, oğlu ve türevleri dışarda sonuçta) (gizlinot: e adam biliyor abi cinsini)
kız çocuklarından çalışması, yardım etmesi, namusunu koruması ve daha binlercesi "kızsın, yapacaksın" cümlesiyle zorunda kılınırken; erkek çocuklarının kız kardeşini ve aile namusunu koruması beklenilir. yalnız bu sadece bir beklentidir. yani sanmayın ki kız çocuğu tüm denilenleri yerine getirince kıza kıymet verilir. fazlasını yapsın yine yaranamaz. erkek hayırsızın teki çıksın "yine de erkek, hep erkek" denilir. neden kız çocuklarının yaptıkları değersiz? çünkü o kız. ne yani yapması gereken şeyleri yaptı diye bir de plaket mi verelim?
erkek evi kırıp döksün ses edilmez ama kızın en ufak çıkışında ağzının payı verilir. sen kızsın susmak zorundasın, sesin çıkmayacak erkeğin siniri geçene kadar.
yani tamam bu kadar söylendim de bir yandan da böyle yetişen bir kadından çocuklarına, çevresine karşı ayrım yapmamasını, sakin olmasını, duyarlı davranmasını vs. beklemek haksızlık biraz. kadın öyle görmüş, öyle yetiştirilmiş, okumamış, araştırmamış ne yapsın. doğduğu andan itibaren sorgulamak yasaklanmış kadına. bu yüzden içten içe rizeli kadınları mazur gören bir yanım var aslında. kendini geliştirme şansı varken ot gibi yaşayan rizeli erkeklere kızdığım kadar kızamıyorum kendilerine. fırsat verilmiyor ki onlara. ilgisiz bir babayla yardım bekleyen annenin kızı, destek olacağına köstek olan huysuz bir kocanın karısı, kendine yetemezken çocuklarına evine yetişmeye çalışan bir anne ve tüm bunları en güzel en fedakar şekilde yerine getirmeye çalışan bir birey.
bakın tüm bunları anası, babası, kardeşi, tüm sülalesi rizeli; uzun seneler orada yaşamış biri olarak yazdım. ne yazık ki rizelilerin gerçek yüzü bu. bilhassa orada doğup büyüyenler hep bu kafada. iyi bilirim..