yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (3)
    • medya (1)

    1. Dönem şartlarına göre değerlendirilmesi gereken film. Günümüzde izlemek kahkaha sebebi olsa da korku türünün öncülerindendir. Pek çok filme esin kaynağı olmuştur.

    10 kasım 2015 00:06

    2. 1968 yapımı bir gerilim filmidir.

    lalala la la şeklinde tatlı tatlı süregiden (link: https://www.youtube.com/watch?v=Ycy9I1t1CvQ müziği) aslında içten içe sizi de germiyor mu?

    Şimdi efendim; üşenmedim, filmi izlemeye üşenenlere uzun uzun yazdım. biraz aralara kendi yorumumu da kattım.

    ----(gbkz: spoiler-)----

    sevimli ve naif rosemary woodhouse (mia farrow), beyi aktör guy woodhouse (john cassevetes) ile yeni bir eve taşınır. taşındıkları evle ilgili değişik ve ürkütücü söylentiler vardır, genç çiftimizin pek de önemsemediği. Bir gün rosemary apartmanın çamaşırhanesinde bir genç kızla tanışır ve genç kızı komşuları olan yaşlı bir çiftin evlatları gibi sahiplendiğini öğrenir. Yaşlı çift Minnie castevet (çok çılgın bir hatun bu) ve Roman Castevet (delici bakışları var bunun da) ile woodhouse çiftinin tanışması da işte bu genç kızın bir akşamüstü intihar etmesi ile gerçekleşir.

    Genç kızın intiharından çok etkilenmemiş gibi görünseler de, Castevetler sevimli insanlara benzemektedirler. İntihar olayından bir kaç gün sonra rosemary ve guy'ı ısrar kıyamet akşam yemeğine davet ederler.

    Başarılı bir oyuncu olmak isteyen ancak talihi yüzüne pek gülmeyen guy, başta castevetlere yemeğe gitmek istemese de, tanıyınca çok çabuk samimiyet kurmuştur onlarla (hangimiz "tanısan aslında çok seversin" değiliz ki biraz). Aniden kör olan bir aktörün rolünün kendisine verilmesi de bugünlere rastlar.

    Guy'ın işten yana şansı açılmıştır. Rosemary ise biyolojik saatinin geldiğinden midir nedir, deli gibi bebek istemektedir. Bebek yapmaya karar verdikleri gece rosemary, Minnie'nin getirdiği bir tatlının da etkisiyle uyuyakalır ve rüyasında şeytani bir varlık tarfından tecavüze uğradığını görür. Daha garip olan ise ertesi sabah guy'ın gece birliktelik yaşadıklarını söylemesidir.

    Rosemary artık hamiledir ve çok mutludur. Castevetler de bu hamilelikle ve Rosemary ile çok ilgilidirler. Ünlü doktor Sapirstein ile tanışmasını sağlayan da onlardır zaten.

    Rosemary'nin hamileliği tuhaf bir şekilde seyretmektedir, çok sancıları vardır, hızla kilo kaybeder ve çiğ et yeme isteği duymaktadır. İlk hamileliği olduğu için ve aslında saf bir kızcağız olduğu için bu yaşadıklarının hamileliğin normal seyrine uymadığını fark edememektedir. Hem dr. sapirstein de kontrollerde herşeyin yolunda gittiğini, her hamileliğin seyrinin farklı olduğunu belirtmekte, konuya ilişkin kitaplar okuyarak ya da başkalarıyla konuşarak kafasını kurcalamamasını önermektedir. Rosemary yine doktorunun önerisiyle, diğer hamilelerin kullandığı vitaminler ve destekleyici haplar yerine minnie'nin hazırladığı tuhaf bir doğal karışımı içmektedir.

    Rosemary'nin castevetler, eşi ve dr sapirstein arasında geçen hayatında tek farklılık uzun süredir görüşmediği eski arkadaşı cutch ile görüşmesi olur. rosemary'i gören cutch birşeylerin yolunda gitmediğinden şüphelenir. Araştırmaları sonucu öğrendiklerini anlatamadan aniden komaya girerek hayatını kaybeder. Bulduğu bir kitap ise bir yakını tarafından rosemary'e ulaştırılır.

    Rosemary kitabı okuyunca komşuları castevetlerin şeytana taptığından ve eşi guy'ın da başarı karşılığında bebeklerini onlara vermeyi vaadettiğinden şüphelenir. Dr. Sapirstein'den de şüphelenmektedir. Üstelik kocasının tüm gönülsüzlüğüne rağmen evinde verdiği partide arkadaşlarından hamileliğinde yaşadıklarının hiç de normal olmadığını öğrenmiştir.

    Rosemary eşyalarını toplayarak evden gizlice ayrılır. Doğmamış bebeğini kocası ve castevetlerden korumak endişesiyle, şüphelerini -dr. sapirstein' den önce bir kez muayene olduğu- dr. hill ile paylaşır ve yardımını ister. Ancak dr. sapirstein oldukça başarılı ve prestjli bir doktor olduğundan inandırıcı olamamıştır. Dr. hill rosemary'i eşi guy ve dr. sapirstein'e teslim eder. (bu kısımlar bana göre filmin en gerilimli sahneleri idi.)

    Rosemary çaresizdir. Kocası tarafından eve götürülür ve doğum evde gerçekleştirilir. Rosemary uyandığında kendisine bebeğinin öldüğü söylenir. Guy ise SOĞUKKANLILIKLA üzülmemesini, ne de olsa genç olduklarını ve çooook çocuklar yapabileceklerini söylemektedir sadece.

    Ancak yakınlarda bir yerlerden bebek sesi gelmektedir.

    Rosemary evlerinden castevetlere açılan gizli bir kapının varlığını keşfeder. Yolu takip ettiğinde aslında şeytanın çocuğu olan bebeğinin ölmediğini ve ona tapan bir grup insanın Castevetlerin evinde adeta bir kutlama/ayin yaptıklarını görür. Guy da oradadır.

    Rosemary dehşete düşmüştür. Ancak hem roman'ın çabalarıyla hem de annelik güdüleriyle bebeğini kabullenir. Şeytandan da olsa, aylarca beklediği, gözünden sakındığı yavrusudur o. rosemary neye benzediğini göremediğimiz bebeğine ninni söylerken film biter.

    -------------(gbkz: spoiler)-------------------

    12 kasım 2015 18:52

    3. Filmi yeni izledim ve Rosemary'nin yaşadığı şeylerde bazı yönlerden kendi geçmiş travmalarımı buldum. Film, kadının kontrolünün elinden alınıp göz göre göre acı sona doğru gidişini çok iyi gösteriyor. Tecavüz, hamilelik, eğitimden mahrum bırakılma, toplumdan izole edilme, iradesinin geçersiz kılınması gibi birçok kadının maruz kaldığı sistematik istismarları bulmak mümkün. Bazen bunlar öyle içselleştirilmiş oluyor ki kendi başımıza gelince bile farkına varamayabiliyoruz. Çok güzel bir filmdi.

    6 haziran 2021 04:27


    ilginizi çekebilecek benzer başlıklar