1. madem (bkz: hagrid) başlığı açılmış, şu hayatta en sevdiğim karakterlerin başında gelen sirius'umun başlığını eksik bırakmak yakışmazdı.
direkt spoiler altında yazacağım zira okumayanlar ve izlemeyenler için sirius ile ilgili söyleyeceğim her şey spoiler kaçacaktır.
------ s p o i l e r -------
kendisi 3. kitap ile, yani azkaban tutsağı ile hayatımıza giren sirius'u, diğer bir adıyla patiayak'ı, ilk kez harry'nin anne babasının en yakın arkadaşı olup onlara ihanet eden voldemort casusu hain olarak tanıdık, ama daha sonra onun tüm hayatı bir talihsizlik sonucu mahvolmuş olan, hayattaki en sevdiği insanları trajik şekilde kaybetmiş, üstüne üstlük dünyanın geri kalanının yok yere nefret edip korktuğu, suçsuz ve koca yürekli muhteşem bir adam olduğunu öğrendik.
kendisi çok cesur, fedakar ve sevdiklerine inanılmaz sadık (adam köpeğe dönüşüyor yahu) olmasının yanı sıra aynı zamanda pervasız ve ukaladır da. ama onun bu yönleri bile kendisinden bir an için rahatsız olmamıza sebep olmaz kitap boyunca. harry'nin babası james'e, harry'nin kendisine ve diğer tüm dostlarına duyduğu sevgiden ve kendini adayıştan ötürü hayran olur, keşke böyle dostum/yakınım olsa diye iç geçirirsiniz. öksüz ve yetim olduğu için hepimizin içinin kahrolduğu harry'ye bir babaya sahip olmanın ne demek olduğunu öğretmiş, sahip çıkmış, kısa bir süre olsa da güvende ve bir yuvaya sahipmiş gibi hissetmesini sağlamıştır. özellikle ateş kadehi'nde sırf harry'nin başında bir tehlike olduğuna inandığı için tüm bakanlık peşinde olmasına rağmen tüm riski göze alarak harry'nin yanına gelmiş, bu süreçte mağaralarda saklanıp çöp karıştırarak ve fare yiyerek beslenmiştir. sırf bu olay bile benim kendisine hayranlığımı ve üzüntümü arttıran bir olaydır. (gizlinot: ağlamıyorum gözüme bir şey kaçtı)
tüm ailesi slytherinli olan sirius, ayrıca tüm kötü karakterlerle akraba olan, sülalesi kara büyüden kopamayan bir soyun son temsilcisidir. ailesine baş kaldırmış, tüm kötü yola çekme çabalarına karşı gelmiş, gryffindor'a geçmiş ve en sonunda evini terk edip james'in yanına yerleşmiştir. ideallerinin arkasında, doğrusundan asla vazgeçmeyen, gerekirse her şeyi gerisinde bırakabilecek kadar yürekli bir insandır.
ve böyle biri en yakın arkadaşlarından birinin ihanetinden ötürü sevdiği herkesi kaybetmiş, üstüne üstlük bu ihanet ona kalmış, 13 yıl suçsuz yere korkunç bir hapishanede yatmış, çıktıktan sonra ömrünün son iki yılını ise bir yandan karanlık yanla savaşıp bir yandan bakanlıktan kaçak yaşayarak, mutsuzluk içinde geçirmiştir. öldüğü güne kadar birkaç kişi haricinde kimse suçsuzluğunu öğrenmemiştir.
en son olarak rowling tarafından haksız yere, komik bir şekilde ve boşa öldürülmüş, hayranlarını ağlamaktan helak etmiştir.
-------- s p o i l e r --------
daha fazla yazarsam ciddi ciddi ağlayacağım, o yüzden bırakıyorum ama kendimi tutmasam sayfalarca yazardım muhtemelen (gizlinot: swh)