1. Ukte için (yazar: agent)'e teşekkürler.
Süslüde böyle bir başlığın henüz açılmamasına çok şaşırdım, bir yandan da ilk ben yazacağım diye sevindim ne yalan söyleyeyim. Neyse, aslında slow fashion'u yavaş moda olarak da türkçeleştirebiliriz.
Slow Fashion ya da yavaş moda aslında alışveriş yaptığımız mağazada üretilen kumaşın yerelliğinden tutun, kumaşın üretim ortamındaki çalışma koşullarına, üretilen ürünlerin ekolojik ve sürdürebilir olmasına kadar pek çok faktöre bağlı. The Good Place izlemiş süsler belki hatırlarlar, yaşam karmaşıklaştıkça her gün verdiğimiz kararların içeriği, etik boyutu da karmaşıklaşıyor. Kullandığımız ürünün çevreye olan zararı, ürünün üretim koşulları hatta ve hatta ürünü üreten ve tedarik eden firmanın hayata olan bakışı bile etkiliyor. Kimi zaman ( ben de dahil) daha etik seçimler yapmaya çalışırken bunalıp eh yeter deyip pek araştırmadan alışveriş yapıyorum, zaten bu girdi de biraz bu yüzden. Tabi öncelikle, hayata geçirmeye çalıştığımız pek çok düşünce sistemlerinde ( belki diyet, belki minimalizm belki eko-yaşam) çok katı kurallar ve sınırlar koyulmasını sevmiyorum, siyah beyazlar değil griler olmalı hayatımızda. Aynı zamanda Türkiye'de çoğu slow fashion markası çok ulaşılabilir ya da ucuz değiller. Yine de modayla ilgili bakış açımızı değiştirerek yavaş modaya başlayabileceğimizi düşünüyorum.
Giysi Tüketimize Bakmak
Kuşkusuz ki giydiğimiz giysiler bizim kimliğimizi tamamlayan, kendimizi ifade ettiğimiz, sosyal alanlarda bizi gösteren parçalar. Ancak bunu dışında modayı sürekli bir tüketim metası haline getirmek, aynılaşmak ( yerelliği unutmak) , indirim kovalarken asla almayacaklarımızı almak, alışverişi kültürü içinde olmak bizi aslında mutlu etmiyor, çünkü bir yerden sonra bilinçli alışveriş yapmıyoruz. Bizim gerçekten seveceğimiz parçaları seçmiyoruz, almak için alıyoruz. Nasıl tatlıyı keyif almak için değil yemiş olmak
için yediğimiz gibi. Kimisi de stresini boşaltmak için alışverişi kullanıyor. Elbette bizi mutlu edecekse neden olmasın? Yine de stres yönetimde tek stratejimizin bu olması biraz tehlikeli. Belki stres yönetimi için meditasyon, yoga, hafif bir yürüyüş, belki banyo keyfi stratejileri geliştirmek, kıyafet alırken ne hissettiğimize odaklanmak, neyi neden istediğimizi bilmek daha akılcı çözümler olabilir. Hayata grileri eklemek, tam da mesele bu...
Çevre ve Sürdürülebilirlik
Bunun dışında sürekli bir tüketim sürekli bir üretimi beraberinde getiriyor. İnternetten bakarsanız bir pamuğun yetişme süresinin uzunluğunu, her tişört için ne kadar su harcandığını şaşkınlıkla karşılayabilirsiniz. Pamuk üretiminde kullanılan suyun bilinçsiz kullanımı nedeniyle Aral Gölü kurudu. Her yıl üretim fazlası birçok tişört, pantolon, tişört geri dönüştürelemediği için çöpe gidiyor, üretimi için gereken pamuğun suyu da dahil. Kimi zaman ürünlerde kullanılan plastikler (mikroplastikler olarak aratabilirsiniz) de aynı şekilde doğaya gidiyor. Bu konuda istatistiklere ulaşalabilirsiniz. Ürün alırken:
*Eco-friendly olmasına,
*organik pamuk,
*bambu,
*yün,
*keten
gibi kumaşlara yönelebiliriz.
İkinci el kıyafetler alabiliriz. H&M gibi markalar geri dönüşüm için kıyafetleri topluyorlar,onlara verebiliriz. Kullanmadıklarımızı çevreye verebiliriz.