yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (4)
    • medya (0)

    1. Ukte için (yazar: agent)'e teşekkürler.

    Süslüde böyle bir başlığın henüz açılmamasına çok şaşırdım, bir yandan da ilk ben yazacağım diye sevindim ne yalan söyleyeyim. Neyse, aslında slow fashion'u yavaş moda olarak da türkçeleştirebiliriz.

    Slow Fashion ya da yavaş moda aslında alışveriş yaptığımız mağazada üretilen kumaşın yerelliğinden tutun, kumaşın üretim ortamındaki çalışma koşullarına, üretilen ürünlerin ekolojik ve sürdürebilir olmasına kadar pek çok faktöre bağlı. The Good Place izlemiş süsler belki hatırlarlar, yaşam karmaşıklaştıkça her gün verdiğimiz kararların içeriği, etik boyutu da karmaşıklaşıyor. Kullandığımız ürünün çevreye olan zararı, ürünün üretim koşulları hatta ve hatta ürünü üreten ve tedarik eden firmanın hayata olan bakışı bile etkiliyor. Kimi zaman ( ben de dahil) daha etik seçimler yapmaya çalışırken bunalıp eh yeter deyip pek araştırmadan alışveriş yapıyorum, zaten bu girdi de biraz bu yüzden. Tabi öncelikle, hayata geçirmeye çalıştığımız pek çok düşünce sistemlerinde ( belki diyet, belki minimalizm belki eko-yaşam) çok katı kurallar ve sınırlar koyulmasını sevmiyorum, siyah beyazlar değil griler olmalı hayatımızda. Aynı zamanda Türkiye'de çoğu slow fashion markası çok ulaşılabilir ya da ucuz değiller. Yine de modayla ilgili bakış açımızı değiştirerek yavaş modaya başlayabileceğimizi düşünüyorum.

    Giysi Tüketimize Bakmak

    Kuşkusuz ki giydiğimiz giysiler bizim kimliğimizi tamamlayan, kendimizi ifade ettiğimiz, sosyal alanlarda bizi gösteren parçalar. Ancak bunu dışında modayı sürekli bir tüketim metası haline getirmek, aynılaşmak ( yerelliği unutmak) , indirim kovalarken asla almayacaklarımızı almak, alışverişi kültürü içinde olmak bizi aslında mutlu etmiyor, çünkü bir yerden sonra bilinçli alışveriş yapmıyoruz. Bizim gerçekten seveceğimiz parçaları seçmiyoruz, almak için alıyoruz. Nasıl tatlıyı keyif almak için değil yemiş olmak

    için yediğimiz gibi. Kimisi de stresini boşaltmak için alışverişi kullanıyor. Elbette bizi mutlu edecekse neden olmasın? Yine de stres yönetimde tek stratejimizin bu olması biraz tehlikeli. Belki stres yönetimi için meditasyon, yoga, hafif bir yürüyüş, belki banyo keyfi stratejileri geliştirmek, kıyafet alırken ne hissettiğimize odaklanmak, neyi neden istediğimizi bilmek daha akılcı çözümler olabilir. Hayata grileri eklemek, tam da mesele bu...

    Çevre ve Sürdürülebilirlik

    Bunun dışında sürekli bir tüketim sürekli bir üretimi beraberinde getiriyor. İnternetten bakarsanız bir pamuğun yetişme süresinin uzunluğunu, her tişört için ne kadar su harcandığını şaşkınlıkla karşılayabilirsiniz. Pamuk üretiminde kullanılan suyun bilinçsiz kullanımı nedeniyle Aral Gölü kurudu. Her yıl üretim fazlası birçok tişört, pantolon, tişört geri dönüştürelemediği için çöpe gidiyor, üretimi için gereken pamuğun suyu da dahil. Kimi zaman ürünlerde kullanılan plastikler (mikroplastikler olarak aratabilirsiniz) de aynı şekilde doğaya gidiyor. Bu konuda istatistiklere ulaşalabilirsiniz. Ürün alırken:

    *Eco-friendly olmasına,

    *organik pamuk,

    *bambu,

    *yün,

    *keten

    gibi kumaşlara yönelebiliriz.

    İkinci el kıyafetler alabiliriz. H&M gibi markalar geri dönüşüm için kıyafetleri topluyorlar,onlara verebiliriz. Kullanmadıklarımızı çevreye verebiliriz.

    17 eylül 2020 11:40

    2. * Etik Seçimler Yapmak

    Nasıl markalardan alışveriş yapacağımızı nasıl seçebiliriz? Bazı markalar üretim süreci ile ilgili daha şeffaf açıklamalarda bulunuyorlar. Onun dışında bizim tüketici olarak sormamız gereken sorular var:

    Malzemeler nasıl tedarik ediliyor?

    Hangi materyaller kullanılıyor?

    Üretim nerede yapılıyor?

    Üretimi yapanlar kim?

    Ürününü almak istediğiniz markanın websitesine girerek bu bilgilere bakabiliriz.Eğer ifadeler yeterince açık değilse, aklımızda kırmızı bayrak belirebilir.

    Özellikle Zara, Mango, H M gibi pek çok markanın çocuk işçi çalıştırdığı ile ilgili pek çok şüphe var, tabi daha bilgili bir süslü varsa bu başlığı geliştirmeye yardımcı olabilir.

    Bunun dışında Aposto'nun Lagom adlı mail abonelik seçeneği ile çeşitlikçi, sürdürebilir, etik markalar ve tasarımlar hakkında bir dünya fikir alabilirsiniz. Bu nedenle şiddetle tavsiye ederim. Eğer daha önce denediğiniz bir sürdürülebilir markanın ürünü de varsa, başlığa yorumlarınızı bekliyorum.

    Son olarak, pek çoğumuz maddi kaygılar nedeniyle ya da zaman azlığı, bunalmışlık nedeniyle bazen en iyi tercihimizi yapamıyoruz. Ama özellikle inditex mağazalarındaki fiyat pahalılığına bakınca, biraz daha üzerine koyup almak daha iyi bir tercih olabilir belki. Ya da daha nadir alışveriş yapmak belki de iyi bir adım. İleride belki pek çok markayı sürdürülebilir ve etik düzende dünyamıza zarar vermeden görmek dileğiyle...

    17 eylül 2020 12:00

    3. Son olarak bulabildiğim markaları buraya ekliyorum:

    *Stella McCartney ( maalesef ki çok pahalı, yine de ekliyorum eğer almaya gücü yetebilecek olan varsa )

    *Reformation

    *Iamnotbasic

    *Levis ( sürdürülebilir açısından daha iyi olduğunu buldum araştırmalarım açısından)

    *Satsuma

    17 eylül 2020 12:21


    4. biraz araştırınca gördüm ki aslında zaten hayat tarzım olan yıllardır uyguladığım akım. minimal yaşamın ve tüketmiyoruz kampanyasının biraz daha içeriği genişletilmiş hâli.

    -minimal yaşam: giyim konusunda etek, pantolon, tişört vs. her kıyafetten maksimum 5-6, ayakkabı 2-3 tane vardır. bu yıllar yılı da değişmedi. ruj ve far paleti 2-3, diğer makyaj malzemeri-cilt bakım birer ve fırçalardan da bir iki tane. Bir çamaşır makinesini doldurabilecek ama bir bavula da sığdırabilecek kadar eşya desek tam ölçüyü vermiş olurum sanırım.

    -vintage ya da ikinci el ürün: oldum olası vintage aşığıyım fakat pek bilinmediğinden internette bile satıcı az ve çevremde de satılmadığından alamıyordum ama şimdi vintage dükkanlar arttı. özellikle çantada elimdeki birkaç çanta da eskidikten sonra tamamen vintage'a dönücem. kıyafette internetten ikinci el almak değişim imkanı olmadığından şu an için bana göre zor.

    -doğal ürün kullanımı: kozmetik etiketi okuduğum gibi kıyafet etiketi okumaya başlayalı da 2-3 yıl oldu. mutfak ya da diğer ev eşyalarında plastikten kesinlikle uzak duruyorum. silikon henüz hayatımızda çok yeni ve uzun vadedeki etkileri bilinmediğinden onu da kullanmıyorum. yün-pamuk-keten vs. muhakkak doğal kumaş ya da doğal deri olan ürün kullanıyorum. dana-koyun-keçi derisi zaten eti için kesilen hayvanlardan kullanılıyor, işkence olmuyor fakat diğer hayvanlar hakkında biraz çekimserim. diğer hayvan derilerinden imal ürünleri araştırılmadan alınmaması gerektiğini düşünüyorum.

    -ütü yapmamak: şu çağda bunun bilincinde çok az insan olsa da ben ütüsüzlük kazanacak diyorum. çalıştığınız iş sektörü bunu dayatıyorsa tabii o ayrı ama onun dışında neden ütü yapmamalısınız? bir ürünü uzun süre kullanabilmenin yollarından biri de ütü yapmamaktan geçiyor. ütü, doğal kumaşı çok hızlı bir şekilde eskiten ve formun bozulmasına sebep olan bir şey. %100 doğal kıyafetlerde ütü yapıldıkça inceliyor ve bu yüzden her defasında daha fazla kırışıyor. ayrıca ben kıyafetlerimin ütüsüzlüğünü seviyorum çünkü bu, o ürünün doğal olduğunu gösteriyor. pazara gittiğinizde hepsi aynı boyda gıcır gıcır görünen parlak ve düzgün o sebze meyvelerin aslında nasıl hormonluysa, eğri büğrü gariban gibi olanlarınsa doğal olduğu gibi aynı.

    -"hangi ülkede yaşıyorsan o ülkenin malını kullanmalısın" bilinci: uygulaması zor mu? evet, çok zor ama imkansız değil.

    şu an türkiye'de yaşadığım için sadece türk malı kullanıyorum ve bu durumu "yerli malı yurdun malı" bilincinden sanıyorlar ama pek öyle değil. aslında kısa bir süre yurtdışında çalışıp geri döndükten sonra farkına vardığım bir durum bu: hiçbir ülke kendi ülkesi için ürettiği kalitedeki malı başka ülkeye göndermiyor, muhakkak az da olsa kaliteyi düşürüyorlar. özellikle tekstil sektöründe ithalat-ihracat yapan kişilerden de duydum bunu. ithal bir ürünü satıldığı ülkedekinden kalitesi düşürülmüş hâliyle fakat daha pahalıya almak zorunda kalıyorsun. hele de bizdeki gümrük vergilerini düşününce... aldığın ürüne verdiğin paranın yarısından çoğu vergi.

    -tüketici ve çalışanın hakkını koruyan firma: bir ürün almadan önce muhakkak "iade ve değişim" kısmını okurum. değişimi 14 değil de 7 günde yapılır yazıyorsa bile alışveriş yapmam oradan. tüketicinin hakkı yasalarda bellidir ve o yasalardan farklı kafasına göre hareket eden yerler benim için güvenilmezdir.

    ve son olarak da çalışanların çalıştığı firmadan memnun olduğu, hakkını veren firma tercihimdir.

    tüm bunları bünyesinde toplayan yerler var mı? var. az ama var.

    Edit-ekleme: eklenebilecek çok fazla şey var ama en kısa şekilde yazmaya çalıştım.

    17 eylül 2020 16:18 17 eylül 2020 16:55