yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (34)
    • medya (5)

    1. İçtiğimiz su da kimyasal bileşenlerden oluştuğu için ve hatta bizler de kimyasal bileşenlerden oluştuğumuz için beni güldüren sav.

    Glikolik asidin alpha hydroxy asit olduğunu ve ananas, şeker kamışı, tatlı patates, üzüm, gibi şeker oranı yüksek muhteviyattan özütüldüğünü, kimyasal!!1!1 denilen içeriğin şekerle peeling yapmaktansa aynısının laciverdiyle, doğru ph ile kullanılması ve etkisiz kalmaktansa kimya bilgisi sayesinde doğru kullanılıp gerçekten etki etmesi olduğunu bilmeyen güruhun veryansınıdır.

    Yüzüne plütonyum sürenleri tenzih ederim.

    19 mayıs 2017 18:54 19 mayıs 2017 18:57

    2. https://i.hizliresim.com/p0ZjMr.jpg

    sözlüğün süslü sekmesinin niteliğini oldukça sorgulatır hale getiren, insanı bezdiren tim. kendilerini rahatça saptayabiliyorsunuz:

    - ürün başlıklarına "içinde tonlarca kimyasal var", "içeriği temiz değil", "yüzüme kimyasal sürmem" yazıp asla ama asla ürünün içindeki o bahsettikleri öldüren içeriği belirtmemek. bu çıkarım yapılıyorsa muhakkak bir araştırma yapıp buna göre konuşulduğunu düşünüyorum? öyleyse bu bahsettiğiniz kimyasal nedir, hangi içeriktir? şu sitede kaç tane "ürünün içinde bulunan x maddesinin y'ye sebep olduğunu düşünüyorum ve bu da ürünü kötü içerikli yapmakta" tadında yorum var? aynen, yok. herkes sadece papağan gibi "içinde kimyasal var"ı tekrarlıyor. evet haklısınız, içinde kimyasal var; aynı etrafımızdaki her şeyin "kimyasal" olması gibi.

    "ben kimyager değilim, bütün içerikleri ezbere mi bileceğim?" diyenlere: kesinlikle hayır. ama hepimiz bakım ürünlerine tonlarca para döküyorsak evet alacağımız ürünün içeriğini okuyup, tek tek incelememiz gerekiyor. ne olduğunu bilmediğiniz bir bileşeni anlamak için google'da 2 dakika geçirmek yetiyor. soru-cevap aparatında "eski sevgilimin kayınçosunu linkedin'de stalkladım, görünüyor mudur profile baktığım?" diye sorular sorabiliyorsanız, yüzünüze sürdüğünüz şeyi araştırmak için de vaktiniz vardır kesin.

    - yüze limon, seyreltilmemiş esansiyel yağlar, karbonat, sığır jelatini, ve diş macunu(gizlinot: oo diş macunu kimyasal olmuyor sanırım bu durumda?) gibi saçma sapan şeyleri sürmek, bunları sözlükte başka yazarlara da tavsiye etmek. sürekli "ne varsa doğada varrrr <3, bence siz de kimyasal sürmeyin" diyerek diğer insanları da darlamak. rutinini aktardan aldığı oldukça yüksek ph'li ve kurutan sabundan, bir gül suyundan ve yanığa yol açan çay ağacı yağından oluşturup, bunu adeta beklenen mehdi edasıyla açıklamak.

    ayyyynen devam. soru-cevap'ta diş macunu ya da çay ağacı yağı yüzünden yüzünde leke olanları, jelatin bantları yüzünden gözenekleri genişleyenleri biz teselli ederiz.

    - güneş kremine "kimyasal" demek, kullanmadığı için gururla madalya beklemek, ve hepsinin ötesinde insanlara da kullanmamalarını tavsiye etmek.

    Avustralya'da her 3 kişiden 2'sine cilt kanseri teşhisi konulduğu biliyor musunuz?(gizlinot: 70 yaşına kadar) Okullarda şapka ve güneş kremi kullanmanın zorunlu olduğunu?(gizlinot: slip-slop-slap campaign) tamam, orada ozon tabakası çok daha büyük bir sorun ancak güneşin neler yapabileceğinin farkında mısınız? "her şey kimyasal ama yaz olmadan birkaç seans solaryuma girerim, o sorun değil :)))" ne güzel hayat...

    - her 3 girdiden 7'sinde "yüzüme ağır geldi" "yüzüm nefes alsın", "yüzüm alıştı" gibi ancak "teşhis" ve "intak" söz sanatları ile açıklanabilecek kalıplar kullanmak. akciğerleriniz ile nefes alıyorsunuz. ayrıca limonlu su içerek de "toksin" falan atmakta değilsiniz, o işi de karaciğer hallediyor.

    sonuç: türkiye'de drugstore, market ve diğer mağazalarda satılan çoğu ürün tamamen aynı formül ile avrupa'da satılıyor. zaten her şeyi ithal ediyoruz. hadi tamam, bizim başımızdakilerin insan sağlığını önemsediği yok, avrupa birliği'ndeki standartların nasıl ağır olduğundan da mı habersizsiniz? adamlar türkiye'den gelen yiyecekleri sokmuyorlar ülkelerine, çin'den çocuk oyuncağı ithal etmiyorlar; toksik ya da kanserojen madde içeren bakım ürünlerine mi onay verecekler? ürün üretme ve geliştirme sürecinde görev alan uzmanların her sabah laboratuvarda toplanıp "ooo bugün kimlere kimyasal hazırlıyoruz, kimleri kanser edip öldüreceyiz?" diye planlar yapıp hoptek oynadıklarını mı düşünüyorsunuz? günümüz yaşamını nasıl değerlendiriyorsunuz, modern tıbbı ret mi ediyorsunuz mesela; düşünce yapınızı çok merak ediyorum. sorular...

    edit: girdimin hiçbir kısmında fazla tüketimi teşvik eden, kapitalizm kölesi yapmaya yönelten bir şey yok. Yüzüne diş macunu sürenler sistem eleştirisi falan yapmıyor; sapla samanı karıştırmayalım lütfen.

    19 mayıs 2017 22:40 20 mayıs 2017 11:57

    3. Kozmetik dünyanın en büyük sektörlerinden biri. Argelerinden üretimlerine ve pazarlamalarına kadar büyük paralar dönüyor. Bunu aklımızda tutarak hareket etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Hangi ürünün içinde hangi kimyasalların olduğunu anlamak için yalnızca içeriğini okumak yetmiyor. Ben bir ara meraklanıp araştırmıştım. Göz çevremde küçük küçük beyaz noktalar var, bu yüzden aldığım farların eyelinerların içinde bunlara sebep olan maddeler var mı öğrenmek istedim. Bir eyelinerımın içeriğindeki tüm maddeleri tek tek aradım ve sonuç: hiçbir şey anlamadım. Üstelik kimya terminolojisine az çok hakimim.

    Yani diyeceğim o ki; içeriklerde yazan kimyasallar hakkında bilgiye ulaşmak ciddi mesai istiyor. Üstelik bilimsel yayınlara da ne kadar güvenilir emin değilim, parayla istediği makaleyi yazdıranlar duydum. Büyük paraların döndüğü sektörlerde doğru bilgiye ulaşmanın kolay olmadığını düşünüyorum. Bitkisel yağları bulursunuz, hangisi neye yol açıyor bilirsiniz. İçeriklerde buna dikkat edebilirsiniz. Ama mesela aa paraben var o zaman almıyım'lar bana boş laf geliyor. Paraben olmayacak başka koruyucu olacak. O raf ömrünü uzatmak zorundalar. Ya da mesela ana maddelerle ilgili bilgiye ulaşırsınız, fakat bakalım içerikte o şekilde mi yazıyor. Aynı maddenin bir çok yazım şekli olabiliyor.

    Bu konuda çok takıntılıysanız daha az kozmetik kullanın. Veya bitkisel yağları araştırıp cildinize onları sürün. Cildinizin kullandığınız ürünlere verdiği tepkiye dikkat edin, ne iyi geliyor ne gelmiyor farkında olun.

    20 mayıs 2017 00:56


    4. Kimyasallar ve doğal ürünlerin kullanımı hakkında bilgi sahibi olmayan ve caydırıcı konuşanlar elbet sinir bozabilir ancak yüzüne kimyasal sürmemeyi tercih eden grup en iyisini yapıyordur.

    Yüzünüze aman aman bir şeyler sürmenize gerek yok ihtiyacı olan nemi vermek,peeling yapmak,temizlemek çoğu zaman yeterli ama inatla gidip gördüğünüz her kimyasalı aaa bunu da deniyim,bunun hakkında iyi denmiş vs diyerek alıp kullanmak hem tüketim çılğınlığı -çünkü gereksiz-hem de cilt için zararlı

    Doğal ürünlerinde kullanımında sınırlama olmalı elbette''less is more'' mantığıyla hareket etmek gerek

    Su da kimyasal biz de kimyasalız demek neyin mantığı acaba anlam veremedim

    Tanım:Eleştirmeden önce düşünmek gerektiğini hatırlatan başlık

    20 mayıs 2017 09:52

    5. üstteki çoğu süslü girdisine katılarak, diyorum ki kimyasal diyerek nelerin kast edildiğine bağlı. eğer kimyasal ve doğal diye iki ayrım yapılıyorsa, günümüzde ben gözümle görmediğim hiçbir şeyin doğallığına inanmıyorum. hele aktarların poşetler içinde sattıkları malzemelere hiç inanmıyorum. inanmaktan ziyade güvenmemek daha doğru bir kelime. nasıl güvenelim ki?

    bende kendimce dikkat etmeye çalışıyorum ama ''kendimce'' yapabildiğim kadar. sivilceye meyilli bir cilt olarak birkaç maddeden haberdarım ve alırken içindekiler kısmında bunun olup olmamasına dikkat ediyorum mesela. ama bu benim kimyasaldan uzak durduğum anlamına gelmiyor. bahsedilen bu tarz şeyler ise eğer.

    bir de artık sektörler çok gelişti birazda bunlara şans vermek mantıklı. saçın dökülüyor mesela şu maskeyi kullanacağına sütü, yumurtayı bilmem neyi karıştır sür doğal şeyler diyenler var. iyi de adamlar yapmış işte bu bir ayda sonuç veriyorsa seninki beş altı ay süründürüyor. yani her zaman her şeyin doğalı olmuyor, yerine göre.. mesele size yarayanları bulabilmek

    not: saç olayı sadece bir örnek

    20 mayıs 2017 14:07

    6. Kimyasal diye yaftaladığımız içeriği internette stalka ayırdığımız zamanın yarısında araştıralım. En güncel kaynaklara bakalım.

    Zamanında şirketler arası karalama çalışmasıyla 'aoouuu x şirketi paraben kullanıyor, o çok zararlı bir kimyasal, biz koymuyoruz' diyerek parabeni şeytan ilan ettiler. Bugün hala net kanıt yok parabene karşı.

    'Paula's choice' web sitesinde bir kimyager ve eczacı olan Paula Begoun'un her içerikle alakalı tek tek oluşturduğu bir sözlük var. Girin araştırın okuyun.

    Kadın pahalı markayı kayırayım Estee lauder'dan para alıp reklam yazayım yapmamış.

    Kah olay'i övmüş kah olay'i gömmüş. İçeriklerini eleştirmiş, güvenlisini söylemiş. Böyle bilmeden etmeden fuçütümüze gümyasal sürmüyoh moduna girip yukarıda başka süslünün dediği gibi, yüzünüze sığır jelatini, diş macunu, genital bölgenize bilmemne yağı cart curt sürmeyin.

    Doğal deyip kullandığınız yağın da kremin de bitki suyunun da asit baz değeri var, iz leke va yapabilir, yakabilir, onun da 'kimyası' var.

    20 mayıs 2017 16:09

    7. Bilmiyorum ki. hasta olduğumuz da iyileşmek için aldığımız şeyler de kimyasal değil mi. limon döğal diye yüzüne sürmek de zararlı nerede ve nasıl üretildiğini bilmediğin yerlerden aldığın ürünler de. İyi bir Ar-ge si olan şirketlerin ürünleri bana güvenilir geliyor başkalarına güvenilir gelmiyorsa kullanmamak onun da en döğal hakkı.

    20 mayıs 2017 22:04


    8. Herşey kimyasal yediğimiz içtiğimiz de dahil mantığı gütmek karşısındakinin ne demek istediğini inatla anlamamaya çalışmak bana göre. Bunu söyleyen kimsenin kimya bilgisi olmadığını suyun Nasıl oluştuğunu bilmediğini sanmıyorum. Ben içerik konusunda özenli bi insan değilim, fikrim içinde x yoksa yerine muadil y konulur, açık söyleyeyim. Ama yüzüme otu boku da sürmem. Kullandığım görece doğal ürünler de var kimyasal dolu olanlar da. Yalnız şöyle bi durum var ki son Zamanlarda Gidişat doğala dönüşe başladı, yeni moda yapay içerikler değil. Sektörün en baba firmaları bile 1-2 doğal içerik ekleyip yeni seriler oluşturuyor veya tepki gören içerikleri çıkarmaya çalışıyor ürünlerinden.

    21 mayıs 2017 05:52

    9. Yok su da kimyasalmış bilmem ne. İnsanların kastettiği o mu. Çok basit düşünüyo bazıları. İsterseniz duvar boyası alın onu sürün yüzünüze hatta alın size kalıcı makyaj ahahah :) kimsenin kimseye karıştığı yok, herkes kendi görüşünü bildiriyor burda. Evet, anlaşıldığı gibi ben de bu timdenim. Artık çok gerekmedikçe ten makyajı yapmıyorum çünkü fondötenler bbler yüzü tıkıyor içeriği ve markası nolursa olsun. Ama organik, doğal ürün peşinde de koşmuyorum öyle abartmıyorum çünkü onlarda da "kimyasal"lar var. Bazılarının astarı yüzünden beter hatta. O yüzden, daha az makyaj yapıyorum ama ürünlerimi değiştirmedim.

    21 mayıs 2017 07:07

    10. "kimyasal" değil, "sentetik" demeye çalışan tim.

    kelime oyunundan ibaret değil bu başlık. terimleri doğru kullanmak bilgiyle birlikte gelir, dolayısıyla başlıktaki 'kimyasallar' kelimesinin sarkastik tonu da gayet yerinde olmuş. aslında bazı yaygın yanlış kanıları araştırmaya gerek duymadan ileriye sürmeleri eleştiriliyor. sonuçta bilimsel bir durumun "bana göre", "sana göre"si yok.

    yanlış kanı: sentetik kimyasallar doğal kimyasallardan daha tehlikelidir. organik olan şeyler doğallıklarından ötürü daha güvenlidir.

    açıklama: "ilaç"la "zehir"i ayıran şey dozdur. bu kanının herhangi bir temeli yok. kimyasal aktivite maddenin nereden geldiğiyle(gizlinot: doğal versus laboratuvar) alakalı bir şey değildir, doğal da olsa sentetik de olsa aynı madde aynı davranışı gösterir. aynı zamanda "doğal" ve "organik" terimlerinin tanımı piyasada çok geniş ve herhangi bir sıkı yaptırım yok bu ifadelerin kullanımı üzerinde. (link: https://blogs.scientificamerican.com/guest-blog/natural-vs-synthetic-chemicals-is-a-gray-matter/ kaynak).

    bu "doğal" ve "organik" meselesinin patlaması da bir başka pazarlama tekniği, bu gözden nasıl kaçırılıyor anlamıyorum. zararlı içerik tartışması tamamen alakasız bir biçimde "doğal" ve "sentetik" meselesine indirgenmiş durumda. ürünlere koyulan ve cilde zarar verdiği bilinen, mesela parfüm gibi içerikler ikisinde de olabiliyor. normalde almayı türlü sebeplerden dolayı insanların tercih etmeyeceği ürünler üzerlerinde "paraben-free" yazdığı için birden kıymetli hale geldi. müthiş bir pazarlama yürütüldü kötüleme yoluyla ve insanların marka bağlılıkları şüpheye düşürüldü, oyunun kuralları baştan yazıldı. ikinci bir kez düşünmeye ihtiyaç duymadan insanlar "doğal" ve "organik" olana sarılmaya başladılar. komiktir, ablam markette üzerinde "doğal" yazan yumurtaları tercih ediyor. ya ne olacaktı, sentetik yumurta mı üreteceklerdi? sanki diğer yumurtalardan bir farkı olabilirmiş gibi, "doğal" yumurta. tavuktan geliyor yahu nihayetinde, bütün yumurtalar doğal. ikinci bir kez düşünmeye ihtiyaç duymuyor ablam çünkü "doğal" olana güvenmiş, keza o yazıyı oraya iliştirenlerin satışları aldı yürüdü. çok benzer bir şekilde ilerliyor bu mesele kozmetikte de.

    şimdi burada eleştirilen şey insanların ürün seçimleri değil, bunu bir netleştirelim. isteyen istediğini kullanır. ama kalkıp da güneş kremlerini öcüleştirerek insanlara kansere davetiye çıkartmasınlar bir zahmet. bu tip durumlarda ortada kişisel tercih kalmaz, bilim konuşur. bilimin içinde süregelen tartışmalar bakidir, hiçbir azınlık araştırma güneş kremi kullanma gerekliliği gibi yaygın bilimsel bir kanaati çöpe atmamızı gerektirmez. eğer içerik araştırmanızı "doğal" olan ürünlere yönelmeyle, ya da hiçbir ürün kullanmamaya karar vermeyle noktalamayı tercih ediyorsanız sizin bileceğiniz bir iş. fakat kamusal olarak bu meseleyi konuşuyorsak kaynak gösterilmesini talep etme, kaynakların meşruluğunu sorgulama, iddiaları eleştirme gibi haklarımız tabii ki var. her türlü diyalog ortamına "eleştirmeye hakkın yok", "isteyen istediğini düşünür" diye ket vurmaya çalışmanın da bir manası yok.

    21 mayıs 2017 10:02 21 mayıs 2017 10:14