2.
https://i.hizliresim.com/p0ZjMr.jpg
sözlüğün süslü sekmesinin niteliğini oldukça sorgulatır hale getiren, insanı bezdiren tim. kendilerini rahatça saptayabiliyorsunuz:
- ürün başlıklarına "içinde tonlarca kimyasal var", "içeriği temiz değil", "yüzüme kimyasal sürmem" yazıp asla ama asla ürünün içindeki o bahsettikleri öldüren içeriği belirtmemek. bu çıkarım yapılıyorsa muhakkak bir araştırma yapıp buna göre konuşulduğunu düşünüyorum? öyleyse bu bahsettiğiniz kimyasal nedir, hangi içeriktir? şu sitede kaç tane "ürünün içinde bulunan x maddesinin y'ye sebep olduğunu düşünüyorum ve bu da ürünü kötü içerikli yapmakta" tadında yorum var? aynen, yok. herkes sadece papağan gibi "içinde kimyasal var"ı tekrarlıyor. evet haklısınız, içinde kimyasal var; aynı etrafımızdaki her şeyin "kimyasal" olması gibi.
"ben kimyager değilim, bütün içerikleri ezbere mi bileceğim?" diyenlere: kesinlikle hayır. ama hepimiz bakım ürünlerine tonlarca para döküyorsak evet alacağımız ürünün içeriğini okuyup, tek tek incelememiz gerekiyor. ne olduğunu bilmediğiniz bir bileşeni anlamak için google'da 2 dakika geçirmek yetiyor. soru-cevap aparatında "eski sevgilimin kayınçosunu linkedin'de stalkladım, görünüyor mudur profile baktığım?" diye sorular sorabiliyorsanız, yüzünüze sürdüğünüz şeyi araştırmak için de vaktiniz vardır kesin.
- yüze limon, seyreltilmemiş esansiyel yağlar, karbonat, sığır jelatini, ve diş macunu(gizlinot: oo diş macunu kimyasal olmuyor sanırım bu durumda?) gibi saçma sapan şeyleri sürmek, bunları sözlükte başka yazarlara da tavsiye etmek. sürekli "ne varsa doğada varrrr <3, bence siz de kimyasal sürmeyin" diyerek diğer insanları da darlamak. rutinini aktardan aldığı oldukça yüksek ph'li ve kurutan sabundan, bir gül suyundan ve yanığa yol açan çay ağacı yağından oluşturup, bunu adeta beklenen mehdi edasıyla açıklamak.
ayyyynen devam. soru-cevap'ta diş macunu ya da çay ağacı yağı yüzünden yüzünde leke olanları, jelatin bantları yüzünden gözenekleri genişleyenleri biz teselli ederiz.
- güneş kremine "kimyasal" demek, kullanmadığı için gururla madalya beklemek, ve hepsinin ötesinde insanlara da kullanmamalarını tavsiye etmek.
Avustralya'da her 3 kişiden 2'sine cilt kanseri teşhisi konulduğu biliyor musunuz?(gizlinot: 70 yaşına kadar) Okullarda şapka ve güneş kremi kullanmanın zorunlu olduğunu?(gizlinot: slip-slop-slap campaign) tamam, orada ozon tabakası çok daha büyük bir sorun ancak güneşin neler yapabileceğinin farkında mısınız? "her şey kimyasal ama yaz olmadan birkaç seans solaryuma girerim, o sorun değil :)))" ne güzel hayat...
- her 3 girdiden 7'sinde "yüzüme ağır geldi" "yüzüm nefes alsın", "yüzüm alıştı" gibi ancak "teşhis" ve "intak" söz sanatları ile açıklanabilecek kalıplar kullanmak. akciğerleriniz ile nefes alıyorsunuz. ayrıca limonlu su içerek de "toksin" falan atmakta değilsiniz, o işi de karaciğer hallediyor.
sonuç: türkiye'de drugstore, market ve diğer mağazalarda satılan çoğu ürün tamamen aynı formül ile avrupa'da satılıyor. zaten her şeyi ithal ediyoruz. hadi tamam, bizim başımızdakilerin insan sağlığını önemsediği yok, avrupa birliği'ndeki standartların nasıl ağır olduğundan da mı habersizsiniz? adamlar türkiye'den gelen yiyecekleri sokmuyorlar ülkelerine, çin'den çocuk oyuncağı ithal etmiyorlar; toksik ya da kanserojen madde içeren bakım ürünlerine mi onay verecekler? ürün üretme ve geliştirme sürecinde görev alan uzmanların her sabah laboratuvarda toplanıp "ooo bugün kimlere kimyasal hazırlıyoruz, kimleri kanser edip öldüreceyiz?" diye planlar yapıp hoptek oynadıklarını mı düşünüyorsunuz? günümüz yaşamını nasıl değerlendiriyorsunuz, modern tıbbı ret mi ediyorsunuz mesela; düşünce yapınızı çok merak ediyorum. sorular...
edit: girdimin hiçbir kısmında fazla tüketimi teşvik eden, kapitalizm kölesi yapmaya yönelten bir şey yok. Yüzüne diş macunu sürenler sistem eleştirisi falan yapmıyor; sapla samanı karıştırmayalım lütfen.
19 mayıs 2017 22:40
20 mayıs 2017 11:57