süslü yazarlarının kedilerinin isimleri

1. ilk iki kedimin isimleri sırasıyla yeti ve kariş. yeti adını, yakın bir arkadaşım pofuduk ve kocaman beyaz patilerine ithafen koydu. kariş adını, kara kedimiz renginden ötürü kendiliğinden edindi. ailemize en son katılan kedimizin ismi ise meloş. kendisi her şeye burnunu sokan meraklı bir kedi olduğundan, meraklı melahat deyişinden aldı ismini.

2. beirut. benim güzel kızım ne en sevilen renklerde (gizlinot: beyaz veya sarı)uzun havalı tüyleri, ne basık burnu, ne de kıvrık kulakları var. tüm bunların yerine doku kaybı nedeniyle kapanmayan yamuk bir ağzı, kırçıllı siyah beyaz ve yer yer turuncu tüyleri, sarkık bir karnı var. ama benim gözümde güzellerler güzeli bir kedi. 'ayy ne güzel kedi' denilen kedilerde olmayan ve onda olan tüm özellikleriyle bir bütün olarak, komple paket halinde, hiçbir şeyini değiştirmeden, ona aşığım.

satın almadım, para vermedim, rengine bakmadım, yavru olsun şirin olsun demedim; altı- yedi aylıkken aldım(gizlinot: sokakta bulunduğu için tam doğum günü meçhul). ne güzel yaptım, ne de iyi yaptım. hayatımın en güzel kararını verdim. ben işten dönünce kapıdaki halıda yatıp döne döne cilve yapışını, canı sevgi isteyince peşimden koşturup karnı sallana sallana yanıma gelişini, hasta ve mutsuzken karnıma gelip gurlaya gurlaya acımı azaltışını, bir sürü güzel özelliğini çok seviyorum.

beirut sokakta çok kötü vaziyetteyken bulunmuş. ağız kenarı mahvolmuş, çenesine kadar kemikleri görünüyormuş neredeyse. ama onu bulan ablamız tam bir melekmiş ve koşturmuş, çabalamış. bir buçuk ay kadar veterinerde kaldıktan sonra toparlamış. kısırlaştırılmış. tam bir sahil kasabasındaki yazlık evin bahçesine bırakılacakmış ki, yollarımız kesişmiş.

spotifyda müzik dinlerken, beirut diye bir gruba denk geldim tam o dönemde. kelimeyi sevdim, seslenişini sevdim. iç savaşların koynunda, bir sürü badireye rağmen çok güzel kalan beirut şehriyle, kafamda bir yerlerde bu kediyi bütünleştirdim, zorluklara rağmen güzel kalmaları noktasında. ismi böyle koyuldu yani beirut'un.

sözlükte canım yavrımdan ilk bahsedişim, biraz uzun oldu. ama içimden geldi.

3. Bihter ve Behlül. Görsel ekte'dir. :)

4. Rıdvan koymuştum adını. Sonra onu kardeşleriyle birlikte komşu terziye verince yani ben onu terk edince o da beni terk etti ve kaçtı oradan bir hafta sonra. yüzü hala gözümün önünde, hatırladıkça kalbim sızlar. Canım Rıdo’m, keşke hiç bırakmasaydım seni...

5. Salça.

Yaklaşık 6 sene önce tanıştık. Bir anda bizim sokakta belirdi resmen. Sabahları okula giderken, akşamüstü eve dönerken ayaklarıma dolanıp durdu haftalarca. Bıdıl bıdıl koşardı peşimden. Bu kedi de bana salça oldu derdim. Nerden çıktı, pek de bakımlı görünüyor derken meğer bizim komşunun kedisiymiş. Kocası istemeyince kadın dışarı bırakmış. Kızım da gelmiş önce bana salça olmuş, sonra da benim salça’m olmuş. :)

6. Tırtış. Onu bulduğumda küçücüktü ölcek bu al bunu dediler siz kedi bakıyorsunuz alırsın bunu da dediler 6. Olarak aldım veterinere götürdüm iyileşti ama o kadar kücüktü ki sanki yürümüyor da sürünüyor gibiydi. Tırtıl koyalım adını dedik. Tırtıl tırtırı'ya ordan tırtış' a zaman zaman minik tıttırı küçük tıttırı'ya evrildi. Küçük falan da değil gördüğüm en iri kedilerden ama benim gözümde hep minik tıttırı.

7. 4 adet kedim var hepsi benim çocuklarım.

İlk gelen cookie, adı konulmuş olarak geldi, 5-6 aylıkken yağmurda liseli gençler tarafından bulunmuş, barınaktan sahiplendim ilk görüşte aşk. Diğer isimleri butluluk, Hüsam. Kendisi pofuduk uzun tüylü maşallahı olan bir tekir.

İkincisi luna hanım, kısır 6-7 aylıktı, bir hayırsever tarafından sokaktan alınmış kısırlaştırılmış yuvalanma bekliyordu, benim cookie oğlum da arkadaş arıyordu onu evde yalnız bırakmaya gönlüm elvermiyordu, henüz kısır değildi o yüzden bu ilanı gördüğüm gibi kediciğimi kaptım. Namı diğer lunasu, fadime. Sarı beyaz, kısa tüylü ve çok şişman bir hanımefendi.

Üçüncü bebeğim Lucy, 2 aylıkken fena fırtınalı bir gecede bir arabanın altında çığlık çığlığa bağrırken buldum. Yanımda tarçınlı çörek vardı, o kadar açtı ki onu bile hemen yedi. Pofidik uzun tüylü tekir, sarı ve beyaz. Yani ilk iki çocuğumun çocukları olsa tam olarak lucy olurdu. Tam bir pelinsu. Miniş veya prenses de diyoruz kendisine.

Dördüncü oğlanımın adı Loki. 7-8 aylıkken sokaktan bizi diğer kedilerle balkonda görüp bize beni de alın diye bağıran bir kediydi. Almayacakyım, önce gittim mama su koydum, baktım yine bağrıyor, yine indim aşağı bi baktım dayak yemiş yaralı. Hemen aldım, geldiği andan beri çocuklarımla çok iyi anlaştı çok sakin, eğlenceli, bir miktar saf salak, baya komik, inanılmaz yumuşak ve göbekli bir çocuk. Kendisi kısır, kocaman erkek adam olmasına rağmen kısır ve erkek olan pofidik erkek kedimin sürekli memelerini emişliyor, bebişim süt içemedi herhalde, süt koyunca sevinçten heyecanlı heyecanlı bağrıyor. Namı diğer ismail.

Canım kuzuloşlarım.. hepsi benim çocuklarım. Maşallah hepsine aşktan öteler.

8. Peaky

2 aylıkken sokakta berbat halde buldu ablam. Bi kulağı jiletle kesilmiş şekilde kesik olduğu için, benim de en sevdiğim dizi peaky blinders olduğu için adını peaky koydum. Bize geldiğinde bir avuç kedi diye seviyordum, şimdi 4 avuç kedi.

9. safran. (gizlinot: :'))adını safran baharatının işlenmiş hâlinin renginden alıyor. tüyleriyle de son derece uyumlu.

geçen yaz tanıştık bu yakışıklıyla. evimizin yakınlarındaki parkta bulunan bir ordu kediden sadece biriydi. gözleri hasta bir bebişti. en yakın arkadaşımın yönlendirmesiyle terramycin aldık, düzenli olarak uygulamaya başladık. artık bize boncuk boncuk bakıyor.(gizlinot: duygulandım.) kardeşimin kucağına çıkar, evi gibi kurulurdu hep. şu anda da durum aynı. aylardır bir dostluk var aramızda. daha önce kedi sahiplenmediğimiz için ara ara eve alıp alıştırmaya çalışıyoruz şu an. umarım pek yakında sıkı fıkı bir aile olacağız safrancığım.

10. Mia ve Panda. İkisi de bahçemize atılıp terkedilmişti. Şimdi kucağımda inmiyorlar. Onları o kadar seviyorum ki doğursam bu kadar severdim. Kuzularımm.