süslülerin söylemek istedikleri

440. Tam olarak söylemek istediğim şey var, artık hiçbir şey söylememekten kendime dert ettiğimi fark ettim, bir yerlere yazacağım.

İtiraf edeyim, Hayatımda ilk defa "karşı cenahta" olmak nasıl bir şeymiş anlıyorum. Gayet rahat, gayet seküler, gayet bana saygılı bir ailede ve ortamda her tür dindarlığa, muhafazakarlığa ve düzensizliğe karşı şekilde büyüdüm. Benim özgürlüğüm başkasının haklarına tecavüz ettiği noktada bitti, sevmesem de diğer insanlara ve haklarına saygımı hep korumaya çalıştım.

Ama aman yarabbi, başıboş köpeklerle ilgili yasa teklifi çıktı çıkalı bütün feed'lerim yangın yeri. Arkadaşlarım önce Köpeklerin uyutulmasına karşılardı, sonra toplanmasına da karşı oldular. Mevcut haliyle bile hala kanlı yasalar, canisinizler, gece uyuyamadımlar, sokağında köpek olmayan ingilizce konuşulan ülkelere global call'lar, en son biri boykot ediyorumm yazmış. Akp'li mi ki, neyi boykot ediyor diye baktım, yasayı geri çekin yazıp paylaşmayanları boykot edecekmiş. Yani et ne bileyim ya gerçekten artık yıldım.

Benim yakınım insanların hiçbiri mama parasından zengin olacak insanlar değil, hepsinin zaten hali vakti yerinde. Ama hiçbir şeyde bu kadar duygusallaştığını görmediğim insanların sokak köpekleriyle kurduğu empatiyi anlamıyorum. Yani tabii ki hayvanlar işkenceyle öldürülmesin ve barınaklarda olabildiğince iyi bakılsın ama milyonlarca köpeğin sokakta yaşamasını istemelerini ya da insanlarının yarısının yiyecek güvenli gıda bulamadığı bir ülkede barınaklar çok kötü, oraya konulmasınlar diye ağlamalarına, bunları talep etme lükslerine akıl sır erdiremiyorum. Acısız şekilde uyutulmaları teklifine canhıraş karşı çıkılmasını da anlamıyorum. Her şeyde ama her şeyde avrupa'ya özenen arkadaşlarımın söz konusu sokak köpekleri olduğunda standardı hindistan'a çekmesine anlam veremiyorum. sigara yasağından beri akp'den gelen tek aklı başında düzenleme de bu yasa teklifi, zamanında onu da sigara içenler istememişti ama şimdi fark ediyoruz ki sigara içenlerin çöplüğünde yaşıyormuşuz öncesinde. Şimdi de Ciddi sokak köpeği problemi var, insan sağlığını tehdit ediyorlar, kendileri sokakta eziyet çekiyor, taciz ediliyor ve kötü şartlarda yaşıyorlar ve aslında her gün acı çekiyorlar. Her iki tarafa da zarar veren süregelen bir durum var ve müdahale edilmedikçe katlanarak büyüyor ama çözüm önerisine insanlar sadece körü körüne, canhıraş karşı çıkıyorlar.

Yasaya güvenmemeyi, hayvan satışının da durdurulmasını istemeyi, denetleme talep edilmesini çok çok iyi anlarım. Yasanın çıkarılma zamanlamasında art niyet aranmasını da anlıyorum. Ama hiçbirisine verilen tepki ne muhalefet ne de gördüğüm kadarıyla kamuoyu tarafında gram mantıklı değil. Sokak köpeklerini toplayalım, sahiplenmeyen uyutulsun, hayır olmaz. Peki toplayalım, sahiplenin, hasta ve saldırgan olanlarını uyutalım, hayır olmaz! Niye? Cevap yok, çocuğumuzdan çıkarmış. Yani çıkıyor zaten çocuklardan, kuduz olan, parçalanan çocuklar, ölen insanlar var halihazırda bir şey yapmadığımızdan. Ne yapacakmışız, kısırlaştırıp "yerinde yaşat"malıymışız. Kısırlaştırınca da ısırıyor köpek, havlıyor, saldırıyor, çeteleşiyor, neyi çözmüş oldun? Hiçbir şeyi. Tamam köpekler ölmesin de köpekten dolayı diğer canlılar ölüyor, onların kıymeti yok mu? Belli ki yok.  

Ezelden beri chp'li olan izmir belediyeleri senelerce kıllarını kıpırdatmadılar, şu an izmir'in çoğu yerinde tek başına yürümek tehlikeli, bornova, buca, alsancak sahil şeridi köpek sürülerinden geçilmiyor. En son İzmir nüfusu 4 milyonken 800 bin köpek olduğu söyleniyordu, yıllar önce. Şu an 1 milyonu Çok rahat geçmiştir. Demek ki suçu sadece akp'ye de atmamak lazım. Twitter'da gördüm az önce, chp'li eskişehir belediyesi pati park mı yapmış, insanlar köpeklerini oynatsın diye yeşil alan, etrafı çitle çevrili, kapısı var. Ama Sahipli Köpeklerin sağlığı için Parka sahipsiz köpeklerin girmesi yasakmış. O sırada Çocuk parklarında köpekler 4-5. kolonilerini kurup kendi aralarında alan belirleme kavgası yapıyor. Sahipli köpek söz konusu olunca sağlığa zararlı sayılan sokak köpekleri, konu çocuk sağlığı olunca can yoldaşlarımız, patili dostlarımız oldu. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Korunaklı sitede, bahçeli olmayan evde yaşayıp çocuk parkına gitmek isteyen çocuğun hiç mi kıymeti yok gözünüzde? Chp halktan kopuk dediklerinde inanmadığıma, insanlara haksızlık ettiğime çok üzülüyorum artık. Ben bilememişim.

ben sokak köpeklerinden ölümüne korkuyorum. Asla Korkak bir insan değilim ama havlayarak bana doğru gelen bir sokak köpeği nabzımı o kadar yükseltiyor ki öleceğimi zannediyorum. Bu durum benim çocukluğumdan beri spor yaptığım alanı, yaşadığım ve gidip gezebileceğim alanları hep kısıtladı, hep aklımda diyerek yaşıyorum bu ülkede. Başıma bir şey gelmemesinin tek sebebi aşırı dikkatli olmam. Bazen bazı yerlerden, insanlara rica edip birlikte yürümeyi teklif ediyorum, çevrede kimse yoksa yolumu bile değiştiririm. Ama belli ki bunca arkadaşım benim gibi insanlarla, sokakta oynayacak çocukla, engelliyle, yaşlıyla değil, sokakta arada mama verip, başını okşayıp kendisini iyi hissettiren köpeklerle empati kuruyorlar. Benim gibi insanların güvenliğine, Kendi çocuklarına, kendi sağlıklarına, yaşlılarına ve huzurlarına dair dahi kaygıları yok. Ve asla fikrimi söyleme hakkım yok, dinlemeye tahammülleri yok zaten, direk küfür falan edecekler, çok kızgınlar. Çoluğunuzdan çocuğunuzdan çıksınlar, beddualar, şimdi başımıza korkunç şeyler gelecek tarzı akıl mantık dışı serzenişler gırla.

Muhalefetten ve eğitimli gördüğüm seküler kesiminden de ümidimi kaybettim ben bu ülkenin. Hükümetin birincil emeli neydi bilmiyorum ama insanları mantık ötesinde kamplaştırıp fanatikleştirmeyi çok iyi başardı. Bu konuda onlara da tebrikler. 

Düzeltme notu: kısaltmaya çalıştığım ve mantıksız akan yerlere bazı ekleme çıkartmalar yapıldı. 

Ekleme: bak yine denk geldim, bunlar sanatı da sevmezler, güzellikten de anlamazlar falan filan diye yine saydırmışlar. Sanatı da seviyorum, giydiklerinizden ve evlerinin halinden gördüğüm kadarıyla da estetik algım da, çevreye ve kendime saygım da hepinizden daha iyi konumda. Tam da bu sebepten sokakta hayatımı ve sağlığımı tehlikeye atan bir hayvanın serbest gezmesini istemiyorum. Vegan değilseniz, hakikaten elmyra gibi yusufçuk böceğini bile tutup öpecek kadar sevgiyle dolu insanlardan değilseniz boş konuşuyorsunuz. Ama bu açıdan bakan insanların motivasyonunu çok iyi anlıyorum. Geri kalan, cins köpeğiyle fotoğraf paylaşıp patili dostlarımıza dokunmayın diyen, kendisi konforlu hayatına devam ederken başkaları canının güvenliğinden feragat etsin isteyenlere bir şey söyleyemiyorum. Bu sanal tartışmayı izlemekten yorulduğumu fark ettim artık.

439. Kronik kabızlığı olanlar işi gücü bırakıp karpuz yiyin. (gizlinot: Gsgshs) hem lifli hem bol sulu, çok iyi geliyor ama kışın napacağım bi fikrim yok.

438. Ulan kel bakan, abv senin batırdın piyasayı batırdın.

437. İnsanlara tahammülüm çok azaldı. Önceden çok yapıcı biriydim, hata bende olmasa bile özür diler amaan tadımız kaçmasın o benim çok sevdigim birisi falan derdim. Şuan çok seri bir şekilde insan siliyorum hayatımdan. İşin ilginç tarafı zerre kadar da eksikliklerini hissetmiyorum. Bunun doğru olduğunu savunacağım hiç aklıma gelmezdi ama, insanlara karşı çok da toleranslı olmamak gerekiyormuş. Gösterdiğiniz sabır da, anlayış da, saygı da karşılık görmüyor coğu zaman. Zaten bir karşılığı varsa o ilişkileriniz de bitmez. Bunun haricinde yeni insan tanıyacak hevesim de yok. Diyorum ya tahammülüm yok, öff bu neydi şimdi, dedirtecek herhangi bir hareketinde direkt soğuyup unutuyorum o insanla tekrar iletişim kurmayı. Hayatımın en asosyal ama en mutlu, keyifli dönemi de bu dönem. İnsanlara duygusal olarak ihtiyaç duymamak da bir özgürlük bence. Her şeyi tek başıma yapabiliyor olmanin yanı sıra, en kötü donemimi tek başıma atlattıktan sonra insanlara güvenim de ihtiyacım da kalmadı sanırım. Gerçekten çok yakın hissettiğim hiçbir arkadaşımın o zamanımda yanımda olmaması, tek başıma mücadele etmem 2 sene boyunca bana çok şey öğretti. Kendime, içimdeki güce hayran olarak çıktım o depresyon, anksiyete bozukluğu dolu surecten. Bunu kibirli bir noktadan söylemiyorum, kesinlikle hayır, bunu gerçekten kendini takdir etmeyi öğrenmiş bir kız olarak söylüyorum. Hayatıma sadece ferahlık, yenilik iyilik getirecek altın kalpli insanlar girsin bu saatten sonra

436. ne zaman bir iç giyim markasından online alışveriş yapsam paketin kurcalanmış gelmesinden o kadar sıkıldım ki... bunu ilk kez 2 sene önce yaşadım. pentiden yüklü bir alışveriş yapmıştım kargo bir geldi paketin üstü bildiğiniz açık, biri makasla o koruma bandını delmiş elini sokmuş ve açığı büyütmüş resmen. neyse ki ürünler aşağıda ve koruyucu kağıt içindeydi onlara erişilememiş ama fatura üstteydi ve aldığım her şey, renkleri, bedenleri bayrak gibi görünüyor. adres, isim ve soyisim, telefon numarası gibi kişisel bilgilerim ise hem faturada hem de kargo kağıdında yazılı, yine kabak gibi ortada. o zaman kimsenin günahını almak istemedim 'ya kırılacak bir şey değil ya ondan sağa sola savurmuşlardır da patlamıştır kutu' diye düşünüp carlamadım kimseye ama bundan sonra pentiden birkaç alışverişim daha oldu ve bütün paketlerim kurcalanmış geldi. hatta bu olay twitter'a da düştü orada da pek çok kadın paylaştı paketlerin resmen açılıp kurcalanmış halini. bu olaydan sonra pentiden alışverişi bırakmıştım. şimdi suwen'den bir iç çamaşırı alışverişim geldi paketin iki yanında da içeriğe erişim sağlayacak kadar göçükler var. son 1 aydır fazlasıyla alışveriş yaptım hiçbirinde böyle bir problem yaşamamışken iç giyim markasında yine bunu yaşamak... ben şimdi nasıl iyi niyet arayayım, yine 'ya kazara olmuştur yükleme esnasında kutuyu attılarsa bıdı bıdı' diyeyim? 

435. Süslüleeer youtube kanalıma abone olur musunuz?Bi bakarsınız bence hoşunuza gider link bırakıyorum.(link: https://youtube.com/@ranaeksi?si=9NpXU6SLF8LLIEAn Youtube kanalım)

434. Yıl olmuş 2024, hala şort giyenler bla bla diyenlere şortlu bacağım girsin. (gizlinot: Evet girsin)

433. Bugün bir süredir aklımda olan bir şeyi gerçekleştirdim ve sokaktaki canlar için evde mama hazırladım. Belki işine yarayacak birisi olur diye tarifini sizlerle paylaşmak istiyorum. Yapımı biraz uğraş istiyor, yine de hazır mamalardan daha doyurucu ve güvenilir olduğunu düşünüyorum.

Birkaç farklı tarifi var, ben kendi yaptığımı paylaşacağım:

Et veya tavuk (gizlinot: göğüs, tavuk ciğeri, kemiğinden sıyrılmış but vs) (gizlinot: Miktarı size kalmış)

Makarna (gizlinot: Yüksük veya boncuk olur, evde tarihi geçmemiş ama yenmeyen makarnanız varsa o da olur) veya bir-iki günlük yenilebilir durumda ekmek (gizlinot: Miktarı size kalmış)

Patates, havuç ve kabak (gizlinot: Patates harici kabuğunu soymanıza gerek yok) (gizlinot: Miktarları size kalmış)

Haşlanmış yumurta (gizlinot: Kabuğu ile birlikte kullanılıyor, olmasa da olur)

Eti varsa kemiğinden ayırıp küçük parçalara bölerek biraz haşlıyoruz, içine doğranmış sebzeleri ekleyip her şey yumuşayana kadar pişiriyoruz. kenara aldıktan sonra haşlanmış yumurta ve kabuklarını ekliyoruz, haşlama suyunu süzmeden mama kıvamına gelene kadar blenderdan geçiriyoruz. Biraz ılımış karışımı haşlanmış makarna veya ekmeklerin üzerine döküp karıştırıyoruz. Bırakacağımız nokta sayısına göre kaplara bölüyoruz.

Afiyet şifa olsun.

432. "Kılıçdaroğlu aday olmasın" esprisi Ortaokullu çocukların bile diline pelesenk olmuşken, aman ibb abb elden gider diye ağaca çıkanlar acaba belediyelerin hayrını görüyor mu? İki belediyeye de "hiçbir şey yapmadı, hizmet yok, hep şov" içerikli trol saldırıları ve "cb seçiminde kazandık bakın görün yereli de kaybedeceksiniz" içerikli kan davası üslupları devam ediyor son hız. Başımıza çalarız artık belediyeleri, çok sıkışırsak bu belediyeler sınırında yeni cumhuriyetler kurarız (gizlinot: İronidir!), izmiri de salona katıp.

Bu sırada atatürk karşıtı eşkıdemleriyle tartıştığı için bir teğmenimiz ordudan ihraç edilmiş. Ee daha daha Naptınız, metro yaparak tiyatro açarak çomarların yüce gönlünü kazanabildiniz mi?

431. Hasta yatağında ağlarken bir baktım, yazarlığım onaylanmış. Çok mutlu oldum, hoş buldum sözlük. (gizlinot: 🥰)