1.
robbie williams'in feel sarkisinda gecen bir cumle var:
"I sit and talk to God
And he just laughs at my plans"
devami ise daha ic korkutucu bir hal aliyor ;
"My head speaks a language
I don't understand"
(link: https://www.youtube.com/watch?v=iy4mXZN1Zzk robbie williams - feel)
2.
aslında yeterince güldürüyoruz. planlarımız, bitmeyen kibir ve kaprislerimizle. aslında koskoca uzayda küçücük dünyada bit kadarız ama işteee. yine yukarıdan bakmalar. sen benim kim olduğumu biliyormusuncular. amaan neyse.
3.
insanı ve insan iradesini aşağılayan bir söz olduğunu düşünmüşümdür hep. tanrıyla aramda bir şey yokken dahi bu böyle.
tanrı'nın da rte'den falan farkı yok bu bağlamda. sana tanıdığı özgürlük sıfır. ekşi sözlük'te yazmıştı biri, tüm dinlerin ortak noktası; ben sana özgür irade verdim ama sen onu özgürce kullanamazsın. bu cümleyi kuran da insan, yazdığım tespiti yapan da. güldürmem ben şahsen planlarıma ve hayallerime kimseyi. hele "ben ne de olsa geleceği biliyorum" iddiasıyla. tanrı da olsa gülemez yahu. o zaman ne demeye yaşıyoruz? intihar hayatta düşünmedim ama bu cümlenin doğruluğuna inanan ve inançlı biri olsam gider intihar ederdim hırsımdan. zira elimde kalan tek irade kendimi öldürmek bu bağlamda. bakardım son gülen kim oluyor.
4.
bir versiyonu da "insanlar plan yaparken tanrı güler" olan cümledir. bu yüzden hep cümlelerimi "bir aksilik çıkmazsa şunu şunu yapmayı planlıyorum" diye kurarım. kesin konuşunca hep bir aksilik çıkacakmış gibi gelir çünkü.
en yakın arkadaşlarımdan birinin bugün gelinlik provası vardı. hatta sabah şehir dışında yaşayan annesi gelecekti gelinliğin son halini görmek için. balayı planları yapıyorlardı kaç gündür, onu ayarladılar. ev bakıyorlardı, bulmuşlardı da. babası gelecekti hatta ev sahibiyle görüşmek için. her şey planlı programlı. ama bu gece babasının kalp krizi geçirdiğini ve yoğun bakımda olduğunu öğrenip apar topar uçakla yanlarına gitmek zorunda kaldı.
dilerim babası sağ salim atlatır. planları bozulmasın diye değil. planların ben amk, yeter ki babasına bir şey olmasın. o acıyı elbet bir gün duyacak ama şimdi değil, böyle değil.
insan çok acınası bir varlık gerçekten. kendimizden daha küçük varlıklara hükmedebiliyoruz diye götümüz semada, gelmiş geçmiş en zeki ırk olduğumuzu falan zannediyoruz. 6 ay önceden tatil planları yapıyoruz ama daha 1 dakika sonra hala yaşıyor olacağımızın garantisi yok.
her günü ölecekmiş gibi yaşamak diye bir şey de yok. o kadar romantik bakmıyorum olaya. "carpe diem" gençlik hevesiyle kola bacağa yapılmış bir dövmeden ileri değil benim için. sadece isterdim ki plansız yaşama özgürlüğümüz olsun. 6 ay öncesinden bize "izin tarihlerinizi bildirin" diye gelip kafamızı ütülemeseler, tüm oteller her zaman erken rezervasyon fiyatı verse, konserler spontane olsa... bu kadar zamana düşkün olmamayı başarabileceğimiz bir dünyamız olsa keşke.
bilmiyorum. hayat bir sürahiyse biz de içindeki suyuz. şeklimiz de kadar değişebilir ki.
5.
kaderimizde ne yazdığını bilmediğimiz için planlara kendinizi kaptırmayın anlamında söylenmiş bir 'paramparça aşklar ve köpekler' filminin repliği...
Yalan da değil...